Tam 20 yıl evvel bir makale neşretmiştik. “Tarihi Mirasımız, Romalıların Tuvaletinden Daha Değersiz !” diye başlık atmıştık ve şöyle devam etmiştik(özetle): “Aydın’da Türk-İslam eserleri üvey evlat muamalesi görmektedir. (…) Ortaklar’daki Magnesia’da kazı çalışmaları yapılmaktadır. Meşhur bir telefon firması da desteklemektedir. Bu yapılan çalışmanın amacı, Roma ve diğer antik dönemin eserlerini açığa çıkararak, beşeriyetin hizmetine sunmaktır. En ilginç olan nokta ise Roma dönemine ait bir tuvalet taşının bulunmasıdır. Bulunan bir hela taşından tahmini tuvaletler yapılmış, gelenlerin görmesine imkan tanınmış. Yani ziyaretçiler, Romalı asilzâdelerin tavaletlerini nasıl yaptıklarını güzelce öğreniyorlar. Burada iş yaparken; memleket meselelerini konuştuğunu öğreniyorsunuz. Sıra sıra dizilmiş tuvaletler, yeniden turizmin emrine verilmiş ! En ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Magnesia’nın tam ortasında ise Osmanlı eseri olan; meşhur Romalı asilzâdelerin tuvaletlerine yirmi-otuz metre uzakta bulunan Çerkez Musa Camisi’nin içler acısı hâlidir. Bu cami, ören yerinin tam göbeğindedir. Metruk halde bulunmaktadır. O kadar alâkasızlığa rağmen; duvarları tarihe ve kendi mazisine karşı duyarsız olanlara mukavemet gösterircesine; sahip çıkılacağı günü hasretle beklemektedir. Romalı asilzâdelerin tuvaletlerine gösterilen ihtimamın birazı buraya gösterilse, gelenlere karşı mahçup olunmasa; kötü mü olur? Bu, maalesef bizim ayıbımızdır. Buraya gelen yabancı turistlere karşı utancımızdır. Bu kadar redd-i mirasta bulunulamaz. Geçmişten korkularak bir yere varılamaz. Birgün gelir; bu yapılan şuursuzluklar, suratımıza şamar gibi iner (Gazete Flaş-27.03.2003). » *** Pekiyi, 20 yıl sonra ne oldu ? Ne olacak ? Mandacı ve Bizans muhipleri boş durmamış… Türk tarihini toprağa gömerek… Bizans’ı… Roma’yı nasıl diriltirizin peşine düşmüşler… Başarılı oldular mı ya da olurlar mı ? Uyursak ; şüpheniz olmasın. Bakınız, Bizans'ı ihya etmek için var gücü ile çalışanlara… « Bizans ile ilgili bu kadar çok insan Venedik'te en son 800 yıl önce toplanmıştı. O da 4. Haçlı Seferi İçin… ( Paul Magdelino, Gerçek Hayat Dergisi, Eylül-2022,s.35). Ayasofya’nın müzeden çıkartılarak aslına döndürülmesine üzülen, içine sindiremeyen sözüm ona Türk araştırmacıların varlığı ise (a.g.d.,s.35) sözün bittiği yerdir. Bizans Vakfı Başkanı ne diyor ? « Biz kendi hükümetlerimize tavsiyelerde bulunacağız(…) Bizans öyle bir devlettir ki etkisi Atlantik’ten İskandinav tarlalarına kadar hissedilir. Bu uluslararası köprüyü tekrar kuracağız. … Bizans kongresinin esas yapılacağı yer biliyorsunuz 2021’de İstanbul’du. Ancak hem Kovid-19 hem de Türkiye’deki siyâsi faktörler kongreye engel oldu (a.g.d.,s.36). DePaul Üniversite’sinden bir kişinin şöyle demesi esas dikkat edilmesi gereken noktadır. « Ortodoks dünyası İstanbul için ağlıyor. Gargrad’ımıza ne oldu ? Gün gelecek tekrar tanrısal azizler yetiştireceğiz. Çünkü biz gücümüzü Bilgelik Kilisesi Ayasofya’dan ve Ortodoksluktan alıyoruz » (a.g.d., s.37). Daha buna benzer birçok bildiri ve açıklamalar… Mühim olan soru şu : Biz ne yapıyoruz ? Perde gerisinden bir şeyler söyleyip… Arkasından seyre mi dalıyoruz ? Yoksa lüzumlu tedbirleri mi alıyoruz ? Başta iktibas ettiğimiz 2003 tarihli yazıdaki GÖR(E)MEME hali devam ettiğine göre… İzlemekle iktifa ettiğimiz anlaşılıyor. Görünen durum budur.