Fikri müzakere ve müşavere müesseseleri, bir cemiyetin gelecek inşasında çok önemli bir yere sahiptir. Bu tarz düşünce kuruluşları, fikirlerin nitelikli menbaıdır. Devlet politikalarını da fikirler yönlendirir. Politikaları ise düşünen insanlar belirler. İnsanlığın varoluşundan beri mevcut olan fikir önderleri, her asırda farklılık gösterse de özü aynı kalmıştır: Yönetenlere fikrî taban oluşturmak. Mütefekkir insanların varlığı, yönetim şeklinin içeriğini de tayin eder. Devlet idarecileri için stratejik vizyon çizerler. Onlara ufuk olurlar. Aynı zamanda taban ve tavan arasındaki akışkanlığın temininde çok önemli rol oynarlar. Savunma ve millî güvenlik, mahalli, çevre, eğitim, ekonomik gibi politikalar çerçevesinde düşünce üreten bu merkezler dünya çapında çok fazla yaygın ve etki sahasına sahiptir. 2020 verilerine göre dünya genelinde 11 bin 175 adet kâr amacı taşımayan düşünce kuruluşu bulunmaktadır. Düşünce kuruluşları en fazla Avrupa'da (2932) bulunmaktadır. Kıta Avrupası’nı ABD takip etmektedir (2203). Çağdaş düşünce üretim merkezleri artık bir devletin olmazsa olmazı konumundadır. Gelişmiş ülkelerin -başta ABD olmak üzere- örgütlü fikir teşkilatları o ülkenin en etkin gücü mevkiindedirler. Devlet politikalarını belirlemede çok etkin konumda olan düşünce kuruluşları ya da think tank, hangi alanda faaliyet gösteriyor ise o sahada bilgi üretir. Bu bilgileri tahlil ve takip ederek sınıflandırırlar. İhtiyaç halinde ise alakalı mercilere sunarlar. O kadar ki düşünce kuruluşları devlet adına fikir üretme! merkezine dönüşmüş ve bu düşünceleri hem içeride hem de dışarıda etkin bir şekilde kullanılır olmuştur. Manipüle adına ahkâm kesen bir yapıya da dönüşmüş vaziyettedir. Bahsi geçen düşünce kuruluşlarının tamamı, devleti idare edenlere tesir etmekte, hata onları yönlendirme ve yönetme görevini kendilerinde görmektedirler. Bu durumu fiiliyata dökmekten çekinmeyen bir yapıya bürünmüşlerdir. Düşünce kuruluşları, ülkemizde de 2000 yılından itibaren çok fazla artış göstermiştir. Bu tarz düşünce müessesleri Türkiye’de hangi maksatla kuruluyor ve kime hizmet ediyor, esas mesele budur. Hakikaten istişare ve müzakere kuruluşlarımı yoksa dışarıdan fonlanan STK’lar mı? Türkiye'deki böylesi merkezlerin ekserisi batıdan mali destek gördüğü için, onların talimatları doğrultusunda faaliyet göstermektedirler. Bu tespit, mübalağa kabul edilmemelidir. Bunların örnekleri çok fazladır. Düşünce kuruluşlarında asıl olan -ismiyle müsemma- fikirdir. Müzakere ve müşavere esaslı düşüncelerin nitelikli olarak serdedilip kayıt altına alınmasıdır. Kayıt önemlidir. Yoksa ev sohbetlerinden ya da kahvehane muhabbetlerinden kalır tarafı olmaz. Bu fikirler istişari eleştiriye temel, hata ana aks olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, değişim ve dönüşüm, fikrî niteliğin azlığı veya çokluğu ile irtibatlıdır. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim akletmek, düşünmek, tefekkür etmek ile alakalı bizlere birçok ayet-i kerimesinde emri ferman buyuruyor. İşte bu ayet-i kerimelerden bir kaçı: “O, gece ile gündüzü birbiri ardınca kılandır; öğüt alıp-düşünmek isteyenler ya da şükretmek isteyenler için” (25/ 62). “Onlar, yine de o sözü (Kur'an'ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?” (23/ 68). “O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Bütün yıldızlar da O’nun emri ile sizin hizmetinize verilmiştir. Şüphesiz bunlarda aklını kullanan bir millet için ibretler vardır” (16/12). Ve benzeri ayetlerde [(21/67), (22/46),(23/80), (25/44), (6/32),(67/10) , (7/169)] bu hususlar defaten zikredilmiştir. Pergelin ana ayağı bu minval üzere olursa o takdirde millilikten ve yerlilikten bahsedebiliriz. Binaenaleyh düşünce kuruluşlarının esas gayesi, nitelikli düşünce üretimini gerçekleştirmek ve proje destekleriyle mahalli kamuoyunu bilinçlendirmek; şuurlu toplum meydana getirmek olmalıdır. Analiz ettikleri nitelikli bilgiyi topluma sunarak cemiyetin alt katmanlarını, üste karşı tazyik etmelerine zemin hazırlamalıdır. Bu tazyik, istişari eleştiri sınırları dâhilinde cereyan etmelidir. Böylesi bir iştişari eleştiri, cemiyette dip dalga oluşmasına zemin hazırlar. Sahih kaynaklardan beslenen bir düşünce kuruluşu o vakit milli ve yerli fikri üretimi hayata geçirebilir. Vahiy merkezli nitelikli düşünce müesseselerimizin artmasını temennisiyle…