Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl Mevlid Kandil’inin olduğu haftayı Mevlidi Nebi Haftası olarak idrak ediyor. 28 Ekim 2020 Çarşamba akşamı Peygamberimizin dünyaya teşriflerinin 1449. Yıldönümünü kutladık. Bu yıl kutlama teması olarak Peygamberimiz ve Çocuk konusu işleniyor.
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (SAV) bedevi bir toplumu, medeni bir toplum haline getirmek için mücadele ediyor. Aşağıda anlatacağım örnek cahiliye çağında yaşarken ve Peygamberimizin dizinde terbiye olduktan sonraki bir sahabenin hatırası ile sizleri baş başa bırakıyorum.
Bir sahabe cuma günü namaza yetişmek için mescide doğru koşmaya başladı. Mescide vardı, abdest almak için çeşmeye yaklaştı, ayakkabısını çıkarırken bir de baktı ki farkına varmadan bir karıncayı ezmiş. Ağlamaya başladı. Bunun hesabını yarın mahşerde nasıl vereceğim, diyor; hüngür hüngür ağlıyordu.
Peygamber Efendimiz’in (sav) huzuruna geldi:
-Ey Allah’ın Rasulü; Cuma namazına yetişmek için mescide doğru koşmaya başladım. Farkına varmadan bir karıncayı ezerek öldürdüm. Bunun hesabı ağır mı? Ağlıyordu.
Peygamber Efendimiz (sav):
– Ey ashabım, sen şimdiye kadar bundan daha ağır bir suç işledin mi?
– Ya Rasulallah! Ben kızını diri diri gömenlerdenim.
Peygamber Efendimiz (sav):
--Nasıl yaptın ashabım, anlat!
– Ya Rasulalah, biz cahiliye devrinde kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik. Benim de bir kız çocuğum vardı. Annesine, “Bunu giydir, dayısına götüreceğim.” dedim.
(Kadın bunun ne demek olduğunu iyi bilirdi. Ciğerparesi, biricik evladı biraz sonra bir kuyuya atılacak ve orada çırpına çırpına can verecekti. Ne var ki kadının böyle bir canavarlığın önüne geçme imkânı yoktu. Yapabileceği tek şey, için için ağlayıp kanlı gözyaşı dökmekti).
Hanım dediğimi yaptı.
Çocuk gerçekten dayısına gideceğini zannediyor ve cıvıl cıvıl koşuşuyordu. Çocuğun elinden tutup daha önce kazdığım bir kuyunun yanına getirdim. Ona kuyuya bakmasını söyledim. O tam kuyuya bakayım derken sırtına bir tekme vurdum ve onu kuyuya yuvarladım fakat her nasılsa eliyle kuyunun ağzına tutundu. Bir taraftan çırpınıyor, diğer taraftan da “Babacığım üzerin toz oldu.” deyip elbisemi silmeye çalışıyordu. Buna rağmen bir tekme daha vurdum ve onu diri diri toprağa gömdüm.
Adam bunu anlatırken Sevgili Peygamberimiz ve yanındakiler hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Orada oturanlardan birisi: “Be adam, Rasulullah’ı çok üzdün!” deyince Efendimiz, adama “Bir daha anlat!” dedi.
Adam olayı bir kere daha anlattı. İki Cihan Güneşi Peygamberimizin gözlerinden süzülen yaşlar mübarek sakalından aşağıya damla damla akıyordu.
Allah Rasulü hadiseyi tekrar tekrar anlat deyince bunu anlatmaya çalışıyordu:
“İşte siz İslam’dan önce böyleydiniz. İslam öncesi kömür ve demir gibiydiniz. Şimdi ise altın ve elmas gibisiniz. Dün kızını diri diri gömen biri bugün bir karıncayı ezmenin hesabını yapıyor. İşte size getirdiğim din budur. Tekrar tekrar anlattırdım ki İslam’ın size kazandırdığı insanlığı, güzel özellikleri bir kere daha hatırlayın!"
Müslüman olduğumuz için binlerce kez şükürler olsun.
Cumhuriyetimizin 97. Kuruluşunu idrak ettiğimiz şu günlerde, bizlere bu cennet vatanı emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, bu vatan için canını seve seve feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize selam ve saygılarımı sunuyorum.
Cuma’nın bereketi, selamı hepinizin üzerine olsun.