BİZ BU SAVAŞI KAYBETTİK
Şenol Babacan
İnsanın insana yaptığı kötülüğü kimse yapmıyor.
Önceden domatesin lezzetine doyum olmazdı.
Ne hormon belası vardı ne de kimyasal gübreler, dokundun mu fideye mis gibi kokardı o kırmızılar.
Tohumcular pek para kazanamazdı önceden, çünkü herkes tohumunu bir önceki yılın hasadından ayırırdı.
Özenle çimlendirir mevsimi gelince tarlalara taşırdı domates, biber, patlıcan fidelerini.
Şimdi dikin bakalım aynı tohumları, verim alabiliyor musunuz?
İsrailli bilim adamları doğal meyve ve sebzelerin genleriyle oynayıp o yeni tohumları soktular ülkemize.
Topraklarımızın verimi azaldığı gibi, yıllar geçtikçe yerli tohumlarımız da kaybolup gitti.
Buğday tohumu dahi tohumcudan alınır oldu.
*
Yaz aylarının vazgeçilmezidir Karpuz.
Yanında peynir ve ekmek varsa, zaten başka yemek aramazsın bu yaz sıcağında.
Yıllar önce karpuz alırken soracağımız sorular kısıtlıydı.
Sürez Karpuzu mu? Atça Karpuzu mu?Ermiş mi? Ham mı? diye birkaç soru sorabilirdik.
Aldığımız cevap ise tek olurdu.
YERLİ ve KESMECE BUNLAR!!!
Nazilli ve bölgesinin karpuzuna doyum olmazdı önceden.
Karpuz da diğerleri gibi çekirdekten dikilirdi.
Kabak aşısı diye bir şey bilinmezdi ki.
Çağımızda ise karpuz diye kabak kakalanır oldu evlerimize.
Bu sene kaç kişiniz eski karpuzların tadını, kokusunu hissedebildiniz?
Kaç kişiniz helal olsun verdiğim paraya dediniz?
Ayrıca bölgemizde yetişen karpuzlar bu kadar lezzetliyken İran ve Çukurova karpuzunun buralarda ne işi var?
*
Bize ne oldu böyle arkadaş?
Vahşi, kapitalizm ne vicdan bıraktı bizde ne insaf.
Kendi sağlığımızı yok ettiğimiz gibi çocuklarımızın kaderi ile de oynuyoruz.
Savaş sadece meydanlarda değil laboratuarlarda da kazanılıp kaybediliyormuş meğer.
Sadece biz değil bütün dünya, insanoğlunun doymazlığı yüzünden bu toprak, tohum ve sağlık savaşını kaybetti.
Bütün dünya sağlıksız besleniyor, gübrelerle yaşıyoruz adeta.
Ne eski lezzetleri bulabiliyoruz,
Ne de eski günlere dönebiliyoruz…
*
Bir de ziraat ilaçlarının bilinçsizce kullanımı insanoğlu için çok büyük bir tehdit.
Eşimin memleketi Balıkesir’in Gönen ilçesinde bir köy, patlıcan üretimi ile geçiniyor.
Bursa’nın ve İstanbul’un patlıcan ihtiyacı bu bölgeden karşılanıyor.
Bu bölgede çiftçilik yapan bir arkadaşım,
‘Patlıcan üretmeye başladığım günden beri patlıcan yemiyorum’ demesinin ne kadar ürkütücü olduğunun farkında mısınız?
Önceden sadece koca koca ceviz ağaçlarımız vardı.
İsrail kırması bodur cevizler yoktu o zamanlar.
Kocaman belli o dev ceviz ağaçlarındaki meyveler, mevsimi geldiğinde özel sırıklarla çırpılırdı.
5-6 çuval cevizin içinde yarım sepet kadarı kurt yeniği diye ıskartaya ayrılırdı.
Geri kalan cevizler kabuklarından sıyrılıp kurutulur, bir kış boyunca sofralarımızdaki kuru incir ve zeytinyağımıza eşlik ederlerdi.
O yarım sepet cevize de göz koyan insanoğlu ne yapıyor?
Basıyor ilacı, veriyor zehri, püskürtüyor o kimyasalı.
Kurtların kuşların nasibini de kendi cukkasına indiriyor.
Bizim de 3-5 ağaç cevizimiz var dedemden kalan.
Direniyorum ilaçlamıyorum.
Ama hani herkesin ıskartaya ayıracağı cevizlerin gerçek sahipleri bütün ağacın cevizlerini yiyor.
Bu sefer bize yarım sepet sağlam ceviz kalıyor.
Tertemiz, ilaçsız.
*
Bu bilinçsizliklere bir dur demek gerek.
Yeter artık zehirlemeyin demek gerek.
Bir gün bizler de hastanelerin onkoloji bölümünden sıra almaya başladığımızda tren çoktan kaçmış olacak…
Yorumlar
Trend Haberler
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi
Kuşadası'nda zamlara karşı çare sobalar oldu