Didim’de gerçekleşecek olan programımıza katılmak için erkenden uyandım.
Aynı gün CHP genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Aydın’da programı olması iki ayağımı bir pabuca soktu.
Taze sıkılmış portakal suyumu bile yudumlamadan çıktım evden.
Türkiye’nin dört bir köşesinden Didim’e gelen misafirlerimizi karşılamak için Ses Gazetesi Yazarı Orhan Karagöl’den ricacı oldum.
Karşılama ekibimiz Didim’e giderken, ben ve Nazilli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ümit Özmen ile birlikte CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sivil Toplum Örgütü temsilcileri ile yapacağı toplantıya gittik.
*
İzmir’den daha önce birlikte çalıştığım gazeteci arkadaşlarımda programı takip için görevlendirilmiş. Kısıtlı zaman içinde her biriyle de ayrı ayrı hasret giderdik.
*
Toplantı iki bölüm halinde gerçekleşti.
Birinci bölümde Sayın Genel Başkan katılımcılara hitap etti ve toplantının bundan sonraki bölümü karşılıklı dertleşme olduğu için basına kapatıldı.
Gazetecileri temsilen ben ve Ümit içeride kaldık.
Millet bizden rahatsız olmasın diye en arkada dikkat çekmeyeceğimiz bir noktada oturmaya özen gösterdik.
*
Aydın’ın hemen hemen tüm STK temsilcileri programa katılmıştı.
Birçoğunun siyasi görüşünü de bildiğimiz için neler söyleyeceklerini dikkatle dinledik.
Basına kapalı ve kayıt altına alınmamış bir toplantıda konuşulanları ifşa edecek değilim.
Çünkü orada gazeteci olarak değil, meslek örgütü temsilcisi olarak bulundum.
*
Birçok meslek örgütü temsilcisi konuştuktan sonra ben de söz aldım ve kısa bir konuşma yaptım.
Kendi yaptığım konuşmadan da bahsetmeyeceğim.
Sayın Kılıçdaroğlu, herkesi dinleyip not aldı.
Herkes konuştuktan sonra da tek tek cevaplamış. ‘Mış’ diyorum çünkü kısaca konuştuktan sonra hem varlığımızı fark ettikleri için konuşmaktan kaçınan olmasın diye hem de kendi programımıza katılmak için ayrıldım.
*
Ancak şunu gözlemledim ki, ortamda kamera yoksa, gazeteci yoksa, kayıt alan yoksa herkes içini dökmeye hazır.
Sadece şu kadarını söyleyeyim.
Pandemi nedeniyle herkesin işi bozuk.
Gazetecilerin işi pandemi yokken de bozuktu halen de bozuk.
KEM GÖZLERDEN ETKİLENMESİN
Aydın Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürlüğü tarafından 22.6 milyon liraya 39 adet iş makinesi satın aldı.
Atatürk Kent Meydanı’nda sergilenen iş makinelerini görmüşsünüzdür.
Bazı arkadaşlar “Bunlar neden burda sergileniyor ki?” falan diye sordular.
“Bu araçlar Aydın’ın ilçelerine gidecek, hatta ilçe merkezlerinde de kalmayacak çoğu köylerde hizmet verecek. Yapılan bu yatırımın gösterilmesinden daha doğal ne olabilir ki” diyerek cevap verdim.
*
Birkaç gün sergilendikten sonra da Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun da katılımıyla araçların dağıtım töreni yapıldı.
*
Aydın Büyükşehir Belediyesi ASKİ Genel Müdürü Hakan Olgaç, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi ve Özlem Çerçioğlu’na araçların alımı için teşekkür etti.
Özlem Çerçioğlu’nun verdiği cevap dikkat çekiciydi.
“ASKİ Genel Müdürümüz bu imkanlardan dolayı bana teşekkür etti. Bu imkanları bize Aydın halkı sağladı, bu gördüğünüz araçları biz Aydın halkından topladığımız vergilerle aldık” dedi Özlem başkan.
*
Aydın halkının parası ile alındığını özellikle vurguladı.
Bu ekonomik kriz döneminde Aydın halkının parasının çarçur edilmediğini vurguladı.
*
İş makineleri okunan dua ile dağıtıldı ama dua okunmadan önce Başkan Çerçioğlu, “Hocam nazar değmesin, kem gözler vardır. Size zahmet, kuvvetli olsun” sözleri törene katılanları gülümsetti.
*
Özlem başkan bu temenniyi millet gülümsesin diye söylemedi elbette.
Çünkü o da biliyor, yapılan yatırımı küçümseyenler olacak, beğenmeyenler olacak, ‘Neden almışlar ki’ diyenler olacak.
Asıl önemlisi ‘fesatlıklarından çatlayacak’ olanlar olacak.
İşte o kem gözlerden korunsun, Aydın halkına yapılacak hizmete nazar değmesin diye özellikle söyledi.
İZ BIRAKAN 3 YER:
MÜBADELE EVİ, DOĞANBEY KÖYÜ, MİKRO MİNYATÜR MÜZESİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen, Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından düzenlenen "Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları" projesinin bu yılki ikinci durağı Aydın oldu.
Geçen yıl başlayan projenin amacı turizmi 81 ile de yaymak.
Aslında dört yıldır devam eden çalışma son iki yıldır bakanlık desteğiyle yapılır hale geldi.
Geçtiğimiz yıl düzenlenen programların bazılarına ben ve müsait olan bazı gazeteci arkadaşlar Aydın’ı temsilen katıldık.
Yaptığımız haberler ve köşe yazıları daha sonra Bakanlık tarafından kitapçık haline getirildi.
Benim de iki köşe yazım o kitapçıkta yer buldu.
*
Üç-dört ay kadar önce Ankara’daki bir programda Kültür Sanat Muhabirleri Derneği Genel Başkanı İbrahim Gökdemir, bu yıl Aydın’ın da planda olduğunu söyleyince “Biz elimizden geleni yapar, sizleri misafir ederiz” dedim.
*
Program tarihi pandemi nedeniyle birkaç kez ertelense de normalleşme açıklanır açıklanmaz, iki gün içinde hazırlıklarımızı tamamladık ve misafirlerimizi beklemeye başladık.
Türkiye’nin aralarında Artvin, Kastamonu, Konya gibi illerinden toplam 50 gazeteci arkadaşımızı Didim, Söke ve Kuşadası Belediyelerinin ev sahipliğinde Aydın’da 3 gün misafir ettik.
*
Aydın’ın diğer illerden farklı olduğunu meslektaşlarımız, Didim Belediyesi’nin üstü açık otobüsü Citybus ile gezerek ve Kuşadası’nda tüplü dalış yaparak yerinde gördü.
*
Didim Asel Otel’de kalan misafirlerimiz ilk gün Kültür Bakanlığı Daire Başkanı Sanem Arıkan, Savunma Sanayi Başkanlığı Daire Başkanı Ayşe Yıldız, Didim Kaymakamı Halil Avşar, Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürü Umut Tuncer, Didim Belediye Başkan Yardımcısı Öznur Gündoğdu’nun da katıldığı toplantıda buluştu.
*
İkinci gün ilk durağımız Didim’in tarihine ve kültürüne ışık tutmak amacıyla, Hisar Mahallesi’ndeki binlerce yıllık tarihi Apollon Tapınağı karşısında yer alan ve dönemin İmar Müdürü, Didim Belediye Başkan Yardımcısı Mimar Öznur Gündoğdu tarafından restore çalışması yapılarak Didim’e kazandırılan Didim Belediyesi Mübadele Anı ve Kültür Evi oldu.
10 kişilik gruplar halinde gezdiğimiz Mübadele Evi’nde gösterilen kısa film sırasında benim gibi zengin ve yakışıklı bir aristokrat da dahil gazeteci arkadaşlarımız gözyaşlarını tutamadı.
Uzun zamandır hiç bu kadar etkilenmemiştim.
Size uzun uzun anlatmayacağım, mutlaka gidin ziyaret edin ve bir vatanınız olduğu için Mustafa Kemal Atatürk’e dua edin.
*
Apollon tapınağı, Miletos Antik Kenti ve Tıbbi Aromatik Bitkiler Serasını gezdikten sonra Didim Belediyesi’ne devredilen Orman Kampında öğle yemeğimizi yedik.
Orman Kampının eski halini bilen biri olarak, Didim Belediyesi’ni tebrik etmek gerekir.
İnsana yakışır bir mekan haline gelmiş nihayet.
*
Aynı gün akşamı da ilk gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aydın programı nedeniyle bizlere eşlik edemeyen Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay’ın katıldığı toplantıda bir arada olduk.
Toplantı öncesi Deniz Atabay, ortak canlı yayına katılarak, il dışından gelen meslektaşlarımızın sorularını yanıtladı.
*
Programın üçüncü gününde Söke’ye doğru yola çıktık.
Karina’dan sonra tarihi Doğanbey Köyü’ne gittik.
Köy dediysem gerçek köy.
Öyle içerisinde turistik 50 tane dükkanın kurulu olduğu, ‘şu yemeği meşhur’, ‘bunu içmeden dönme’ tarzında bir yerleşim yerinden bahsetmiyorum.
Dağların arasına gömülü temiz rüzgarıyla denize bakan, Karina yolu üzerinde Dilek Yarımadası Milliparkı’nın yamaçlarında bir köy.
Aydın’da yaşayıp da neden daha önce buraya gelmediğimi sorgulayıp durdum.
*
Sonrasında Güllübahçe’ye geçtik.
Burada Söke Belediye Başkan Yardımcısı Veli Devrim Yerli, Muhtar Yusuf Çam, Söke Belediyesi Basın Danışmanı Levent Tuncer karşıladı.
Güllübahçe’deki çay bahçesi de harika olmuş.
Gelip geçerken uğramayı sakın unutmayın.
Muhtarı da yakalarsanız muhabbetin dibine vurursunuz.
*
Kuşadası’nı çoğunuz biliyordur ama eğer bu güne kadar gitmediyseniz şiddetle tavsiye edeceğim yer Kuşadası Belediyesi tarafından yapılan Necati Korkmaz Mikro Minyatür Müzesi.
Türkiye'nin ilk ve tek mikro minyatür merkezi olduğunu söylemek gerekir.
Mikroskop ve büyüteçler aracılığıyla görülebilen milimetrik boyutlardaki minyatürlerinin yer aldığı müzede gördükleriniz sizi şaşkına çevirecek.
Necati Korkmaz yapmış hepsini.
Sanatçılar biraz delidir ama Necati Korkmaz kesinlikle tam bir deli.
Çünkü akıllı insan işi değil yaptığı sanat.
Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak gün boyu röptaşambırımla dolaştığımı düşünmeyin. Aynı zamanda birçok sanat çeşidini bilir ve takip ederim ama inanın bana bunun gibisini görmedim.
Kuşadası’na gittiğinizde mutlaka ilk gideceğiniz yer orası olsun.
*
Kuşadası’ndaki programımıza Belediye Basın Danışmanı sevgili dostum Eşber Okayer ve ekibi de eşlik etti.
Daha sonra Le Bleu Otel’e geçtik.
Denizi olmayan illerden gelen arkadaşlarımıza farklı bir deneyim yaşatmak için planladığımız su altı tüplü dalış etkinliğimizi de burada gerçekleştirdik.
Dalış etkinliğimize sponsor olan CHP eski Nazilli İlçe Başkanı Psikolog Serkan Sevim de katıldı.
Otelin girişinde üzerinde “Psikoloğa gerek yok, dalmak yeterli” yazılı bir tişörtle karşıladı bizi sevgili psikolog dostumuz.
*
Hayatlarında ilk kez dalış yapacak olan gazeteci meslektaşlarımız gerçekten çok heyecanlıydılar ama hemen hemen hepsi de bunu başardı.
Hatta bir de üzerinde ‘Aydın’ yazan ve Aydın’ı anlatan bir görselin olduğu pankartı bile suyun altında açtılar.
Ben tüplü dalış yapamadığım için bana göre muhteşem bir başarı elde ettiler.
*
Dört kutsal kitapta da bahsedilen incirimiz başta olmak üzere en kaliteli ürünlerin yetiştiği bereketli topraklarımızı, birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış tarihi yapılarımızı, güneşin yaktığı bedenlerimizi serinletecek denizimiz ile denizin altındaki güzelliklerini ve etkinlikte görev alan tüm görevlilerin güler yüzü ile samimiyetimizi üç günde göstermeye çalıştık.
İnşallah başarılı olmuşuzdur.
GÜNÜN FIKRASI
Doksanlı yaşlara yaklaşmış iki yaşlı kadın sohbet ediyorlarmış.
"Benim bey bu sıralarda kötü bir alışkanlık edindi. Tırnaklarını yemeye başladı. Ne yaptıysam vazgeçiremedim. Sinirlerimi bozuyor” demiş biri.
Diğer kadın:
“Haklısın benimki de bir ara başladı ama uyguladığım tedbirlerle tırnak yemesini engelledim" demiş.
Kocası tırnak yiyen kadın:
“Çok iyi! Ne yaptıysan bana da öğret lütfen" diye sormuş.
Diğer kadın gülerek cevap vermiş:
“Çok basit dişlerini sakladım"
GÜNÜN TESPİTİ
“..insanların yollarını kaybettiklerinde daha hızlı koşmaları ironik bir alışkanlıktır..” BEN
“..çok fıstık yediğim için ‘fıstık gibi’ oldum.. turp yeseydim ‘turp gibi’ olurdum..” GÜNÜN SÖZÜ
"..herkesi sev, birilerine güven, kimseye yanlış yapma.." KADINLAR ERKEKLER
“..kadınlar ‘otomatik kapı’ gibidir.. ne zaman çarpacağı belli olmaz ve her alışveriş merkezinde bulunur..”