Sosyal statü ve dostluk
Fatih ÖZMEN
Zaman zaman “nerede o eski dostluklar” diye hayıflanırız ya, artık eski dostluklar yok. Her şey çıkar ilişkisi bu devirde. Menfaat dünyası işte, şimdi yazsan yazılmaz; anlatsan anlatılmaz. Hayatta hepimizin dostlara ve dostluklara ihtiyacı var, ama ne yazık ki günümüzde dostluklar insanların sosyal statüsüne göre şekilleniyor. Menfaat ve çıkar üzerine kuruluyor. İnsanlar menfaati olmayan kişilerle dost olmayı bırakın, bu kişilere selam vermeyi dahi çok görüyorlar. Tabii ki, herkesin böyle olduğunu söylememiz de doğru değil. Evet, büyüklerimizden çok duyduk: “menfaatin başladığı yerde dostluk biter” diye.
Gerçek dost olmak kolay mı?
Unutmayalım, gerçek dosta sahip olmak için önce biz gerçek dost olacağız. Aslında dostluk bir nevi "vefa" demektir. Tabii bunu sadece İstanbul’da bir semt olarak algılayanlar olduğu için dostluk süreci maalesef ilerlemiyor. Duygusal insanlarız aslında, samimi ve sıcakkanlı olduğumuz için çabuk kırılabiliyoruz. Bir arkadaşımız üst düzey bir göreve geldiğinde onu tebrik etmek yerine hayıflanıyoruz. Bir başkası ev veya araba aldığı zaman “hayırlı olsun” demek yerine “söyleseydin daha ucuza ben bulurdum” veya “bu aldığın şey bu para etmez” diyerek olumsuz konuşmalar yüzünden dostluk köprüleri hep yıkılıyor. Genellikle aile olduğunuzu düşündüğünüz insanlar arkanızdan iş çevirir veya bir yere gelmenize engel olur. Tabii bu süreçte yüzünüze hep gülerler, sizi saf zannettikleri için istedikleri gibi at koşturduklarını düşünürler ama sadece düşünürler…
“Kimsenin dostluğuna ihtiyacım yok” diyen insanlar da zavallıdır bana göre. Haklı sebepleri olabilir ama her insanın zor günlerinde, iyi günlerinde yanında görmek istediği bir zümre her zaman vardır; olmalıdır da. Kötü günde herkes yan yana oluyor ama iyi günde çok ayrı kalıyoruz. Bence insanların asıl iyi günde samimiyetini göstermesi gerekiyor. Her şey bitiyor zamanla. İş hayatı, lüks yaşam veya gariban hayat sona eriyor ama dostluk bitmiyor. Bitse bile bir başkası ile devam ediyor. Birbirine karşı vefakâr olmak, birbiriyle sevincini, hüznünü paylaşmak insanların en büyük temel ihtiyacıdır. Derdini anlatacak birisine sahip olmak dünyanın bekli de en büyük, en değerli hazinesidir.
Kibir insanı öldürür. “Ben başkanım” diyerek en yakınındaki insanları ötelersen; “ben genel müdürüm” diye en garibanı ezersen, “ben kurumun tek müdürüyüm” diye bağırıp çağırıp, yanında çalışanları ezersen; gün gelir çevrende kimse kalmaz ve sahip olduğun unvanın ile birlikte sonsuza kadar yalnız tek başına kalırsın. Bu hayatta kimse ettiğini bulmadan gitmez. Dostluğun oluşması için illa bir menfaat gözetilmemeli, aksine karşılığı sadece sevgi, saygı ve güven dolu bir birliktelik olmalı. Bazen iyilik yaptık diye övünür dururuz, o yüzden dostluklar kurarız, yani menfaat dostluğu… Bunu siyasi çevrede çok görürüz; siyaseten “dostuz” diyen insanları. Dün sövdüğü ile bugün dost olan, dün dost olduğuna bugün söven insanlar her ne kadar istemesek de çevremizde fazlasıyla var.
Gerçek dostlukların en büyük örneğini Nazilli Ülkü Ocakları olarak düzenlemiş olduğumuz konser etkinliğimizde gördüm. “Neden” derseniz; organizasyon yaparken kimse kibir sahibi olmadı. Kimse “ben bunu yapmam”, “aman bu bana göre değil” veya “ben başkanım ben mi yapacağım” demedi. Hep birlikte ‘’biz’’ olarak hareket ettik. Nasıl ki yangınlarda birbirimizi kollayarak “bismillah” diyerek girdik ateşe; bu konserde de yine Bismillah diyerek kenetlenerek, samimiyetle ve kabiliyetlerimizi göstererek başladığımız yolda, Allah’a binlerce kez şükürler olsun ki, alnımızın akıyla, başarıyla bir organizasyon düzenledik. Gönüllerdeki en güzel yere talip olduk. Dostla yapılır bu işler… Yangın yerine giderken bizlere güvenerek elinden geldiğince yardım eden yine aynı şekilde konsere imkanları çerçevesinde yardım eden herkesten Allah razı olsun. Gelen sanatçılar da gördü bizlerin samimiyetini. Onlar da söyledi, bizzat duydum ağızlarından, “ne kadar güzel bir ekipsiniz maşallah; Ülkü Ocaklı yiğitler böyle olmalı” dediklerini. Gururlandım, tabii kendi adıma değil bizleri şereflendiren teşkilatım adına.
Güven, saygı, sevgi ve samimiyet içerisinde yapılan her şeyde başarılı olacağımızdan asla şüphem yok. İyi gün, kötü gün, zor gün fark etmez; önemli olan dostluktur, birlik ve beraberliktir, ‘’BİZ’’ deme olgusudur. Aile büyüklerimin duası hep “Allah’ım hayırlı insanlarla karşılaştırsın” olmuştur; çok şükür kabul oldu ve oluyor da. Dostluklarımız baki, samimiyetimiz ve sohbetimiz daim olsun inşallah. “İyi arkadaş, güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın.” (Muslim)
Bu arada, Ahmet Şafak, Sadık için “Sadığım” dedi, bizzat şahit oldum, her ne kadar diğer arkadaşlar sağol diye algılamış olsa da….
Yorumlar