Siyaset, liyakat ve ahlak kavramlarının anlamlarını bir önceki yazımda ifade etmiştim. Ülkemizin, milletimizin ve yarınlarımız olan çocuklarımızın geleceği için ülke yönetimine talip olanların ve ülkeye hizmet etmek için kamusal alanda hizmet etmek isteyenlerin mutlak surette bu niteliklere sahip olması gerekir. Bu tanımlara kısaca değindikten sonra konuya geçmek sanırım daha faydalı olacağı kanaatindeyim.
Ahlak, insan fiillerinin ve karakter yapısının iyilik ya da kötülüğünü, doğru ve de yanlışlığını yargılaması ile ilgili inanç ve tutumları ifade etmektedir (Bülbül, 2004:270).
“Liyakat” kelimesi Arapça kökenli ve Osmanlıcadan gelen bir kelimedir. Anlamı, insanların görevlerini başarılı olacak bir şekilde yapabilme gücüdür. Aynı şekilde liyakat “uygun, yeterli ve layık” anlamına da gelmektedir.
Şimdi günümüze gelelim; evet siyasetçi ahlaklı olmalı, liyakat sahibi olmalı, insanlar arasında ayrım yapmamalı, hizmette adalet ve eşitlik ilkesine riayet etmelidir, bulunduğu pozisyon ve görevde atadığı yada görevlendirdiği kişi yada kişilerde de aynı nitelikler bulunmalıdır.
Gerek yerelde ve gerekse genelde ülkemizdeki en büyük sorun yönetsel sistemdeki çıkmazın asıl sebebi siyasette ahlaksızlık, kamuda liyakatsizlik ve yönetimde adaletsizliktir. Özellikle yerel yönetimler bağlamında baktığımızda siyasetçinin ahlak ve liyakata sahip olup olmadığını çok rahatça görüp değerlendirmek mümkündür. Yerel yöneticilerin ve çalıştırdıkları kadroların büyük kısmında liyakat yerine itaat, sevk ve idare kabiliyetinden yoksun eğitim ve donanımı bulunduğu pozisyon ya da görevde yetersiz kişilerden oluşmaktadır. Siyasetçiler neden bu tip insanları seçiyor? Sorusunun cevabını aradığımızda, daha rahat ihale usulsüzlüğü, yolsuzluk ve hırsızlık yapmak, kadroları istediği gibi kullanmak, usulsüz işler yaptırmak için kullanıldıkları sonucuna ulaşılmaktadır. Kamuda yer verilen liyakat yoksunu kadroların vatandaşa hizmet şekli yasa ve usulüne göre değil, emir ve talimata göre yapılmaktadır. Namuslu, dürüst, liyakat sahibi bir bürokratı, bir memuru istedikleri gibi kullanmaları mümkün olmadığından daha arka planlara itildiklerini görmek mümkündür.
Bu sebeple gerek bürokraside ve gerekse siyasette ne yazık ki seviye yerlerdedir. Geçmişte dolandırıcılık, hırsızlık ve ahlaksızlık yapmış olan birçok kişinin siyaseten ön planda ve bürokraside söz sahibi olduğunu görürüsünüz.
Devlet idaresinde, gerek yerelde ve gerekse genelde; ehliyet, liyakat, istişare, şeffaflık ve hesap verebilirlik, hak ve adalet olmalıdır.