İnsan nedir ki?
Atalay Kızılay
"En çok hoşumuza giden insan, kendimize benzettiğimiz insandır."
Korkulardan, zaaflardan, arzulardan, özlemlerden örülü bir hafıza ve kandan, etten, kemikten oluşan kırılgan bir vücut insan. Düzenin aklını güçlendirerek akılsızlaşıyor. Fakat ego toplumsal gerçekliğe karşı insanı korumak için savunma mekanizmaları dediğimiz bir dizi yanılsamayla insan aklını kaçmamış ve yerinde gibi gösteriyor.Gеrеk yok hеr sözü laf ilе bеyana, bir bakış bin söz еdеr bakıştan anlayana demiş: Mevlana. Dünya çevremizde dönüyor, yolun kısa veya uzun olması ile ilgisi yok yolculuğun... Çok kısa bir mesafede en büyük dersini alabiliyor insan. Yolcuyla ilgili herşey... İnsana sorarsanız dünyanın merkezi, verilere bakarsanız zerredeki bir zerre.
Veya
"Bir insan söylediği şeylerden çok söylemedikleriyle de insanlaşır."
İnsan iyi, kötü, mutlu, mutsuz veya sinirli. İnsanı sadece para harcayan, iki ayaklı bir canlı olarak algılayan kişilerden hoşlanmıyorum. Paranın insanları köleleştirdiği bir sistemde bu köleliği hepimiz bir şekilde yaşıyoruz. Ancak bu durumu fazla içselleştirmiş kişiler, paranın en tepe değer haline geldiği kişilikler beni çileden çıkarabiliyor. Ama bu devranda yaşıyor olmanın sorumluluğunu da unutmadan parasız bir insan varlığı mümkün olabilir mi? Hasta toplumsal gerçekliği değiştirme ilgisi taşıması gereken kendi aklımız değil, toplumsal gerçekliği sürdüren düzenin aklına dönüşmüş olan aklımız. İnsan kendisinin tanımını yaparken yine kendi özünden yola çıkmıştır. Peki, insan kavun karpuz mudur…. Nesin sen insan ? Anlatırsan ben sana yardımcı olurum zaten...
Veya
"Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve onun kadar alçalamaz."
Muhtemelen kimse ağlamasını beklemiyordu insanın.Ağlar yahu insan değilmi ? Neden her seferinde açıklama bekliyorsun ? İnsanım. İnsanları tanımlamak çok zor! Zor… Zor… Zor…Sevgiyi kalplerde aramanın ne kadar manasızlaşabildiğini öğrenmişti insan önceden. Birilerine göre zengin birilerine göre fakir olmaktan hoşlanmıyordu insan ... Herşeye rağmen bir kelebek olmayı denemeye değerdi. Birilerine göre zengin birilerine göre fakir olmaktan hoşlanmıyordu insan ...Aslında hepimiz deliriyorduk. Bir kelebek olmayı bile beceremiyorduk, meşgulduk bu aralar...İnsan ile iletişim kurmak , insanı tanımak yerine yargılamayı seviyordu insan. Sevgisizlik vardi gönüllerde.
Veya
"Başlıca üç çeşit insan vardır: Bilgi sever, ün sever ve para sever."
İnsanların farklılıklara olan kabul seviyesi arttı ve herkesin dinlenebilir olduğunu öğrendi. Birbirleriyle hiç konuşmamış insanların birbirlerinden nefret etmesinin sebebi,hiç temas etmemiş olmalarıydı.İnsanlığın iki tür ahlakı vardı: Biri sözünü edip uygulamadığı, öteki de uygulayıp sözünü etmediği. Görmek istediği kadarını görüyor insan... Halimiz ürkütücü olduğu kadar binbir vaatle de dolu göründü bize madem insan umutsuzluktan umut üreterek gelmiş bugüne, o halde inadımızın merakımızın arayışımızın ihtimallerimizin bol olduğu güzel bir yıl diliyorum size!
Yorumlar