Ve yine, şu ya da bu. Ve biliyorsunuz ki, hepimizin dilinde aynı kelimeler tekrarlanıyor; "Kaderim bu" diyorlar. Zamanın sonsuzluğunu göstererek, "bu telaşlı hızımı dengele" diyen çıkmıyor. Ya da "günün karmaşası içinde bana son nefesimi verene kadar, tepelerin sükunetini ver" diyebiliriz. Sonunda bir gün, sonunda, herkese anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğretilir. Ve her kış bahara döner. Bana cehaletin ve egonun durgunluğun da değil, düşüncenin ve eylemin fırtınası ve kargaşasını verin! Bırakın bilgi ağacının meyvesini yiyelim. İnsan oğlunun artık dokunulmaz bir gizem sayılmadığı "zaman" yaşamın nasıl olduğuna dair korkunç bir manzara sunar.. Dedim ya "Kaderim bu," diyorlar. Kısmetse inanırım. Zamana ve olaylara teslim olduğumda ama....
"Bir hayalin varsa peşini bırakmamalısın. İnsanlar kendilerinin yapamadıkları şeyleri senin de yapamayacağını söyler" der oğluna Will Smith -The Pursuit of Happyness filminde. İste o yüzden yazımın başlığı papatya. Büyümesinden itibaren yaprak kaybına uğramadıysa, yaprak sayısı her zaman tek bir sayı olan, bu yüzden de 'seviyo' ile başlayan testlerde hep olumlu sonuçlara vardıran çiçek; papatya. Ağustos böceğinin hikâyesi ile bu hafta sizlere veda edeyim.
AĞUSTOS BÖCEĞİNİN HİKÂYESİ;
"Ağustos Böceği, yumurtasını ağacın taze dalı içine bırakır. Ağaç dalı içinde bir kurtçuk olarak dünyaya gelen Ağustos Böceği, dört hafta boyunca ağaç dalının özsuyunu içerek beslenir. Çok kuvvetli bir çift ön ayağa sahip olan ve gagaya benzer güçlü ağızını kullanan Ağustos Böceği, dalda bir yarık açarak ağaçtan dışarı çıkar ve toprağa düşer. Bu başladığı zorlu hayatın başlangıcıdır.
Sonrasında toprağı kazan Ağustos Böceği, dibine ulaştığı ağacın köklerine ulaşır ve köklerin özsularını içerek beslenir. Sonrada, durmadan bıkmadan ve yorulmadan açtığı tünellerle diğer köklere ulaşır ve böylece tam 17 yıl geçer. Karanlıkta geçen tam 17 yıl ve büyük bir azim, sabır örneği bir yaşam… Olgunlaşıp büyüyen Ağustos Böceği için yeryüzüne çıkma zamanı gelmiştir. Güneşe duyduğu özlemi onu yeryüzüne çeker. Kabuğu kalınlaşmış ve uçmayı bilmeyen ama hazır bir çift kanatla Ağustos ayında toprağın üstüne çıkar. Bir kaç gün güneşin altında sabırla bekler ve üzerindeki sert kabuk yırtılır. Solunum yolu üstündeki sert iki kabuk ve kabuk üzerindeki ince bir zar, bu zara bağlı kaslar onun sesi soluğu olur. Vücudundaki bu kasları saniyede 500 kez hareket ettirerek 17'yıllık sessizliğini bozarak sesini bütün dünyaya duyurur…Ama onun yeryüzünde 4'haftalık ömrü kalmıştır.
Bu zorlu ve mücadele dolu hayatın 17'yılı toprak altında geçerken yeryüzünde sadece 4'hafta yaşayabilen erkek Ağustos Böceğinin, ömrünün son deminde kendisine bir eş bulması gerekmektedir.
Bunu da sesiyle ve şarkısıyla başarır. Bu kısa süren aile hayatından sonra dişi Ağustos Böceğine, neslinin devamı için tohumlarını bırakır. Eylül ayı gelince de hayata veda eder.
Yani Ağustos böceği hiçbir zaman kışı göremeyecektir. 17 yıl boyunca verdiği mücadele kısacık bir 4'hafta içindir...
Allah'ın hikmetinden suâl olunmaz. Mücadelenin büyüklüğüne hayran olmamak mümkün değil...
Kağıtla kalın, kalemle kalın, insanlığınızla kalın...
Trend Haberler
Karacasu'da feci kaza: 2’si ağır 3 çocuk yaralı
Beyaz Eşya Firması İflas Etti! Çok Sayıda Müşteri Mağdur Oldu
Dualar Karacasu'da yaralanan çocuklar için
Yarın başlıyor! ATM'ye kartını takan bu yazıyla karşılaşacak
Karacasu'da iki yeni araç bağışla alınmış: Peki saklanan bağışçı kim?
Didim'in o mahallesi 7/24 izlenecek