Geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde Deniz Depboylu’nun konuşmasını dinleyince her Nazillili, her Sümerbanklı gibi ben de çok duygulandım. Konuşmasını başından sonuna kadar Nazilli ve Sümerbak’a ayırdı Sayın Depboylu… * Dillerimiz söylüyor, kalemlerimiz yazıyorsa, Gözlerimiz Nazilli’mizin güzelliklerini görebiliyorsa, Şükredebiliyorsak, Nazillili isek, Yahut uzun yıllardan beri Nazilli’de yaşıyorsak, Kursağımızda NAZİLLİ SÜMERBANK BASMA FABRİKASI’nın ekmeği var demektir. Konuşmasında Sümerbank’ın kuruluşundan yok oluş sürecine Sümerbank projesinin sadece bölgemize değil, tüm ülkemize sağladığı sosyolojik ve ekonomik kazanımlara değindi sayın milletvekilimiz. * Kültür mirasımız olan Sümerbank Basma Fabrikası’nın Nazilli’ye kurulması, aslında Mustafa Kemal Atatürk’ün Nazilli’yi sanayi merkezine dönüştürme ve ardından kentimizi vilayet yapma projesiydi. Çünkü Atatürk,Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının mimari projesi olan Kuvay-ı Milliye Hareketine Nazilli ve çevresinin katkılarını göz ardı edemezdi. Bunun adı vefaydı… Sümerbank Basma Fabrikası’nın Nazilli’ye kurulmasıyla kentimiz, ege bölgesinin sanayi ve kültür merkezi haline dönüşmüştü. Bu yüce kuruluş sayesinde kentimiz okuryazarlıkta, sanatta, bilimde, sporda ve bunun gibi birçok kültürel ve sosyal etkinliklerde adından sıkça söz ettirmeye başlamıştı. Örneğin, Fabrika çalışanları, 15-18 Şubat 1948’te NazilliSümerbank Tiyatro ve Opera Salonunda oyuncuların tamamı fabrikadaki personelinden oluşan birOpera sergilediler. Yıllarca, üreten Sümerbank sayesinde büyük çoğunluğu işçilerden oluşan Nazilli, her sabah Gıdı Gıdı treninin düdüğüyle uyandı. (Gıdı Gıdı treni, geçtiğimiz yıl Nazilli Belediye Başkanı Sayın Haluk Alıcık’ın çabalarıyla tekrar uyanıp kültür turlarına başladı.) Fabrika, 1990 lı yıllarda yönetim politikaları sebebiyle zarar etmeye başladı. Yine de yılmadı Nazillim, Sümerbank’ın son yıllarına kadar gelişmeye devam etti. Dünyadaki vahşi kapitalizme elinden geldiği kadar direndi direndi. Kimler dayanabilirdi ki yemyeşil($) esen vahşi gücün karşısında, bütün dünya nakavt olmuşken. Maalesef 2002 Mayıs’ında Her Fabrika Bir Kaledir(M.K.Atatürk) parolasıyla kurulan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası kapatıldı. Kale yıkılmıştı artık. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla, bütün dünyada özelleştirme furyası başladı. 2005 yılında hurda gemileri parçalayıp satan bir firma, Sümerbank ruhunu canlandıracağını söyleyip herkesi umutlandırdı. Bütün eski tarihi makinelerin yerine yeni modern makineler getireceklerini vaat ettiler.Dev makineler tırlarla hurdalıklara taşındı. Yerine ne makineler geldi, nede firma yetkilileri… Umudun bittiği yıkık kale, bugünlerde Adnan Menderes Üniversitesi tarafından kullanılıyor… Sayın Deniz Depboylu konuşmasının sonunda da Sayın Kültür Bakanı ve Sayın Milli Eğitim Bakanı’na ‘Bu bölge bir kültür müzesine ve Sümer Üniversitesi kampüsüne dönüştürülmelidir’ dedi. Şahsım adına teşekkür ediyor, bu önerinizi sonuna kadar destekliyorum sayın milletvekilim. İngiltere’nin Birmingham şehrinde İngilizler, bir kömür maden ocağını büyük bir Kültür Müzesi haline dönüştürmüşler. Müzeye o kadar yoğun ilgi var ki, birkaç gün önceden randevu alarak ancak ziyaret edilebiliyor. Sümer Üniversitesi Nazilli’mizin ekonomisini canlandıracak en önemli hamlelerden biri olacaktır. Unutmayalım, Hayalleri gerçekleştirmenin yolu uykudan uyanmaktır. Saygılarımla.