Karacasu’da son bir haftada 5-6 ayrı kişiden sokak hayvanları konusunda şikayet telefonu aldım. Çoğu saldırı girişimi olduğunu söyledi. İçlerinde maddi zarara uğrayanlar da vardı. Arayanların hemen hepsi köpeklerin tasmalı yani sahipli olduğunu söylüyordu. Sahiplerinin ilgilenmemesi sonucu aç kalan köpekler yiyecek bulma umuduyla çevreden geçenlere yaklaşıyor, bazıları saldırma gibi algılıyor. Motosikletlerin önüne aniden atlayan köpekler tehlike oluşturuyor. İlçe merkezinde gördüğümüz köpeklerin sayısı giderek arttı. Bunda Covid sebebiyle insanların dışarıda çok fazla zaman geçirememeleri ve önceliklerinin değişmesi etkili. Buradan hayvan sahiplerine çağrıda bulunalım. En azından sahipli hayvanlar sokaklar da böyle tehlike oluşturmasın.
KAYMAKAMLIĞIN ÇALIŞMASI TAKDİR EDİLDİ
Yasakların uygulandığı ilk hafta sokağa çıkmanın yasak olduğu saatlerde belli noktalarda çekim yapmak üzere Kahvederesi Yaylasına gittim. Yol boyunca çok sayıda yiyecek arayan köpek gördüm. Geçen bahar aylarında uygulanan yasaklarda ülke genelinde olduğu gibi Kaymakamlığın sokak hayvanları için belli noktalara yiyecek bıraktığı aklıma geldi. Daha sonra bir vesileyle Kaymakam Ahmet Soley’le görüşürken bu konuyu dile getirdim. Kendisi de sokaktaki durumu fark ettiğini ikinci yasaklarda bir çalışma yapacaklarını söyledi. Yasakların uygulandığı ikinci hafta sokak hayvanları için Kaymakamlık güzel bir çalışmaya imza attı. Kaymakamlığın gösterdiği duyarlılığa pek çok Karacasulu teşekkür ve takdir etti, vatandaşlar, bir de "Bu konuda Karacasu Belediyesi ne yapıyor" demeyi ihmal etmedi.
YİNE TUTULMAYAN BİR SÖZ
Kaymakamlığın dışında Karacasu’da sokak hayvanlarına yönelik bireysel anlamda kendince güzel işler yapan çok sayıda insan tanıyorum. Bir tanesi son dönemde söylediği sözlerle de büyük ilgi çeken Ali Ekber Kurtoğlu'ydu. Daha çok var. Ancak ilçemizde sokak hayvanlarına yönelik kurumsal ve sürekli bir çalışma göremiyoruz. Zeki İnal’ın seçim vaatlerinden herkesin hatırladığı barınak sözü tutulmayan sözler arasındaki yerini aldı. Duyduğum kadarıyla Sayın Zeki İnal, bu konuda kendisini şikayet için arayanlara, “Bu konu bizim konumuz değil” deyip topu Büyükşehire atıyormuş. Zeki İnal eğer böyle yapıyorsa seçimden önce eleştirdiği tavrı sergiliyor anlayacağınız. Vatandaş bu sözlere doydu Sayın İnal. "Benim sorumluluk alanım" değil deyip sıyrılmak yerine bu konuda inisiyatif alan Kaymakamlığı örnek almanızı dilerim. Zeki İnal’a tavsiyem kendisine bu konuda ulaşanlara, “Sorununuzu anladım. Not aldım. Bizim üzerimize düşen bir şey var mı bakalım yoksa Büyükşehir’deki yetkililere doğrudan ileteceğiz” demeli. Kendi işi varsa, “Ben sizi şu müdürümüze aktarıyorum, kendisi sizinle ilgilenecek” şeklinde bir geri dönüş de yapabilir.
PARTİLER NE İŞ YAPAR?
Öte yandan bu konuda sadece ilçe belediyesine değil sivil toplum kuruluşlarına, partilere, odalara da iş düşüyor. Sokak canlarıyla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Elbette saldırganları, hastalığı bulunanları toplumdan izole edeceğiz ama diğerlerinin aç ve açıkta kalmamasını sağlamak insani olarak hepimizin görevi. Bu ve benzeri toplumsal konularda Karacasu'da siyasi partiler ne iş yapar hiç anlamıyorum. Siyasi partiler yol gösterir, talepte bulunur, proje sunar, yaptırım gücü olanlara baskı mekanizması görevi görür. Belediye Meclisi üyelerini ayırarak söylüyorum ama Karacasu her türlü sosyal konuda olduğu gibi bu konuda da siyasi partilerin ilgisizliğinden muzdarip. Mesela partilerin gençlik örgütlenmeleri biraz da sosyal işler için vardır. Ama yok göremiyoruz. Diğer üç partinin zaten gençlik örgütlenmesi şu an boşta. Uzun süredir faal olan AK Parti Gençlik Kolları kurumsal olarak ne iş yapar, bu konulara neden eğilmez. Anlamak imkansız. (Eğer gizli saklı yapıyorlarsa da bilgi verirlerse buradan aynı şekilde paylaşmaya hazırım.)
NAZİLLİ'DE ÖRNEK BİR ÇALIŞMA
Sokak hayvanları konusunda birkaç gün önce Nazilli’de yapılan güzel bir çalışmayı hep birlikte okuduk. Haberde özetle “Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan’ın destekleriyle, sokağa çıkma kısıtlamalarında ilçe genelinde yaşayan sahipsiz sokak hayvanları için Nazilli Kent Konseyi Çevre Doğa Hayvan Hakları Çalışma Grubu ve Nazilli Hayvanseverler Derneği gönüllüleri iş birliğiyle toplu beslemeler yapıldı” deniliyordu. Karacasu’da hayvanseverler derneğine benzer bir yapı yok. O zaman diğer dernekler bu konuda sorumluluk alacak. Nazilli Kent Konseyi Çevre Doğa Hayvan Hakları Çalışma Grubu da aktif görev almış. Maalesef Karacasu’da kent konseyi de yok.
GÜZEL VE UYGULANABİLİR BİR ÖNERİ GELDİ
Sürekli şikayet telefonlarının geldiği günlerde hayvan dostu Müzeyyen Sancak Hanımefendi de tesadüf eseri güzel bir çalışma içerisinde olduğunu ve bu konuda bir iletişim numarasına ihtiyacı olduğunu söylemek için beni aradı. O görüşmede değerli fikirlerini paylaştı. Müzeyyen Sancak’ın sözlerini aynen aktarıyorum: “Bu konuda bir taraftan kısırlaştırma bir taraftan besleme ve kulübeler yapmamız lazım. Nazilli Kent Konseyinde bulunan gençler çok güzel bir uygulama yaptı. Paletlerden kulübeler yapıp şehrin çeşitli noktalarına bıraktılar. Ege bölgesi gibi harika bir yerde yaşıyoruz. Karacasu’da da bu işlemlere başlamalıyız. Kendi halinde bir şeyler yapan insanlar olmayalım. Antalya’da da örneklerini görüyorum. Kısırlaştırmayı yapacak ama mobil ama yerleşik veterinerlik hizmetleri verecek bir rehabilitasyon yeri lazım. Bizim burada hasta ve yeni doğmuş olanların bakılacağı diğerlerinin kısırlaştırılıp doğaya bırakılacağı bir merkez lazım. Mahallelere çeşitli yerlere kulübeler yapılacak. Mesela Belediye işçileri çöp konteynırlarını boşaltmak için çıktıklarında çöplerin kenarlarına ya da yakın yerlerde bulunan mama kaplarına mamaları boşaltacak. Çok basit ve zahmetsiz bir uygulama. Hasta ve küçük olanlara barınaklarda tutulabilir ama sağlıklı olanları barınağa kapatalım gibi bir uygulama yapılamaz. Kulübeler onların yaşam alanları olur. Bırakılan mama kapları sayesinde karınları doyar. Karnı doyan hayvanlar da sağa sola zarar vermez”