Nihayet, dağ fare doğurdu. Masada kriz ortaya çıktı.  Ortaya çıkan tabloda, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve özellikle de İYİ Parti Lideri Meral Akşener 6’lı masanın altında kalan iki lider oldu..  Neden mi? Söyleyeyim, Kendi içinde, adaylığı için çalışan Kılıçdaroğlu ile onun seçilmesini önlemeye çalışan Akşener’in iki yıldır masanın aklıyla oynadıkları, amaçlarına ulaşmaya çalıştıkları ortaya çıktı.  Bu gizli duygularını bile bugüne kadar karşılıklı yedikleri yemekte bile konuşamamışlar. Son bir ayda iki kez bir araya gelmelerine rağmen aralarında sorunlarını çözememişler. Gizli amaçlarına ulaşmak içim, milletin aklıyla adeta alay etmişler. Suni görüntü vermişler. Gerçek amaçlarını bugüne kadar hem masadan hem de milletten saklamışlar. Her iki liderin, masadaki duruşları ile içlerinde sakladıkları gerçek duyguların birbirinden çok farklı olduğu ortaya çıktı.  Akşener, bu saldırgan çıkışı ile çok güç ve güven kaybetti. Her iki liderin de masada ve dışarıda olmak üzere iki farklı karakter çizdi, masanın çalışmalarına gölge düşürdüler. ** AKŞENER, NEDEN HIRÇINLAŞTI? Aylarca, ahenk içinde çalışan masada sayın Akşener neden hırçınlaştı?  Onu, bu yanlışa içinde bulunduğu hangi psikoloji itti. Gelen kriz, Ekrem İmamoğlu’nun ceza aldığı gün Saraçhane mitinglerinde görüldü. Akşener ve İmamoğlu’nun yadırganan ilişkileri bunu gösterdi.  Sanırım masada kırılma noktası burası oldu. Ama kimse bunları görmek istemedi. Geldiği noktadan sonra, Akşener’in geri dönüşü nasıl olacak? Merak ediyorum.  Kılıçdaroğlu’nun bu suçlamalara centilmence, hoşgörü ile cevaplar vermesi, Akşener’e ayak uydurmaması, kendisine puan kazandırdı.  Kemal Kılıçdaroğlu’nu mağdur edilmiş durumuna düşürdü.  “6’LI MASAYI DEVİRMEM. MİLLETE İHANET ETMEM” diyen Akşener’e ne oldu da.. masayı devirdi? Masayı terk etti. Kimse anlamış değil. Ne oldu da.. masayı, “KUMAR MASASINA, NOTERE” benzetmesini kimse anlayamadı. Bugüne kadar, bu gizli çekişmeler yüzünden, 6’lı masanın aday açıklayamadığını anladık. İki yıldır, iki liderden Kılıçdaroğlu adım adım kendi adaylığının önünü açmaya çalıştığı gibi, Akşener’in de, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ortadan kaldırmak için çalıştığını. Buna muvaffak olamayınca masadan kalktığını anladık.  6’lı masada iki liderde, bugüne kadar gizli amaçlarına ulaşmak için çalışmışlar. Sonunda, masanın gücünü ve güvenini kırdılar. Masaya menfaatleri kadar, pamuk ipliğiyle bağlı olduklarını gösterdiler. Kim ne derse desin, 6’lı masa Akşener’in çıkışları ile yara aldı. İYİ PARTİ MASAYA TEKRAR NASIL OTURUR GÖRECEĞİZ. ** GAZETECİ, GÜNAH KEÇİSİ Mİ? Osmaniye’de çadırlarla ilgili sorduğu soru için tutuklanan 2 gazeteci için tepkiler büyüyor.  Bu mesleği icra edenlere sanki gözdağı veriliyor. Basın özgürlüğü nerede kaldı?  Böyle Türkiye mi olur? Biz, nasıl bu duruma geldik? Benim ülkem bu olamaz. Yardım kuruluşu KIZILAY önünde, yardım duyguları içinde kan verdiğimiz Kızılay yetkilileri KAN SATIYOR, çadır satıyor, ticaret yapıyor.. BUNLARA TIK YOK. Kamuoyu, Sayın cumhurbaşkanından bu insanları derhal görevden almalarını bekliyor. Rahatlamak istiyor. Bu olay millette infial yarattı. İktidar bu insanları savunmamalı. Yüce KIZILAY ismine haram getirdiler, şaibe bulaştırdılar. İnsanları bu yardım kuruluşundan soğuttular. Öğretmenliğimde çocuklarımızın en çok görev almak istediği sosyal çalışma kolu, “KIZILAY” koluydu.  Bunda, öğrencilerimizin yardımlaşma istekleri önemli etkendi. Milletimizin bu yardımlaşma duygusu, dünyanın hayran olduğu ve kendine örnek aldığı bir duygudur.  Her değerimizi kaybetmeye başladık. Manevi duygularımızın yerini maddiyat aldı.  Satılan çadır iddiaları, paralarla döviz ve altın aldılar iddiaları çok çirkin, milleti ürküttü. İddialar doğru ise niye bunları yapanlar korunuyor. Görevden alınmıyor? Kamuoyu rahatlatılmıyor? Bu konuda soru yönelten gazeteci tutuklanıyor.  Çok acı bir olay. Gazeteciler günah keçisi haline mi getirilmek isteniyor?  ** ORTAK AKIL ÖNE ÇIKMALI! Maalesef, devletimiz 15-16 Temmuz kalkışmasından ders almalıydı. Almadı.  Spor kaynaştırıcı kaynaştırıcıdır dedik..  Kardeşliği pekiştirir, siyasetten uzak yapılmalı diyoruz. Hepsi lafta kalıyor. Uygulamada bunları göremiyoruz. Statlara siyaset girdi. Son yaşanılanlarla adeta. Tribünler, millete moral verme, dayanışma duygusunu yükseltme, acıları paylaşma yeri olmaktan çıktı. Seçime doğru giden Türkiye’de statlar, “yaratıcı yıkıcılık” denilen KAOS senaryolarının mekânı hâline getirilmek isteniyor.  Statlar milleti bölme aracı haline getirilmek isteniyor. Çok dikkatli olmalıyız. Ne acıdır ki.. Önce “Bu devlete düşman olmak haktır” diyen kışkırtıcı milletvekilleri piyasaya çıktı,  Şimdi de, statlarda, “hükümet istifa” dalgası yaşandı.  Bunlar sporun ruhunda olmayan şeyler. SPORA SİYASET BULAŞMASIN! Fenerbahçe - Konyaspor ve Beşiktaş – Antalyaspor maçlarında tribünlerde atışmalar, kavgalar çıktı. Hükümetin istifası istenen sloganlar atıldı. Hoş olmayan bir durum. Zaman zaman siyasi kavgayı, kargaşayı polis ayırdı,  Sessiz kalan kulüpler, yanında, “SPORU SİYASETE ALET ETMEYİN, DEVLETİMİZİN YANINDAYIZ” diyen kulüpler ortaya çıktı.  Hoş olmayan bir durum yaşıyoruz. Bu sıkıntı ateş bacayı sarmadan, acilen kulüplerimiz ORTAK AKILLA aşmalıdır.  Şunu da hepimiz unutmayalım. Aklımızda tutalım.  Yugoslavya’nın parçalanması 1990 yılında Yugoslavya liginde Hırvat takımı Dinamo Zagreb’in Sırp Kızıl Yıldız ile oynadığı lig maçındaki olaylarla başladı. Bu maç “SAVAŞ BAŞLATAN MAÇ” olarak tarihe geçen maç oldu,  Bu maç, Yugoslavya’nın yıkılışına ve Hırvatistan’ın kuruluşuna giden yolda kritik bir olay ve hatta pek çok kişiye göre “savaş başlatan maç” olarak tarihe geçti. Allah korusun bizde çok ama çok dikkatli olalım. Bunlara fırsat vermeyelim.