24 Kasım günü geldiğinde, ilkokul öğretmenim Enver Akın hocamı telefonla ararım. Bana okulu, okumayı sevdirendir. Babamla aynı ismi taşıdığı için ayrı severim. 24 Kasım Öğretmenler günü yıllardan beri aksatmadan aradığım için, o gün benden telefon bekler. Telefonu açınca sesinden anlarım çok mutlu olduğumu.
Bu vesile ile, Bizleri yetiştiren, emek harcayıp eğiten, öğreten, bugünlere gelmemize vesile olan, eli öpülesi öğretmenlerimizden ahirete irtihal edenlere RABBİM rahmetiyle muamele eylesin. Hasta olanlara şifa, dertli olanlara devalar ihsan eylesin. Sağ olan hocalarımıza sağlıklı uzun ömürler diliyor, ellerinden öpüyor, öğretmenler gününü kutluyorum.
Tüm öğretmenlerimize Öğrencisine; Devletini, Vatanını, Milletini, Bayrağını
Milli ve manevi değerleri, İnsan sevgisini, adalet anlayışını, merhamet duygusunu, helâl ve haram kavramını, mazlumun yanında, zalimin karşısında olma yürekliliğini öğreten ve bilinçlendiren nesiller yetiştirmeyi nasip eylesin.
Öğretmenler Günü en çok etkilendiğim hayattan örneklerden birisi de Diyarbakır Pazarında Çilek Satan insanları yetiştiren öğretmen aklıma gelir.
Diyarbakır'ın bir dağ köyünde ilköğretimde görev yapan öğretmen Matematik dersinde soruyor:
– Bir kasada şu kadar çilek varsa, 10 kasada kaç çilek vardır?
Öğrenciler:
– Öğretmenim çilek ne?
Öğretmen:
– Çocuklar çilek bir meyve.
– Biz hiç çilek yemedik.
Bunun üzerine öğretmen pes etmiyor, oturup Bursa’daki tarım firmalarına toprak numunesi yolluyor ve diyor ki:
– Bu toprakta çilek yetişir mi?
Bursa’daki firmalardan cevap geliyor:
– Evet, Diyarbakır şartlarında çilek yetişir.
Hatta mektubun yanında çilek fideleri ve yetiştirme şeklini anlatan bir tarif yolluyorlar. Öğretmen öğrencilere okuyor, nasıl yetiştirileceğini, çıkarıyor bahçeye ve diyor ki:
– Bu sene size matematikten sınav yok.
Öğrenciler:
– E, nasıl not alacağız öğretmenim?
Hepsine bahçeyi kazdırıp çilekleri diktirip can sularını verdikten sonra her birine dörder çilek fidesi veriyor ve diyor ki:
– Şimdi gideceksiniz evinize, anne babanıza ben size nasıl öğrettiysem siz de onlara öyle öğreteceksiniz.
Çocuklar gidiyorlar, evlerine hepsi anlatıyorlar ve çilekleri dikiyorlar. Öğretmen diyor ki:
-Çilek mevsimi gelince getireceksiniz, tabaktaki her on çileğe bir not alacaksınız.
Çocuklar tabaklarla getiriyorlar, çilekleri sayıyor öğretmen, eksik olanlara da tam not veriyor ve sonra diyor ki:
– Çocuklar nasılmış tadı?
Öğrenciler:
-Valla ucunda not vardı diye yiyemedik.
– Hadi bakalım, yiyin, diyor öğretmen.
Çocuklar ağızlarını burunlarına bulaştıra bulaştıra yiyorlar. Aradan iki yıl geçtikten sonra çilek girmemiş o köyün halkı şu anda Diyarbakır’ın pazarında çilek satıyorlar.
Öğretmen böyle olmalı.
Tahtada müfredat anlatmayı herkes becerir. Bulunduğu yere, bulunduğu ülkeye, okula bir şeyler katmalı.
Çünkü, fedakarlıktır öğretmenlik…
Depremde okulu en son terk etmektir.
Pandemide araya set koymadan öğrenciye dokunmaktır.
Gelmeyene gitmek, yapmayana yapmaktır.
Menfaat gütmemektir…
Sabah evden ayrılırken "İşe gitmek" değil, "Okula Gitmek"tir.
Öğretmen yüreğini koyar mesleğine. Öğrencisinin yüreğine dokunmak için...
"Hocam sen ne yaptın da benim çocuğum artık annesine babasına hal hatır sorar oldu?" dedirtmektir…
Hayat mühendisi olmaktır… Sadece iki kere ikinin dört olduğunu değil, saygıyı, sevgiyi, maneviyatı, Allah korkusunu, vatan-millet sevdasını aşılamaktır öğrenciye…
Öğrencisinin yüreğine dokunan tüm öğretmen arkadaşlarımın öğretmenler günü kutlu olsun…
Cumanın bereketi, selamı hepinizin üzerine olsun….
Trend Haberler
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın’a yılın ilk karı yağdı
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi