Derin üzüntü duyduğumuz ülkemizdeki deprem felaketi sonrasında yitirilen canların yanı sıra büyük maddi kayıplar yaşandı. Deprem bölgesinde birçok yol, altyapı kullanılamaz hale gelirken, konutlar ve işyerleri yıkıldı ya da ağır hasar aldı.
Konutlar, yollar dışında on binlerce araç da enkaz altında kaldı. Bu nedenle hasar tespit çalışmaları kapsamında ele alınması gereken önemli konulardan bir diğer de araçlar.
Sigorta şirketleri zorunlu deprem sigortası (DASK) konusunda hızlıca aksiyon alıp ödemeleri yapmaya başladılar. Ancak DASK evin değerinin belli bir tutarını karşılamakta, üzerine konut sigortası da olursa ödenen miktar biraz daha fazla olmaktadır.
Ülkemizde DASK sahipliği, zorunlu olmasına rağmen elektrik, su aboneliği için gerektiğinde ya da banka kredisi ile ev alınırken yaptırılıyor. 1 yıl sonra da yenileme yapılmadığı durumda sona eriyor.
Diğer taraftan da depremde zarar gören araçlardaki zararın karşılanması için kasko gerekli. Kasko ise bilindiği üzere zorunlu olmayan isteğe bağlı bir sigorta. Türkiye’de 26 milyondan fazla araç var ve yalnızca bu araçların yaklaşık yüzde 28’ine tekabül eden 7.3 milyon aracın kasko sahipliği bulunmakta.
Depremde zarar gören 10 ile baktığımızda ise yaklaşık 3.1 Milyon araç var ve yaklaşık yüzde 17’si olan 500 binden biraz fazla aracın kaskosu olduğunu bilmekteyiz.
Depremden en çok etkilenen Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman illerinde yaklaşık 1 milyon araç bulunduğunu göz önüne aldığımızda hasar gören ya da enkaz altında kalan birçok araç sahibi sigortadan yararlanamayacak. Kasko daha ucuz olsun diye deprem teminatı olmayanlar ya da deprem muafiyeti ekletenler dışında araçlarının rayiç bedelleri ne ise kuruşu kuruşuna alacaklar. DASK gibi belli bir tutar limiti de bulunmamakta.
Deprem sonrasında bu araçlardan bir kısmı trafikten çekilecek, diğer taraftan bazıları tamir edilip yeniden kullanılacak. Depremin ilk haftasında ikinci el araç alım satım platformlarında deprem kaynaklı hasar alan araçların ilanları yer almaya başladı bile.
Bugün birkaç model dışında sıfır bir aracın fiyatının 500 bin TL’den başladığını düşünürsek deprem dolayısıyla oluşan araç kaybının maliyeti ürkütücü boyutlara çıkmaktadır.
Deprem bölgesinde araç ihtiyacının artması, piyasada yeterince sıfır araç olmamasını da düşündüğümüzde ve enflasyonun olduğu bir ortamda araç fiyatlarının yerinde kalmasını bekleyemeyiz.
Yaraların hızlıca sarıldığı, maddi kayıpların telafi edildiği, afet konusunda derslerin alındığı bir Türkiye dileğiyle…