Geçtiğimiz hafta bir dizi iş ve dost ziyareti için bir haftalık Avrupa turundaydım. Günler önceden çok uygun fiyata satın aldığım Antalya-Göteborg uçuşu için otobüsle Nazilli’den Antalya’ya gittim. Orada beni yılar önce Antalya’ya yerleşmiş olan aile dostlarımız Ulvi abi ve eşi Selma yenge karşıladı. Uçak saatine daha vakit vardı. Tan ağarmadan küçük bir Antalya turu yaptırdılar bana. Özellikle Konyaaltı’nda Antalya Büyükşehir Belediyesince yapılan çevre düzenlemesi karşısında büyülendim. Modern bir görünüme kavuşan Konyaaltı artık yeşilin denizle buluştuğu bir yer, geceleri ise ışıl ışıl parlayan bir kraliçe görünümüne bürünmüş adeta. Havaalanına varmadan önce içilen leziz gece çorbası da unutulur gibi değildi. Hani demiş ya büyükler; ‘dostların varsa sırtın yere gelmez bu dünyada’ İyi ki varsınız, iyi ki dostumsunuz Ulvi ve Selma Ayşen… * Göteborg’a indiğimde yıllar önce bir otelde tanışıp arkadaş olduğumuz, uzun yıllar birbirimizi hiç unutmadığımız İsveçli iş adamı Nahir Kavakçıoğlu karşıladı beni. Bağlama ile çalınan Anadolu ezgileri eşliğinde yarım saatlik araba yolculuğu sonunda yaşadıkları şehir Jönköping’e ulaştık. Göl manzaralı evlerine bıraktım valizimi, doğruca Nahir’in sahibi olduğu CIRO Restaurant’a gidip karnımızı doyurduk. Oldukça leziz pizza ziyafetinden sonra diğer işletmeleri By GEORGE‘a uğrayıp şehri dolaştık arkadaşımla. Akşama doğru eşi Marianna’yı iş yerinden yedi yaşındaki oğulları William’ı okuldan, iki yaşındaki tombiş Adele’i de kreşten aldık. Göl manzaralı evlerinde muhteşem bir sofra hazırladılar. Nahir’in babaları Yılmaz Kavakçıoğlu da hem beni görmek hem de torunlarını özlediği için Stockholm’den gelmişti Jönköping’e. Yılmaz amca Stockholm’de birinci ligde mücadele eden Assyriska Futbol Kulübü’nün Başkanı aynı zamanda Sportif Direktörü. Kendisi Ney çalıyor, özellikle Türk Sanat Musikisi konusunda bir duayen. Arkadaşlarımın can dostu, kendisini tanıdıktan sonra benim de can dostum olan görme engelli Daniel de katıldı aramıza. İnanamayacaksınız ama ortamda sadece ben ve Yılmaz amca haricinde hiç kimse Türkçe bilmiyor ama gerek Nahir’in arabasında gerekse evlerde Türkçe müzikler dışında müzik dinlenmiyor. Sibel Can, Erdal Erzincan, Zeki Müren ve özellikle bağlama temalı Anadolu türküleri ailenin vazgeçilmezleri. Nahir’in tüm ailesi Mardin-Midyat Süryanilerinden. Üç-dört kuşak önce göç etmişler İsveç’e. Ekmeklerini bu topraklarda kazanıyorlar bu dürüst insanlar. Dilimizi unutmuş olsalar da kültürümüzle yaşamaya müziğimizi yaşatmaya çalışıyorlar ellerinden geldiğince. İskandinav topraklarındaki bu Anadolu kokan temiz yürekli evlatlar, öyle güzel işler yapmışlar ki burada, üç kardeş birlik olup Nahir’in önderliğinde dört büyük işletmenin sahibi olmuşlar. Beşinci işletmelerini de önümüzdeki ilk altı ay içinde faaliyete geçirecekler. Birbirlerini hiç kırmıyorlar, birlik ve beraberlikleri örnek alınacak nitelikte. Soğuk toprakları tertemiz yürekleriyle ısıtıp yaklaşık 100 kişi çalıştırıyorlar işletmelerinde. Hem de öyle asgari ücretle falan değil. Her birine ortalama 3.000 Euro üzerinde maaş veriyorlar. Arkadaş gibi davranıyorlar onlara, el üstünde tutuyorlar. Onlar varsa biz varız diyorlar hep. Misafirperverliğiniz için çok teşekkürler Kavakçıoğlu ailesi. İyi ki tanıdım sizi, İyi ki varsınız, İyi ki hayatımdasınız… (Devamı Gelecek)