(Bu haftaki yazımız, gezi izlenimlerini yazdığımız Ohri ve Üsküp olacaktı ancak dayanamadım. Gezi yazımız önümüzdeki haftaya ertelenmiştir. Affedin kıymetli okurlarım...)   ‘Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda’ sözleriyle İstiklal Marşı’nı yazdığı yıllarda Mehmet Akif'in ve halkın yaşam şartlarının ne kadar olduğunu bilmeyen yoktur. O yıllarda ne zor günler geçiriyordu güzel ülkemiz. Ama dürüsttü insanlar.   Yalan söylemez ve insan olmak ilkelerinden asla taviz vermezlerdi… Bu, uzun yıllar böyle devam etti. Ta ki, Vahşi kapitalizmin, sadece ülkemizi değil tüm dünyayı sömüren bir girdap haline dönüştüğü ana kadar. Ya şimdi; Bize ne oldu böyle arkadaş?   Neler oluyor bize, size, hepimize? * Çok mu zor günler geçiriyoruz arpa ekmeğine bile muhtaç olduğumuz yıllara göre?   Azaldı mı sanki vatana ve insanlığa olan sevgimiz? Daha mı az seviyoruz artık toprağımızı, insanımızı, atamızı, bayrağımızı? ‘Hayır!’ Diye haykırdığınızı duyar gibiyim Ancak, Nedir bu son günlerdeki saygısızlık? İnsana, hayvana, doğaya? Benim ülkemde, 40-50 bin kişilik stadyumlardaki futbol müsabakalarında, rakip oyuncu köşe vuruşu kullanırken başına çakı, telefon, çakmak vs. vs. atılıyorsa, Kadınlar eşleri tarafından şiddet görüp, zaman zaman katlediliyorsa, Mahallelerde kedilere zulmedilip, hayvanların derileri canlı canlı yüzülüyor ve bir matahmış gibi sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılıyorsa,
Ve bunun gigi nice iğrençlikler...
Bunun suçlusu kim ya da kimlerdir arkadaş?
Tabi ki bu iğrenç eylemleri yapanların yanında kabahatin birazı da maalesef bizim…
Sen, ben, biz, mahalleli, yöneticiler, iktidar, muhalefet, HERKES. Yediden yetmişe hepimizin suçu var bu talihsiz olaylarda. Şapkalarımızı önümüze alıp öz eleştiri yapmalıyız. Gerekirse utanmalıyız kendimizden. ‘Bu iş bu hale nasıl geldi? Biz bu zamana kadar neredeydik?’ diyebilmeliyiz. Acil eylem planları hazırlamalıyız. Yarından tezi yok, Türk Eğitim Sisteminde köklü bir reform yapmalıyız. Türk Ceza Kanunu’nun yaptırımlarını acilen ağırlaştırmalıyız. Aksi halde bu tür olayların ardı arkası kesilmez. * Hani, ‘Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa’ demiş ya Nazım Hikmet, Toplum olarak da bizler, bu tür ahlaki düzensizliklere kayıtsız kalmamalıyız. Büyüklerimizin bizlere nasihat ettikleri ‘doğru insan olmak’ ilkesini evlatlarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza ve tanıdığımız herkese her platformda anlatmayı bir halk hareketi haline dönüştürmeliyiz. Okullarımızda öğrencilerimize sadece ilim değil, doğru insan olmak ile ilgili eğitim çalışmaları da yapmalıyız.
Toplum düzenimizi kaybetmeyip, huzurumuzu ve benliğimizi yitirmemeliyiz. Bu vatan uğruna kan feda eden tüm şehitlerimiz cennete nur olsun, vatanımız sağ olsun.
Başka Türkiye yok.
Sağlıcakla…