Yaz başlamasına rağmen henüz ayağı suya değmemiş bir aristokrat olarak uyandığım bir günün sabahından hepinize günaydın.
Funda, portakal suyumu sıkmak için mutfaktayken kalktım yataktan ve aynanın karşısında kendimi sevmeye başladım.
Tam kendime övgüler düzecektim ki, Funda girdi içeri, “Noluyo len, seni sadece ben sevebilirim. Kendi kendini bile sevmek yasak” dedi.
Her erkek gibi son sözü ben söyledim ve “Peki karıcım” dedim.
*
Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak sosyal medyada takılırken deniz salyası anlamına gelen müsilaj haberlerine göz attım.
Marmara Denizi'nde bir süredir etkili olan deniz salyası diğer adıyla müsilaj, gün geçtikçe etkisini artırıyormuş.
Bu durum deniz içerisinde bulunan canlıların yaşam alanını daraltıp hem canlı türünü hem de balıkçılığı büyük bir tehlikeye atıyormuş.
*
Bu müsilaj denen salya, yapışkan ve sümüksü bir yapıya sahip.
Böyle bilgileri okuduktan sonra hafifçe gülümsedim.
Funda, “Hayırdır ne o bıyık altından gülüyon” dedi.
“Müsilajla ilgili bilgiler edindim. Aslında bir salyaymış. Üstelik yapışkan ve sümüksü bir şeymiş. Çevremizde de böyle insanlar olduğu aklıma geldi ona gülüyorum” dedim.
*
Geçen hafta Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınan 39 iş makinesinin dağıtım törenine ve Girne Mahallesi’nde Büyükşehir tarafından yapılan Uçan Balon Çocuk Gelişim Merkezi’nin açılışına katılmıştım.
Başkan Özlem Çerçioğlu, iş makinelerinin dağıtımında “Kem gözler” vurgusu yapmış bende köşemde buna değinmiştim.
Uçan Balon Çocuk Gelişim Merkezi açılışında da önemli mesajlar verdi.
Özellikle dezavantajlı ailelerin çocuklarına fırsat eşitliğini sağlamak istediklerini vurguladı Başkan Çerçioğlu ancak benim en çok beğendiğim cümlesi “Nasıl ki, Selanik’ten doğan güneş Türkiye’yi aydınlattıysa buradaki öğrencilerimiz de Ulu Önderimizin göstermiş aydınlık yolda ilerleyecektir. Hepimizin umudu yüksek olsun, hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Yeter ki birbirimize daha fazla kenetlenelim” oldu.
*
Önceki gün Özlem Çerçioğlu’nu aradım.
Katıldığım açılışlarda genelde uzaktan ortamı izlemeyi sevdiğimden kendisiyle en son nikahta görüştüğümüz için uzun zaman olmuş.
“Başkanım pandemi döneminde arka arkaya iki yatırım zor olmadı mı?” dedim.
Çerçioğlu, “Tabi ki oldu. Pandemi döneminde tamamen kapalı veya kısmen kapalı tüm esnafımıza destek olmaya çalıştık. Hizmetlerde aksama yaşanmaması için uğraştık. Bu süreçte işyeri kapalı olan esnaftan kira almadık. Gelirlerimiz düşmesine rağmen çok doğru bir ekonomi yaptığımız için bu yatırımları da yapabildik” dedi.
*
“Bu nasıl iş başkanım. Benim gibi zengin ve yakışıklı bir aristokrat bile tribleks villasını satılığa çıkarmışken, ekonomiyi nasıl yönettiniz de bunları yaptınız?” diye sordum.
Aslında iki kelimeyle cevap verdi sayın başkan ama ben söylediklerini paylaşayım sizinle: “Tasarruf yaptık. Bütün gelirlerimiz düşmüşken 22.6 milyon lira harcayıp 39 iş makinesi aldık. İş makinelerini hangi ilçe de ihtiyaç varsa oraya göndereceğiz ama sabit tutmayacağız. Girne Mahallesi’nde açılışını yaptığımız kreşi ilçelerimizde de açacağız. Aydın halkının parasını çarçur etmediğimiz için bu yatırımları yapabiliyoruz. Aydın halkından topladığımız paralarla en ücra yerdeki vatandaşımıza hizmet götürmeye çalışıyoruz. Ekonomiyi iyi yönetmenin ilk kuralı parayı çar çur etmemek ve tasarruf etmektir.”
*
Sonra da lafı bana getirdi ve “Bak taze sıkılmış portakal sularını götürüyon ama dikkat et şeker hastası olursun” dedi.
Güldüm haliyle.
“Peki başkanım eleştiriler de var. Onlara ne diyorsunuz?” dedim.
Bu kez de başkan Çerçioğlu güldü ve: “Müsilajlarla uğraşırsak işimizi yapamayız. Kendileri çalar, kendileri oynar. Biz işimize bakmaya devam edeceğiz. Aydın halkına hizmet edeceğiz” dedi.
*
Müsilaj önemli arkadaşlar.
Marmara Denizi’nin üstüne kaplayan müsilaj temizlenir, ancak Aydın siyasetine, gazeteci görünenine, bürokrasisine bulaşan nasıl temizlenir bende bilmiyorum. Bildiğim tek şey işimize odaklanmak, bu sümük kıvamındaki yapışkan kusmuklardan uzak durmak.
DİDİM’E İLK DEFA GİTMEDİK
Didim dosyası ile ilgili savcılık soruşturması yeni bir boyut kazandı.
Soruşturmaya yer yoktur kararından dönüldü ve soruşturma yeniden yapılmaya başlandı.
Dosyada eksikler varmış.
Yargının takdiridir. Nasıl ki yargı kararını yazdıysak sonuçlandığında tekrar yazarız.
*
Adalet bu ülkede geç de olsa gelir merak etmeyin.
Ancak ben başka bişeye takıldım.
Didim’de bir gazeteci Didim’e neden geldiğimi falan sorgulamış aklınca.
*
Birincisi Didim’e her hafta düzenli olarak geliyorum.
İkincisi Didim’de düzenlenen program Didim Belediyesi’nin ve Aydın Büyükşehir Gazeteciler Cemiyeti’nin programı değil, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleri ile Kültür Sanat Muhabirleri tarafından düzenlenen bir programdı.
Bu program Türkiye’nin dört bir yanında devam ediyor.
Biz işin hamallığını yapanlardan olduk.
18 Haziran’da Diyarbakır’da, sonra Hatay ve Trabzon da gerçekleşecek.
Aynı eleştirileri bu belediyeler içinde yapın lütfen.
*
Üçüncüsü aklınca bana laf sokmaya çalışan gazetecinin belki de zoruna giden şey, kumpas işine karışan gazetecinin mensubu olduğu cemiyetin halen onursal başkanı olmasıdır.
Ayrıca geçmiş dönem Valilik ile olan ilişkilerin, geçmiş dönem Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü ile nasıl tezgah kurduğun ve Didim’de nasıl tek gazete kalmayı başardığını da bilirim.
*
Didim’den çok uzak değilim.
Çalıştırıp, maaşını ödemediğin muhabir arkadaşların mahkeme kanalıyla haklarının bir kısmını alabildiklerini de bilirim.
*
Benim Didim aşkım, maddi çıkarlara dayanmıyor ama (şahit olduğum için biliyorum) daha yakın tarihte senin eski bir kurum müdürünü nasıl ayartıp, Didim’deki meslektaşlarını nasıl devre dışı bırakıp Didim Belediyesi’ne çökmeye çalıştığını ancak benim sayemde tezgahının bozulduğunu da Didim halkına anlatabilirim.
Kimin parayı, kimin Didim’i sevdiğine onlar karar versin.
*
Unutmadan söyleyeyim boş boş yazmayı seviyorum diye çok da boş sayılmam. Mesela Neyzen Tevfik şiirleri dahil senden daha çok şiir bilirim.
GÜNÜN FIKRASI
Matematikten sürekli zayıf notlar alan haylaz çocuğu ailesi belki bir faydası olur düşüncesiyle Katolik okuluna gönderir.
Bakarlar ki çocuk okulu değiştirdikten sonra matematikten hep tam not alıyor.
Sebebini çok merak etmeye başlarlar ve sene sonunda çocuğa:
“Katolik okuluna gitmeye başlayınca ne değişti?” diye sorarlar.
Çocuk cevap verir:
“Okulun ilk gününde artı işaretine çivilenmiş adamı görünce durumun ciddiyetini anladım”
GÜNÜN TESPİTİ
“..eşeğin anırması kurdun umurunda olmaz..”
BEN
“..’yakışıklısın’ diyenlere ‘gözlerin iyi görüyor, kıymetini bil’ derim..”
GÜNÜN SÖZÜ
“..ağacın iyisi ‘özünden, yiğidin iyisi ‘sözünden’ belli olur..”
KADINLAR ERKEKLER
“..kadınsız erkek, horozu olmayan tabanca gibidir..”