Uzun bir pandemi sürecinden maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyduğumuz için uygulanan yasaklardan Temmuz 2021 tarihi itibariyle kurtuluyoruz. Yine bizim sağlığımız ve can güvenliğimiz için konan tedbirler kalkacak. Huzurla ve güvenle hayata daha sıkı bağlanacağız.
Bu arada kaybettiğimiz akrabalarımız, arkadaşlarımız ve dostlarımız oldu. Rabbim onlara rahmet eylesin. Covid 19 ile ilgili hala tedavi gören kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.
Günümüz insanı daha çok konuşmayı, seyretmeyi seviyor. Şöyle elime bir şey alayım, okuyayım, bilgineyim şeklinde düşüncede olanların sayısı gittikçe azalıyor.
Çok satan kitaplardan dizi, film yapılınca belki merak edenler oluyor. Kitabını da okuyayım acaba kitapla film arasında ne fark var diye düşünen de oluyor.
Çocuklarımıza örnek olmak için bir şeyi tavsiye etmek yerine, yapılmasını istemek, bizim bizzat o işi yapmamız güzel örnek olacaktır. Akşamları eline bir kitap alıp okuma alışkanlığımız varsa, bizi kitap okurken gören çocuğunuza kitap oku demesek de o bundan etkilenecektir.
Bilginin, kitap okumanın insanı nasıl değiştirdiğini, nasıl geliştirdiğini hemen görmek ister bazıları. Bilginin insanı nasıl değiştirdiği, geliştirdiği kesin olmakla beraber, bir ağacın büyümesi gibi gözle görünen bir gelişim değildir.
Konuyu en iyi anlatan kıssalardan birisini sizinle paylaşmak istiyorum. Öğrenci anlatıyor:
Bir defasında hocama dedim ki:
Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı.
Hocam bana bir hurma uzattı ve dedi ki:
Bunu ağzında çiğneyip yut. Yuttuktan sonra bana sordu:
Şimdi sen büyüdün mü?
Hayır, dedim. Dedi ki:
Büyümedin fakat o hurma vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, saç oldu, tırnak oldu, hücre oldu, vs.
Anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor:
Bir kısmı dağarcığımı zenginleştiriyor, bir kısmı bilgi ve marifetimi artırıyor, bir kısmı ahlakımı güzelleştiriyor, bir kısmı yazı ve konuşmada üslûbuma incelik katıyor. Her ne kadar ben hissetmesem de.
“Kitap okudum, ama aklımda pek bir şey kalmadı” demek, “bahçeyi suladım ama akşama bahçede su kalmadı” demek gibidir.
Toprağa düşen su, bitkinin köklerini, zihin tarlasına ekilen bilgi, düşünme ağacınızı besler.
Bütün bunları niye yazdım?
Yeni bir tatil dönemine girerken, giyeceğimiz giysileri, kalacağımız oteli, yemek yiyeceğimiz lokantaları ve gezeceğimiz yerleri planlarken, okuyacağımız kitapları da yanımıza almayı unutmayalım.
Zihin tarlanızı bilgiyle sulamayı ihmal etmeyin.
İlk emri “Yaratan Rabbinin adıyla OKU” olan bir dinin mensupları olarak, okumayı ihmal etmeyelim.
Cuma’nın rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun.