Onaylanıp yürürlüğe giren Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli etrafında yapılan tartışmalar tam bir tiyatro…!
Şimdiye kadar yapılmış ve hâlâ devam etmekte olan tartışmalar, müzakere değil münakaşa…
Moda tabirle: Demagoji…
Hiç kimse kimin ne dediğine bakmıyor.
Kendi bakış açısına göre neden olmazı…
Ya da oluru dayatıyor.
O vakit insan düşünmeden edemiyor: muasırlıktan /çağdaşlıktan anlaşılan batıcı gibi düşünen zihni dönüşmüş insan tipi mi?
***
İki asırdır batıcılık hayranlığımız bir türlü bitmedi.
Bitmediği gibi her sahada onlara benzedik.
İlimde…
Fende…
Batılı gibi hareket etmek yerine…
Kültürde…
Sosyal yaşantımızda…
Giyim-kuşamda batıya rahmet okutacak hale geldik.
Velhâsılı “faydasız” bütün alanlarda tam Batıcı olduk.
Bu durum, zihinleri iğdiş edilmiş, güzel olabilecek her türlü yeniliğe karşı çıkan “istemezükçülerin” türemesine yol açtı..!
Zannederim istenilen tam da buydu.
***
Bir asır evvel de böyleydik:
Meselâ meşhur şairlerimizden Tevfik Fikret…
Batıcı olmadan, dönüşmeden evvel ki “Sabah Ezanında” isimli şiirinde Tevfik Fikret şöyle diyor:
“Allah-u Ekber… Allah-u Ekber…
Yüce bir sükût:
Sanki tabiat sessiz sessiz ibadet eder...
Allah-u Ekber… Allah-u Ekber…
İnler ıssızlık: Sanki evrenler,
Bir gizli, bir açık, bir ışıklı, bir karanlık
Devamlı Hakk’ı zikreyler…”
***
Zihni evrim geçirip Batıcı aydın tipine dönüştükten sonra ise Kur’an-ı Kerim’i ve Allah’ı kast ederek – hâşâ- şöyle diyor:

“Ey fikirlere mezar olan köhne kitap,
Sahifelerin yarın yırtılacak!
Kâinatın sahibi mi? Evet, doğru
Kâinatın sahibi olan o kibirli, o azametli şey
O yanına yaklaşılamayan asık surat
***
Tevfik Fikret artık tam Batıcı olmuştur:

“Gez, dolaş kâinat-ı efkârı
Ne bulursan bırakma: Sanat, fen
İğtimad, iğtina, cesaret, ümid
Hepsi lazım bu yurda, hepsi müfid
Bize bol bol ziya (ışık) kucakla getir

***
Müfredat karşıtlığı diye yeri göğü inletenler şu tabloyu arzuluyor olmaları muhtemeldir:
Tevfik Fikret’in oğlunu “papaz”, İslam Hukukunun özü “Mecelle”yi yazan komisyonun başında yer alan Ahmet Cevdet Paşa gibi bir dehanın kerimesi Fatıma Aliye’nin, Dame De Sion mezunu kızı İsmet’in “rahibe” yapan Batıcı eğitim müfredatı…

***
Kendini aydın gören böylesi tiplere günümüzde de çok sık rastlamıyor muyuz?
Meselâ bir şahsın kendini sade bir vatandaş gösterip çocuğunu yeni müfredattan korumak için Hıristiyanlığa geçtiğini ilan etmesi gibi…
Ancak “sade vatandaşın” müktesebatı, hiç de sade olmadığını gösteriyor.
Politik görüşü bizi alakadar etmez.
Ancak tipik bir batıcı kişilik örneği…

***
Unutulmamalıdır.
Müfredat muhalifliği sadece bir karşıtlıktan ileri gelmiyor.
Bu muhalif hareketin modern eğitimden ne anladığı ile de alakalıdır.
Şimdiye kadar uygulana gelen müesses eğitim nizamının devamından yanı bir zihniyetin dışa vurumudur aynı zamanda.
Muhaliflik kılıfıyla saldırıya geçenler çocuklarımızı yeniden “Haluk” ve “İsmet” yapma projesinin resmi ya da gönüllü neferleridir.
Demem o ki, muhaliflik kisvesi altında yapılan senaryoyu iyi analiz etmek elzemdir.
Bir asır sonra millî olma emareleri görülen müfredata sahip çıkılmalıdır.
Aksi hüsrandır.
Çünkü nesil elden gidiyor.