Geldi çattı yine 10 Kasım... Yine On'suz bir kasım...

10 Kasım, milletimizin kalbinde derin bir özlemle yankılanan, Türk ulusunun önderi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, sevgi ve minnetle andığımız özel bir gündür. Türkiye’nin dört bir yanındaki her birey, her yaştan insan, bu tarihte onun aramızdan ayrılışını bir kez daha derin bir hüznü içinde hisseder.

Atatürk, sadece bir asker ya da bir lider değildi; o, yok olmaya yüz tutmuş bir milletin bağımsızlık ateşini yeniden yakan, çağdaş uygarlık düzeyine erişme hedefiyle Türk milletine bir ışık yakan bir aydındı. 10 Kasım, bu ışığı asla söndürmeden geleceğe taşıma sorumluluğumuzu bize hatırlatır. Atatürk’ün emanet ettiği Cumhuriyet'i korumak, her birimizin en önemli görevidir. Onun hayalleri, onun özverisi ve milletine olan sevgisiyle bugün biz, yalnızca geçmişe değil, yarınlara da umutla bakıyoruz.

Her 10 Kasım’da, saat 09.05’te duyduğumuz siren sesi, bize yalnızca bir liderin yokluğunu hatırlatmaz; aynı zamanda Atatürk’ün bize verdiği görevi, bağımsızlık yolundaki mücadelemizi ve çağdaşlaşma arzumuzu tazeleyen bir uyarıdır. Çocuklar onun fikirleriyle büyür, gençler onun ilkeleriyle güç bulur. Bir millet olarak kenetlenip onun çizdiği yolda ilerlerken, kendimize sormamız gereken bir soru var: "Onun hayal ettiği Türkiye’ye ne kadar yakınız?" Bu sorunun cevabı, her birimizin Atatürk’ün değerlerine ne kadar sahip çıktığıyla ilgilidir.

10 Kasım, sadece geçmişe dönüp gözyaşı döktüğümüz bir an değil; onun bıraktığı mirası ileriye taşıyacağımıza dair kendimize verdiğimiz bir sözün yıldönümüdür. Her yıl olduğu gibi bu 10 Kasım’da da, ona olan sevgimizi bir kez daha yürekten hissediyor, onun aziz hatırasına sahip çıkarak Türkiye’yi daha güçlü yarınlara taşımak için çalışmaya devam ediyoruz.