68 kuşağı diye bilinen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Mahir Çayan’ların kuşağındanım.  O yıllarda 24 yaşında, askerlik dönüşü Yamalak’ta çiçeği burnunda öğretmendim. Bugün vatanseverler diye rahmetle anılan, o günün gençlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Mahir Çayan, Amerikan donanmasından askerlerin İstanbul’a çıkmaması Türk kızlarıyla dolaşmaması için mücadele etmişlerdi. Eylemlerde bulunmuşlardı. Bu ülkemizin, aynı zamanda bizim namus meselemiz demişlerdi. O günlerde bu gençlere terörist dedik.  Bu zorlu günleri yaşayanlardan, iyi bilen biriyim…  İSTANBUL’da okuyan arkadaşlarımla o yıllarda, Nazilli’ye gelen DENİZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN ve MAHİR ÇAYAN’ı 3 gün bizler ağırlamış, misafir etmiştik. O günler ülkemizin kendi içimizde, kurtarılmış bölgeleri ilan etme dönemiydi.  Allah’ım ülkemize bir daha o günleri yaşatmasın. Çok zorlu günlerdi. Geçtiğimiz Arefe günü yarım gün mesai içinde, Nazilli Devlet Hastanesi’nde Kardiyoloji Doktoru Mehmet Elçik’e kontrol için gitmiştim. Hastane içinde alışık olmadığımız bir durumla karşılaştım.  Başta Hastane Başhekimi NECATİ AKKAYA olmak üzere, Başhekim yardımcıları, hastane müdürü, 6-7 kişilik bir ekiple doktorları, çalışanları ve hastanede olan hastaları dolaşıp bayramlaştığını şeker ve kolonya verdiklerini gördüm. Görev şevkini artıran, hastalara bile moral veren, günümüzde alışık olmadığımız bir durumdu.  Genç başhekimin bu uygulamasına hayran kaldım. İçimden, “BİRLİK, BERABERLİK, GÖREV ŞEVKİ BÖYLE SAĞLANIR. BİRBİRİMİZLE UĞRAŞMAYI BIRAKALIM ARTIK” DEDİM  SAYGI SEVGİYİ ÖNE ÇIKARALIM. BUNA İHTİYACIMIZ VAR DİYE düşündüm. “Kaymakam tayin ettirdim, ipini çektim” diyen, çağdışı köhne zihniyet ortadan kalkmalı. Bu görüntülere çok ihtiyacımız var. SAYIN BAŞHEKİMİ VE ARKADAŞLARINI YÜREKTEN KUTLUYORUM. ** İNCE, SANKİ KAVGA ADAMI! Muharrem İnce’nin, her geçen gün abartıldığını görmeye başladık. Liderliği despotluk olarak kabul ettiğini gördüğümüz, Sayın İnce’nin siyaset anlayışının kavga, bağırma ve sert suçlamalar üzerine kurduğunu da görüyoruz. Bu anlayışta bir lider olur mu? Diğerleri bundan farklımı? Hepsi de ayni kavak kaşığı. Son olarak Ege’de tek olarak, Menemen’de yaptığı mitinge ancak 5 bin civarında kalabalık toplanmış..  Aydın’dan sadece İl Başkanı Sayın Cavit Yenipazarlı ve örgütünden 30’a yakın kişi katılmış. Bunun adı tam bir fiyasko. Sayın İnce’de bunu görmüş oldu. Verilen gazla gittiğini düşünmeli. Ona inanan, arkasına takılan partililerde geçte olsa görmeye başladı.  İnce’nin arkasına takılan bu insanların hepsi de partilerinde, sevilen kişilerdi.  İnce’ye İnanıp CHP treninden indiler. Sanırım hepsi de yanlış yaptıklarını görmeye başladılar. İnce ile bir yere varamayacaklarını gördüler. Memleket Partisi İl Başkanı Nazillili Cavit Yenipazarlı, Aydın 1. Sıra milletvekili adayı. Arkasında çopu çöpü olmayan, sevilen bir isim. Hepsi de bana göre Sayın İnce kurbanı oldular. Bütün bunlar CHP’deki iç çekişmelerin sonucundan başka bir şey değil. ** SIKILMIŞ, ATILMIŞ LİMON OLMAYIN! Bayram öncesi arefe günü CHP Aydın örgütü, AYDIN Tekstil parkta bayramlaşma düzenlemiş. Partililer ilgi göstermiş, bayramlaşmaya PARTİNİN HER KADEMESİNDEN güzel katılımda olmuş. EFELER Belediye Başkanı FATİH ATAY bayramlaşmaya gelmemiş..  Sayın Başkanın, bayramlaşmaya katılmaması bir tuhaf geldi bana.  Arkasından Başkanın.. Büyükşehirle, aralarındaki soğuk hava esmesi nedeniyle katılmadığı haberi yayıldı. Bunda da bir kasıt gördüm. Eski CHP Nazilli ilçe Başkanı Atila Talay’ın yanında sohbet ederken, Sayın Fatih Atay’ı telefonla aradım. Hoş beşten sonra, Kendisi bana net olarak;  “BEN BAYRAMLAŞMAYA DAVET EDİLMEDİM” DEDİ. İçimden, “Hey gidinin Hikmet Saatçi abisi heyy.” Dedim.  Sanki İl başkanlığına partiyi ayrıştırmaya gelmiş. Yoksa.. Ağabeylik yapıp, partiyi birleştirmeye büyütmeye gelmemiş.   Sayın Saatçi, kim istedi de Efeler Belediye Başkanını bayramlaşmaya çağırmadın?  Böyle yanlışı, kendi başına yapacak yürek var mı sizde? Başkanı davet etmemekle neyi ispatladınız? Yakışmamış size, sayın Saatçi.. Siz hep böyle parti içinde birbirinizle uğraşırken, halka (toplumu) ihmal ettiniz. Vakit ayıramadınız. Millete dönük çalışamadınız. 63 yıldır, bu yüzden iktidar olamadınız. Bunu unutmayın Sayın Saatçi.. İleride, siyasette yaptıklarınızla konuşulacağınızı da unutmayın. Anlaşılan, sizin de limon gibi sıkılıp bir kenara atılma zamanınız gelmiş. ** SİYASETLE TİCARET ARASINDAKİ FARK BU! Yıllar önceydi. Sanırım 90’lı yılların sonlarıydı.  Türkiye Odalar Birliği Başkanı Sayın Rıfat HİSARCIKLIOĞLU, Nazilli’ye gelecekti.  Karşılama Nazilli girişindeki TAŞ DUVAR olarak bilinen, bugünkü Jandarma komutanlığı önlerinde olacaktı.  Karşılama saati 13.00 denmişti. Karşılamadan sonra, direk olarak MARLA lokantasına yemeğe geçilecekti. Yeni Asır, Sabah gazeteleri temsilcisiydim. Siyasetçiler bekletmeyi alıştıkları için karşılama yerine, 15 dakika geç gelmiştim.. Geldiğimde.. Grup yemeğe geçmişti. Bende hemen Marla’ya gittim. Yemek sonrası sayın Hisarcıklıoğlu’na, sordum. “SAYIN BAŞKAN.. BİZ SİYASETÇİLERİ KARŞILAMALARDA ZAMAN ZAMAN SAATLERCE KARŞILAMA YERİNDE BEKLETİLİRİZ. SİZ VERDİĞİNİZ SAATTE GELDİNİZ” Bunu neye borçlusunuz demiştim Hisarcıklıoğlu gülümseyerek, kısa ve öz olarak “BIRAKINDA SİYASET İLE TİCARET ARASINDA BİRAZ FARK OLSUN” diye güzel bir cevap vermişti. Arefe günü Nazilli’de bir siyasi partinin adayı bayramlaşmaya 12.00’de gelecekti. Siyasetçi bu tabi ki birden sonra gelebildi. Bir saat gecikmeyle gelebildi. Aklıma, Sayın Hisarcıklıoğlu’nun dediği geldi. “SİYASETLE TİCARET ARASINDA GERÇEKTEN, ANLAYIŞ VE UYGULAMA FARKI VAR MI, VARR…”