Karacasu ve Notlar serisini bu tür konulara ayırmak istemiyorum aslında. Başka bir seri yapmak da içimden gelmedi. Belki ileride bu tür konuları başka bir başlığa taşırım.
*
Uzun zamandır haberler sebebiyle ertelediğim bir konuyu bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. O kadar zaman sonra neden paylaşma gereği duyduğum da yazının devamında anlaşılacaktır.
Hatırlarsınız Mart 2021'de Karacasu tarihinde belki ilk olan bir olaylar silsilesi yaşanmıştı. Karacasu'da kalabalık bir grup deyim yerindeyse dükkan bastı. Bir gün öncesinde de aynı grup için başka iddialar ortaya atılmıştı. Dükkan sahibinin hakkındaki iddialar tabi ki kimsenin onaylayacağı konular değil. Karacasu'nun bu tür eylemlerde bulunanlardan temizlenmesi gerekiyor. Zaten kendisi de şu an hapiste.
**
Bir sürü dükkanın olduğu yerde o kişiye yönelik yapılsa da seçilen yöntem doğru muydu? Bunu olayın yaşandığı ilk gün eylemin başındaki Karacasu Ülkü Ocaklarının mevcut başkanına söyledim. Orada olaylarla hiçbir ilgisi olmayan esnaflar zor durumda bırakıldı. Bu yapılanın insanların evine ayakkabıyla girmekten bir farkı yoktu. Ülkü Ocaklarının yaptığı bu eylem son derece yanlıştı.
Şu an cezaevinde olan kişinin, damadı resmi bir kurumda görev yapan emekli bir öğretmene özel hayatındaki bazı görüntülerle şantajda bulunduğu iddiası vardı. Ülkü Ocaklarının bu eylemi bu sebeple esnafa ders vermek için yaptığı görüntüleri almak için yaptığı konuşuldu, ifade edildi. Ancak bu ülkü ocaklarının görevi midir yoksa emniyetin görevi midir? O da tartışma konusu. Bu eylemle emniyet de zor durumda bırakılmamış mıdır?
Ayrıca o dönem Belediye Başkanı Zeki İnal’ın da bazı görüntüler sebebiyle tehdit edildiği iddiaları gün gibi ortadaydı. Ülkü Ocaklarının yaptığı bu eylem kamuoyunda sanki Zeki İnal için yapılmış bir eylem gibi algılandı. Onun bu durumunu bilmeyenler de öğrenmiş oldu. Ülkü Ocakları mensupları olaydan bir gün önce başkanlık makamında Zeki İnal’la görüştü. Bu durumda bu iddiayı kuvvetlendirdi. Olay emniyete taşındı, adı geçen kişi kendisinden Zeki İnal'ın görüntülerinin istediğini söyledi. Ülkü Ocakları emekli bir öğretmene yardımcı olmaya çalışırken MHP’li Başkan’a kötülük yapmış oldu. Bunu olaydan bir gün sonra konuyla ilgili görüştüğüm Zeki İnal da kabul etti. ‘Yanlış yaptık’ dedi. Ondan sonra yaşananları biliyorsunuz. İnal’ın durumu giderek yayıldı. Bence Zeki İnal’ı istifaya götüren süreç hızlandı. İstemeden kendi başkanlarının siyasi kariyerine zarar verdiler. Yaptıklarıyla belki zaten başkanlığa yakışmayacak hareketler içerisindeydi ama kendi yol arkadaşları da bilerek bilmeyerek bu durumu hızlandırdı. Bu eylemden 4 ay sonra Zeki İnal istifasını açıkladı.
Aradan zaman geçti. Ülkü Ocaklarının eylem yaptığı kişi bir takım suçlamalarla önce gözaltına alındı sonra tutuklandı. Ülkü Ocakları Başkanı bundan da kendine pay biçti. ‘Biz zamanında dersini vermiştik’ minvalinde sözler sarf etti. Bu polise de hakime de savcıya da yapılan haksızlıktır.
Ben Ülkü Ocaklarının sanayide yaptığı eylemin yanlış olduğunu o günde söyledim bugün de söylüyorum. O kişi ile sorunları varsa bunu başka türlü halledeceklerdi. Artısını eksisini hukuk bilir ama Karacasu meydanında o şekilde yürüyüp konudan alakasız insanları rahatsız etmeye, ilçeyi germeye hakları yoktu. Ayrıca kendileri açısından konu Belediye Başkanının istifasına giden süreçte fitili ateşleyen bir eylem olmuştur. Bu şekilde yorumlanmaya müsait bir ortamı kendileri bilerek bilmeyerek hazırlamışken Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı gibi bir kurumun başkanlığını yapan bir kişi bunu nasıl bilemez. Sanki doğru bir iş yapmış gibi konuyu gündeme taşır.
Karacasu Ülkü Ocakları geçmişte güzel işler yaptı. Ben de haberlerimde yer vermeye çalıştım. İlçede belediyeyi MHP kazandı ama Ülkü Ocakları eski etkinliğini kaybetti. Başkan değişiklikleri oldu. Ben KaracasuluKaracasu dışından ayrımı yapan biri değilim. Burada belli bir zaman geçirip buraları özümsediyse herkes her yere talip olabilir. Yalnız şunu gördüm ki mevcut başkanı Gökhan Ahat'ın Ülkü Ocakları İlçe Başkanlığı için erken davranılmış. Biraz daha beklenebilirmiş. Kötülüğe, haksızlığa, yanlış yapılan işlere hepimiz ses çıkarıyoruz, çıkaracağız, yapılması gerekeni yapıyoruz, yapacağız. Ama bunu konuyla ilgisiz insanları işin içine dahil etmeden, kendimize prim yaptırmaya çalışmadan yapıyoruz. Herkesin de böyle olması lazım.
**
Öte yandan Karacasu Belediyesi çeşitli konular sebebiyle Zeki İnal’a dava açtı. Bunların içinde kamu zararı iddiaları da var. İnsan durup düşünmeden edemiyor. O günler de Zeki İnal’a en ufak eleştiride kanat gerenler bugün onunla davalık. O zaman ona kol kanat gerenler içinde belediye dışından destekçileri de vardı. En ufak eleştiride bulunanı karşı organize bir şekilde karşı çıkıyorlardı. Belediye içinde farklı farklı görevleri olan insanlar bu linç kampanyasını yürütüyorlardı. Düşünüyorum şimdi Zeki İnal’a karşı bu davalar devam ederken ne düşünüyorlardır. Bu eleştirileri yapanları haklı görüyorlar mıdır? Pişman olmuşlar mıdır?