1- Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,
2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
3- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,
4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,5- Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol,
6- Hoşgörülükte deniz gibi ol,
7- Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
(Mevlana'nın yedi öğüdü)

Malumunuz yerel seçimlerde son düzlükteyiz.
Konvoyların, kahve ziyaretlerinin, ev gezmelerinin önü ardı arkası tükenmiyor.
Hemen hemen her aday, kilişeleşmiş, basmakalıp aynı soruyu soruyor her bir vatandaşa...
‘Bir ihtiyacın var mı?’
Ta ki 31 Mart’a kadar...
Seçimden sonra arar da bulursunuz onları!
Bir işiniz olduğunda kahveye gelip önünüzde eğilenlerden randevu alabilmek için uğraşır durursunuz!
Vaad verme yarışının kıran kırana geçiyor günlerdir.
Her aday seçim bölgelerinde karış karış dolaşıp, memlekete hizmet edebilmek için halktan yetki istiyor.

Mevcut başkan Çerçioğlu, yaptıkları ve yapacaklarıyla göz doldurmaya çalışırken, Ak Partili Mustafa Savaş ise, iktidarın gücü ile Aydın’a daha iyi yatırımların yapılacağını anlatmaya çalışıyor seçmene.
Seçmen de, bu vaadleri iyi değerlendirip kararını verecek.

Merkez ilçe Efeler’den sonra kentin en büyük ilçesi olan Nazilli için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
Seçim Ak Partii adayı Esat Ergüler ve CHP adayı Dr. Ertuğrul Tetik arasınsa geçiyor görünse de İyi Parti adayı Cüneyt Korkmaz ve Memleket Partisi adayı Ali Çetinkaya'nın çabaları ve iddiaları da göz ardı edilemez.
Bu seçimin kıran kırana geçeceği apaçık.
Başta da yazdığım gibi,
Mevlana’nın yedi öğüdüne uyamamaktır asıl sorun!
Millet kime yetki verirse ona saygı duyup hizmete engel olunmamalıdır.
*
Aydın'ın ve Nazilli’nin siz siyasilerden en büyük isteği şu;
Nazilli, sistemli üreten ve ürettiğini değerinde satabilen bir yer olsun artık.
Ayrıca kendine ait bir üniversitesi olsun....
Çoğunuz Denizli’yi bilirsiniz.
Bundan 20 yıl öncesine kadar, Denizli’de hiçbir şey yoktu. Son 20 yılda dünyanın tekstil merkezlerinden biri oldu.
Nasıl değişti?
Nasıl gelişti?
Denizli’nin o taşlı topraklarında tekstilin hammaddesi olan pamuk mu yetişiyor?
Hayır!
Öyle kurak öyle verimsiz toprakları vardır ki Denizli’nin, Afyon’un, Isparta’nın...
Yıllarca bizim buralara sezonluk tarım işçisi olarak gelirlerdi o bölgelerden...
Damlarda kalırlardı.
Zeytin zamanı, pamuk zamanı... Yevmiye pazarlığı yaparlarken, öğle yemeğini bile bizim oranın ağalarının karşılamalarını isterlerdi.
Tarım zirvedeydi o zamanlar, pamuğun adı beyaz altındı.
Hasatlar yapılır düğünler şenlikler düzenlenirdi. Paraları buralarda tüketemezler, İzmir’e, İstanbul’a para harcamaya giderlerdi ağalar...
Zamanın ağaları, şimdilerin Züğürt Ağaları...
O işçiler buralara gelmez oldular artık!
Çünkü verimsiz kurak topraklarda sanayi gelişti, turizm gelişti. Kent oldular adeta...
Kendileri ve çocukları daha iyi işler buldular memleketlerinde...
Biz yerimizde saydık ya da saydırıldık.
Eskişehir, Kocaeli, Konya ve birçok şehir de, işi bilen seçilmişler sayesinde çok iyi konumlara geldiler.
Biz de ise ufak tefek elle sayılır birkaç fabrika, yeni yeni yapılaşmaya başlayan organize sanayi çalışmaları…
Vs... Vs...
Yeter mi?
Yetmez!
Bu minik çabalarla Denizli’yi yakalama şansımız var mı?
İmkansız
Yatırımcıların bölgemize gelip yatırım yapmaları için ‘seçilmişler’ ne kadar çaba harcıyor?
Bölgemizin tanıtımına ne kadar bütçe harcanıyor?
Gidilen fuarlarda tanıtımımız nasıl ve ne kadar etkili yapılıyor?
Kimin eli, kimin başı, taşın altında?
*
Çaya çorbaya karnı tok artık bu milletin...
Seçimleri kazanınca ne yapacaksınız?
Artık eski uyuyan millet yok!
Teknoloji gelişti...
Bu halkın %92'si TV izliyor ve milyonlarca kişi sosyal medyadan her şeyi takip ediyor.
Köylerde televizyon olmayan ev yok neredeyse...
Size güvenmek istiyor, ‘biz size oy verelim siz bize ziyadesiyle hizmet getirin’ diyor bu halk.
Başka bir isteği yok onurlu insanların...
Onlar yine helalinin peşinde olacak. Onlar yine atına arabasına incirini, zeytinini saracak. Tüccara üç beş kuruşa satacak, yine helalinden karınları doyacak.
Siz kırmızı kravatlılar,
Bu milleti tüccara ezdirmemeye, kooperatifçilikle üretilen ürünlere yurtdışı pazarı bulabilecek misiniz?
Buna söz verebiliyor musunuz?
Bu millet sadece gelişim istiyor sizden.
Çocukları, torunları iyi işlerde çalışsın istiyor.
Köylüsü, kentlisi ARTIK BİZ DE GELİŞELİM diyor.
Bu sözü tutmaya onur sözü veriyorsanız...
Artık bu bölgenin gelişmesi için terleyeceğim diyorsanız...
Meydan sizin.
*
Büyük düşüneceğiz arkadaş!
Üniversite isteyeceğiz. Sanayi isteyeceğiz Havalimanı isteyeceğiz ki şehir gibi şehir olabilesin.
Büyük düşüneceğiz ve umutlarımız büyük olacak!
Sanayide gelişmeyi isteyeceğiz!
Tarımda gelişmeyi isteyeceğiz!
Büyük düşüneceğiz arkadaş BÜYÜK!
Havaalanı ve Nazilli Sümer Üniversitesi ile bu memleket ancak kalkınır.
Vaad edildiği gibi kullanılmayan millet bahçeleri ile deği.
*
Ne demiş Konfiçyus,
Eğer ağaca tırmanmak istiyorsanız, yıldızlara tutunmayı hayal edin, başarırsınız
Sağlıcakla...