“Vatan sevgisi imandandır” düsturu ile vatanını savunmak için hudutlarımızda ve sınır ötesinde terörle mücadele eden askerimiz başta olmak üzere güvenlik güçlerimizin mücadelesi destansıdır. Büyük şairlerimizden Orhan Şaik Gökyay “Bu Vatan Kimin?” şiirinde “Vatan” mefkûresini ne de güzel dile getirmiş:
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir. Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır. Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır. İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir. Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir. Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusundan görenlerindir. Vatan uğrunda… Her türlü terörle mücadele ederken şehit olan Mehmetçiklerimizin kanı yerde kalmamalı… Kalmıyor da… Onun için sınır ötesi kara harekâtın yapılması elzem olduğu zaten ifade ediliyor. Ama gecikmeden… Aksi bir durumda masum ve mazlumların ahu figanı, arşı âlâya ulaşır da… Bunun “Muhasebesi” zor olur da… O vakit, atamız Bilge Kağan’ın asırla evvel bize sunduğu millî şuura vakıf olamamışız demektir. Ne diyor atamız Bilge Kağan? “Babamızın, amcamızın kazandığı halkın adı sanı yok olmasın diye Türk halkı için gece uyumadım, gündüz oturmadım; kardeşim Kül Tigin ile iki şad ile ölesiye yitesiye çalıştım, çabaladım. Halkı besleyip doyurayım diye kuzeyde Oğuz halkına doğru, doğuda Kıtay, Tatabı halklarına doğru güneyde de Çin'e doğru 12 sefer ettim, savaştım. Ondan sonra Tanrı öyle buyurduğu için, bahtım, talihim olduğu için, ölecek halkı diriltip doyurdum. Çıplak halkı giyimli kıldım, fakir halkı zengin kıldım, az halkı çok kıldım, güçlü devleti olandan, güçlü hakanı olandan daha iyi kıldım.” Bu şuurla devlet idaresini elinde bulunduranların mesuliyeti çok ağırdır. Dolayısıyla bahsedilen sorumluluk doğrultusunda hareket edilmesi zaruridir. Millete adanmış bir liderin millî birlik ve beraberliğimize kast edenlerden intikam alması kadar tabii bir şey olmaz. Olamaz… Kim ki ülkemize yan gözle bakıyor… İstikbalimizi tehlikeye sokuyor… -Dâhilî ve harici bedbahtların engellemelerine rağmen…- En şiddetli şekilde cezası verilmelidir. Yoksa dünya mazlumlarının tek hamisi Türk Devleti, tarihten silinip gider. Halbuki “Dünya, Beş’ten büyüktür” hedefine ulaştıracak tek devlet, Türk Devleti’dir. Vesselam.