Asrın Felaketi’nden alınacak dersler ve Fetişist Ruhlular
Dr. Mesut Mezkit
Güzel ülkemiz emsali görülmemiş asrın felaketine maruz kaldı. Vefat haberlerini alıyor; üzüntüden kahroluyoruz. Enkazdan kurtuluş haberlerine gözyaşları ile seviniyoruz.
Maddî açıdan büyük bir yıkım yaşandı.
Bununla birlikte millet olarak göz yaşartıcı bir dayanışma, yardımlaşma ve kardeşlik ruhunu ortaya koyduk.
Bu manevi güce hiçbir toplum bizim kadar sahip değildir.
Devletin bütün kurum ve kuruluşları, canla başla büyük bir mücadele veriyor. Milletimiz de büyük bir dayanışma örneği göstererek, maddi-manevi bütün imkânlarını deprem bölgesi için seferber etti.
Ediyor.
Etmeye de devam edecektir.
Ancak felaket tellallığı, duygu sömürüsü ve moral tahribatı yapmak için bir takım kişi ve kurumlar adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Bu tür felaketlerin ardından içeride ve dışarıda felaket tellallığı yapan fetişist ruhluların verdiği zararı deprem bile yapmıyor.
Meselâ, Charlie Hebdo denilen sözde hiciv müsveddesi Asrın Felaketini yaşayan ülkemiz ile alay etti. “Tank yollamaya bile gerek yok” diyerek, insanlıktan nasibini almamış bazı dış düşman ve içteki hainlerin salyalarını akıtarak yalamasına zemin hazırladı.
İşbu Fransız paçavrasının Türkiye’mize yönelik düşmanlığı ve dâhili hainlerin bu tarz davranışları, insanlıktan zerre nasibini almadığına delalettir.
İşgalci Kafa hezeyanı ile bilinçaltındaki pisliklerini kustular.
Düşmanlık, kin, nefret ve intikam hırsıyla saldırdılar.
Bu insanlık dışı düşmanlığı, şerefsizliği, vahşilik ve barbarlığı hayvanlar bile yapmaz.
Yerli elbise giydirilmiş, zihni işgal ve iğdiş edilmiş kirli çakallar, milletimizin acıları üzerinde neşe ve göbek atarak tepinenler ile…
Acıları ranta çevirmek ile meşgul olanların…
“İşgalci Kafa” Charlie Hebdo paçavrasından ne farkı var ki?
18. yüzyıl Osmanlı sadrazamlarından Koca Mehmet Ragıp Paşa’nın gazelinde yer alan şu mısra-i berceste, tam da yerine oturuyor:
“ Meyan-ı güft ü gûda bed-meniş îlhâm eder kubhun
Şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin söyler”
Günümüz Türkçesiyle ifade edersek; “mayası bozuk olanlar, söz esnasında kabahatini farkında olmadan sezdirir, ima eder. Kıpti beyi de yiğitliğini anlatırken hırsızlığını örnek verir”
Bunu, ayn’el yakın ispat ettiler.
***
Asrın Felaketi’nden alınacak en büyük ders şudur: Özel ve kamu kuruluşları işlerini en iyi şekilde yapacak.
Savsaklamayacaklar.
Ülkemizin şartları dikkate alınarak yapılaşmaya izin verilecek.
Artık, önümüze bakarak gerekli tedbirleri almalıyız.
Değişim ve dönüşümdeki denetimler, en sert biçimde icra edilmelidir.
Yine ifade edildiği üzere, bu tür felaketlerde, kişilerin yanı sıra toplumların da rehabilitasyona ihtiyacı vardır.
Felaket tellallığı ise toplumun maneviyatına olumsuz yönde tesir edecektir.
O yüzden yayın faaliyetlerinde toplumsal rehabilitasyona yarayacak tavır sergilenmelidir.
Bu felakette afetzedelerin imdadına koşan kuruluşlara sahip çıkılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, bu enkazı kaldırmak aylarca sürecek.
Bunu ehli insaf, ehl-i vicdan herkes biliyor.
Millet olarak yapmamız gerekenlerden en mühim husus, birlik olmaktır.
Siyasi çekişmeleri ve fikir ayrılıklarını bir kenara bırakmalıyız.
Yaşadığımız acının büyüklüğü, farklı toplum kesimlerini birbirine yakınlaştırmış, dayanışma ve kardeşlik ruhunu pekiştirmiştir.
Bu durum, çok önemlidir.
Millet olarak hep birlikte, dayanışma içerisinde hareket etmeliyiz. Tarihte nice zorlu imtihandan hep alnının akıyla çıkmayı başaran bu Millet, Allah’ın (CC) izniyle yine elbirliğiyle düştüğü yerden kalkacaktır.
Özetle: Deprem, bize uzun süredir kaybettiğimiz bu kardeşlik ruhunun değerini hatırlatmalıdır. Depremden alacağımız veya çıkaracağımız en büyük ders bu olmalıdır.
Cenab-ı Allah (CC), memleketimizi muhafaza etsin. Bir daha böylesi büyük acılar yaşatmasın.
Depremde vefat edenlere Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Yorumlar