Hepimiz biliriz ki, Bayramlar halkın sevinç içinde kutladığı özel günlerdir.
Bu günlerde dargınlar barışır, gönül gönüle bayramlaşmalar yaşanır. Bayramlarda böylece kutlanmış olur.
Ramazan Bayramı’nda Nazilli Cumhuriyet Başsavcımız, Nazilli Belediye Başkanımız, Ağır Ceza Reisi ve Baro Nazilli Temsilcisi.. Hep birlikte, bayramlaştıktan sonra,
Avukatlarla bayramlaşmak üzere Adliyedeki odalarına giderler. Birkaç hukukçu, bayramlaşmaya gelen protokoldeki belediye başkanına karşı soğuk davranır.
Ellerini sıkmak istemez, kerhen uzatır..
Hal, hatır sorarken, Avukat olan Belediye Başkanına sataşanlar olur.
Siz MİLLETVEKİLİ BEKİR KUVVET ERİM’LE dağlarda gömü mü aradınız? Gibi suçlayıcı soru sorarlar. Bunlar bayramlaşmada sorulacak konuşulacak şeyler değildir.
Kulaktan dolma ve herhangi bir gerçekleşme ihtimali olmayan soruları sormaya çalışarak, göreviniz bu değil Başkan, gibi sataşmalarda bulunur. Bunlar size yakışıyor mu? gibi sözlerle bayramlaşma kısa bir gerginliğe dönüşür.
Ortam gerilir devleti temsil eden adalet ve yargı mensupları şaşkın ama üzüntü yaşarlar.
Bayramlarda görülmemesi gereken bir durumdur. Baro temsilcisinin üzüntüden gözünden yaş aktığı iddiaları da var.
Tartışma bunun gibi seviyesiz sözlerle kısa sürede tatsız biter...
Devletime, öğretmen olarak 30 yıl, gazeteci olarak da 22 yıl hizmet vermiş biri olarak
Bu yaşananlardan dolayı çok kaygı ve üzüntü duydum.
Bir kez daha bizi, ülkemizi bu duruma getirenler ‘UTANSIN’ diyorum. Bu gidişle daha vahim durumların yaşanacağını inanıyorum.
Halkımızı, devletimizi temsil eden kişilere karşı bir bayram günü, bu seviyesiz davranışları tasvip etmek mümkün mü?
Milletimize yakışmayan bir durum. Topluma örnek olacak bu kişilerin, böyle yanlış davranışlar içinde olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bu skandala sebep olanlar, Bayram anlayışımıza, değerlerimizi adeta çiğnemişlerdir.. BUNLAR, TEMSİL ETTİKLERİ MAKAMLARA, MESLEKLERE YAKIŞMAYAN, KINANACAK HAREKETLERDİR.
**
BUNLAR, İŞİ OLMAYANLARIN KONUŞMALARI!
Geçen hafta Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan evladına Sümerpark’ta hafızalardan silinmeyecek bir sünnet töreni yaptı.
Toplumda konuşulan; Bu cemiyetle ilgili söylentiler doğrusu hayli ilginç.
Dedikodu yapmayı sevenler bu cemiyette yok 20 bin kişi varmış, yok 30 bin kişi katılmış tartışmalarının yanında 3 ton et kullanıldığını,
2 MİLYON, YOK 1,5 MİLYON lira oku (hediye) takıldığını.. tartışıyorlar.
Hatta başkanın çok masraf ettiğini, bu nedenle zarar ettiğini konuşuluyor.
“LEYLEĞİN ÖMRÜ LAK LAK YAPMAKLA GEÇER” sözü geldi aklıma.
“DİLİN KEMİĞİ YOK DEDİKLERİ İŞTE BU” başka ne denebilir? Dili olan konuşuyor
Ne demişler.. ”ZENGİNİN PARASI FAKİRİN ÇENESİNİ YORARMIŞ” galiba Nazilli fakirleşiyor..
**
MİLLETİMİZDE, MÜLTECİ ALLERJİSİ DEPREŞTİ!
Son günlerde ülkede bir sığınmacı, mülteci tartışması başladı ki sormayın gitsin.
Ne yazık ki, ülkemiz için çok önemli olan bu konuda bile,
Sığınmacıların, düzensiz göçmenlerin 15-20 yıl sonra ülkemiz için bir tehlike olduğunu hala fark edemeyenler var.
Siyasette, bizleri temsil edenlerin ayrımcılığın tavan yaptığını cümle aleme bir kez daha gösterdiler.
Siyasette, GÖZÜNE HIRS BÜRÜMÜŞ, milli değerlerimizi çiğneyen bu insanların hepsine de “YAZIKLAR OLSUN” diyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bile sığınmacı ve düzensiz göçmenlerdeki tehlikeyi sezmiş olmalı ki, tutum ve söylem değişikliğine gitmek zorunda kaldı.
Cumhurbaşkanının bu değişiminde, toplumdaki mültecilere karşı tepkisinin elbette etkisi vardır.
Yapılan anketler de bunu gösteriyor. Gaziantep’te, Hatay’da, Urfa’da, nüfusunun yüzde 30’unu Suriyeliler, sığınmacıların oluşturduğunu öğreniyoruz.
Bu işin “YARINI NE OLACAK” diye düşünen herkes, ülkede mülteci istemiyor.
Milletin ortak kanaati, Suriyelilerin gerçekten ülkemiz için, BEKA sorunu haline geldiğidir.
Büyük çoğunluğu 20-30 yaş arasında olan, ülkelerindeki savaştan kaçan bu insanların ülkemize ne faydası olabilir?
Bu arada, dünyada; “EN BÜYÜK MÜLTECİ BARINDIRAN” ülkesi olduğumuzu da unutmayalım. Artık ekonomimiz ve huzurumuz, bu insanları kaldırmıyor.
Son zamanlarda artan adli olayların çoğunda Suriyeli mülteciler yer aldığını da unutmayalım.
Suriye Devlet Başkanı’nın genel af ilan etmesine rağmen.. Suriyelilerin, ülkemizde kalmasını savunanlar bir kez daha sağ duyu ile düşünmeliler.
BİLMEDEN DE OLSA.. ÜLKEYE ZARAR VEREN ZİHNİYETİ SAVUNDUKLARINI.. GÖRMELİLER.
**
EN BÜYÜK TEHLİKELERDEN BİRİSİ!
Geçen günlerde Söke’de değerli bir doktorumuz, hakkın rahmetine kavuştu.
“ALLAH RAHMET EYLESİN, MEKANI CENNET OLSUN” sözü, herkes gibi bizimde dileğimizdir.
Dinimiz gereği bir ölünün arkasından da bunu söylememiz gerekir.
Bir müminin, bir mümin kardeşine karşı son görevi de nasip olanların cenaze namazına katılıp son görevini yapmasıdır.
Bu doktorumuzun cenaze merasimi öncesi, evladı sosyal medya üzerinden maalesef talihsiz bir açıklama yaptı.
Ne dedi?
“ŞU ..... PARTİ MESUPLARI İLE İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ PERSONELİNDEN HİÇ KİMSE CENAZEYE KATILMASIN” bu babamın vasiyetidir demiş.
Sanırım bilmeden ayrıştırmanın, yanlışın daniskasını yapmış.
Bu anlayış bir bölme anlayışıdır. Bu anlayış bölücülük ve milleti ayrıştırma anlayışıdır.
Dinimizde bunun asla yeri. Yoktur.
Yeteri kadar sıkıntı çektiğimiz bu günlerde böyle şeyler bize yakışmaz.
Bunu söylemeye kimsenin hakkı da olamaz. Bunlar geriye dönüşü olmayan açıklamalardır. Toplumu yanlışa götürür.
“ALLAH HEPİMİZE AKIL FİKİR VERSİN” demekten başka ne gelir elden...