Karar nedir karar? “Karar yönetimin kalbidir”  Bireylerin ve teşkilatların hayatlarını devam ettirebilmelerinin en önemli unsurlarından biridir. Yönetim sürecinin temeli olarak kabul edilen kararı yöneticilerin birlikte hareket ettikleriyle ve çalışanlara en fazla yarar sağlayacak şekilde verilmesi gerekir.  Karar alırken toplantılar yapıp biz umuduz diyenler neden alınan karar aleyhte olunca birbirlerinin kararına Saygı duymak zorunda mı?  Bence gerekli olmayan bir zorunluluk.  Çünkü kimseye zorla saygı duyamazsın.  Saygı hak edilerek kazanılır.  İçten gelen bir duygudur.  Eğer birine saygılı olmak zorundaysan, o saygılı davranma zorunluluğudur.  En başından sonu belliydi ama yine de acaba dedim.  Yanılmak istiyorum… Milletin ortak paydada birleşecek bir evladı vardır. Bulup getirirler... Olmayacak galiba.  Çünkü bu kararı alacak olan yönetim; içinde adalet, doğruluk, tarafsızlık ve sorumluluk gibi ahlaki değerleri barındıran sosyal yönü olan bir sorumluluk ile davranmalı. Çalışanlar ve yönetilenler, sonucu görmek isteyenler karar sürecinde bu değerleri görmek isterler.  Şimdi cumartesi itibarı ile altılı masa Kılıçdaroğlu demiş bak bak bak. Hiç belli olmuyordu. Beni hiç ilgilendirmiyor ama zaten dört tane partiyi sırf kendi adaylığını meşru kılmak için bence toplantılara aldı. Sonuçta bir taraf kalktı mı kaldırıldı mı?  Daha hiçbir şey başarılmadan, vekillik bakanlık pazarlığı yaparak "haberim yokmuş gibi çek kanka" havalarında.  Adama sormazlar mı madem amacınız ittifakı genişletmekti BTP'yi niye almadınız. Adaylığına karşı çıkacağı için mi?  Şimdi üç ihtimal var;  1- Sn Akşener, altılı masa ile bir şekilde uzlaşma sağlayıp tekrardan ittifaka dahil olması.  2- Sn. Kılıçdaroğlu’nun kararından vazgeçip Mansur Yavaş’ı aday göstermesi. 3- Sn. Akşener in kendi başına veya millet ve cumhur haricinde başka bir ittifakla seçime gitmesi.  Demirel'in dediği gibi 24 saat siyasette çok uzun bir süredir. "Dün dündür, bugün bugündür" sözlerinin de sahibi Süleyman Demirel en basit şekilde söz ve eylemlere güvenilmemesini tavsiye etmektedir. Hukukla uğraşanlar bilirler.  TCK m.26/2’de, “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” şeklinde ifade edilmektedir  O zaman bu feveran neden? yakında birbirlerinin en güzel açıklarını da ortaya dökmeye başlarlar!  Sonuçta bir karar verici, kararı açıkladığında sadece bir sürecin sonucunu ifade etmektedir.  Karar açıklandı bitti!  Yaşanan süreçte "kendi isteği ve iradesi doğrultusunda" farklı düşüncelere sahip kişilerin düşüncelerine önem verip, o düşüncelerin de düşünülebilir dolayısıyla kabul edilebilir olduğunu kabullenmek mümkün mü?  O toplantılardaki nezaketler, verilen pozlar ne oldu? Alınan karara saygı gerçekte uygulanabilir mi?  Hiç eğip bükmeden söyleyeyim: Hayır!. Kimse kendisiyle aynı düşünceye sahip olmayan kişi veya kişilerin "düşüncelerine" saygı duymaz.  Peki bu boşa geçen zaman kimin ekmeğine yağ sürdü :)?  Bu işin yarını var. Kim Kahraman? Kim ne olarak anılacak? Zaman gösterecek…