Bir yanımda anıların ağır yükü, bir yanımda özlediklerim, bir yanımda geleceğe dair endişeler. Bir fırtına savurmuş ne varsa, her yer toz duman. Karışmış duygular gerçeklerin ardına. Acımsı bir tadını bıraktı damağımın her bir hücresine. Düşünmenin insanoğluna verilmiş bir lanet olabileceğine dair çok kuvvetli kanıtlarım var. Aklıma dur diyorum ama durmuyor. Bu karmaşanın tam ortasında kalmış düşüncelerim aklıma kurduğu köprüden geçip dağılıyor tüm bedenime. İşgal edilmiş topraklarım var benim. Nereden geldiğini bilmediğim saldırılar altındayım. Her şey olup bittiğinde yeniden kurulması gereken şehirlerin yıkıntıları altındayım artık. Giden mi kasteder sevgiye, yoksa kalan mı suçludur? Kim hançerlemiştir en masum duygularımızı. Katili kim ezilen sevda çiçeklerinin? Her soru cevapsız, aranan her cevap yeni bir soruyla cevap buluyorsa eğer, doğru soruyu soramıyorsun demektir. Peki doğru soru nedir? Yine soru işaretiyle biten bir cümlenin gölgesindeyiz. Çünkü her soru soruldu, her cevap arandı, ama hiç bir cevap tatmin etmedi yüreğimizi. Yine karanlığın içinde yankılanan o inlemeler… “Sesimi duyan var mı?” Aslında geçmişte öğrettiler bize bu kara günlerin ne zaman aydınlığa çıkacağını. Adına zaman dediler. Zaman her şeyin ilacı diye öğrettiler. Öyle mi hakikaten? Zaman mı saracak yaralarımızı? Zaman mı dindirecek acılarımızı? Zaman mı geri getirecek kaybettiğimiz geçmişimizi? Zaman ilaç falan değil. Zaman kaybettiğimiz her şeyin asıl katili. Yitirdiğim ne varsa o aldı elimizden. Zaman her şeyin ilacı demek, Stockholm Sendromu’nun en içten tarifi bence. Bize yaşattığı ne varsa onunla vazgeçecek miyiz sanıyorsunuz? Zamanın akışına bırakıp unutabilecek miyiz acılarımızı. Yoksa zaman, bizi iyileştirirken yeni yaralar mı açacak ruhumuzda? Zaman ilaç falan değil. Kaybettiğimiz geçmişimizin, kaybettiğimiz hayallerimizin, kaybettiğimiz çocukluğumuzun gerçek katili o. Zamanla unutulup gidecek zannettiğiniz hiç bir şey unutulmayacak. Ruhunuzun derinliklerine gizlenip en savunmasız anınızda tekrar yakalayacak sizi. Hem de yeni yaralarınızın acısı üzerine binecek. Ve siz yine şifayı onda beklerken, o size bırakacağı yeni acılara hazırlık yapıyor olacak.