"Ne mutlu Türküm diyene" sözü ülkemizin kurucu değerlerindendir. İsminden de anlaşılacağı gibi Türkiye'de yaşayan, çalışan, değer katan, faydalanan herkes Türk vatandaşıdır. Birleştirici ve bütünleştirici bir sözdür. Biz de imparatorluk sonrası kurulmuş çok uluslu bir ülkeyiz.
Örnek vererek açıklayacak olursam;

Ben İzmir de büyüdüm. Evimin önünde kilise vardı, arka mahallemde cami. Hiçbir zaman bu konuda bir sıkıntı yaşamadım.En yakın arkadaşlarım Arap'tı yanımda Arapça konuşurlardı ama biz geldiğimizde ya da toplum içinde Türkçe konuşurlardı. Bir günden bir güne ben Arap'ım dediklerini, ayrımcılık yaptıklarını görmedim. Beraber yedik, içtik, yaşadık. Çalışan insanlardı, ülkemizi seven insanlardı.

Kürt arkadaşlarım vardı teröre lanet okuyan. Çalışan, okuyan, üreten insanlardı. Türkiye'de yaşamaktan mutlulardı ve şunu söylerlerdi biz Türkiye'den ayrılalım da rahatımızı bozup başka ülkelere maşa mı olalım?..
Biz senelerce bir arada yaşadık ve ben hiçbir ayrımcılık görmedim, yaşamadım.
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde orada yaşayan vatandaşlar/halk ülkenin kurucu değerlerine saldıramaz, laf edemez. Bu hiçbir yerde görülmemiştir.
Ve Avrupa ülkeleri ülkelerine insan alırken dili iyi seviyede, eğitimli insan arıyorlar. Benim kızdığım ve bence bizim kızdığımız nokta (her ideolojiden bağımsız, insani olarak)kendine hayrı olmayan, bize de hayrı olmayan insanların ülkemize gelmesi(ülkemizde yaşayıp taşkınlık çıkarması) ve ayrımcılık yapması, zarar vermesi. Değer katmaması.
Evet ben belirlemiyorum ama her şeyden önce ülkemde insanı seven, koruyan, üreten, vatanımıza ve milletimize hayırlı insanlar görmek istiyorum.
Öğretmen olarak bizim bu doğrultuda orta yolu bulmamızın önemli olduğunu düşünüyorum.
Başka ülkemiz yok. Ya birlikte batacağız ya hep beraber çıkacağız seçim bizim.
Sevgiler