Büyük Menderes nehrinin suladığı bereketli ovalar üzerinde kurulu olan Aydın ili, sahip olduğu toprak ve su kaynaklarının zenginliği ile her türlü bitkisel üretimin yapılması için önemli bir tarım potansiyeline sahiptir. Aydın incir, zeytin ve kestane üretiminde Türkiye'de ilk sırayı almaktadır. Ayrıca, ilde pamuk, narenciye, karpuz, kavun, çilek ve çeşitli sebze-meyve üretimi gerçekleşmektedir. Dağlarından yağ, ovalarından bal akan il diye anılan ilde toplam nüfusun yüzde 55’i geçimini tarımdan sağlamaktadır. Büyük Menderes Havzası’nın ana sulama kaynağı olan Büyük Menderes nehrinin kirliliği bölge tarımına büyük darbe vurmaktadır. Büyük Menderes nehri, yerleşim yerlerinden kaynaklanan evsel atık sular, sanayi kuruluşlarında oluşan endüstriyel atık sular, aşırı, zamansız ve yanlış gübre-pestisit kullanımı, jeotermal akışkanları, maden atıkları, zeytin karasuyu etkileriyle kirletilmektedir. Tüm bu kirlilik sebepleri nedeni ile bugün Büyük Menderes nehri atık alıcı ve taşıyıcı ortamı olarak işlevini sürdürür hale gele gelmiş, kirlilik insan sağlığını tehdit edecek boyutlara ulaşmış, milyonlarca yılda oluşan ekolojik dengelerin birkaç on yılda bozulması sonucunu getirmiştir. Bu kirliliklerin en önemlilerinden biri de ağır metal kirlilikleridir. Bu kirliliklerin en büyük kaynağı ise Denizli’deki tekstil fabrikaları, Aydın’daki sanayi atıkları ve Uşak’taki deri sanayilerinin atık sularıdır. Son 30 yılda sayıları her geçen gün artan jeotermal santrallerin(JES) Büyük Menderes nehrine bıraktığı akışkanlarda nehir suyundaki ağır metal kirliliğini artırmaktadır. Nitekim Ege Üniversitesinden Emre Aslan’ın 2010 yılında yaptığı “Alangüllü jeotermal kaynağın kimyasal özellikleri ve çevreye olan etkileri” adlı çalışma ile Adnan Menderes Üniversitesinden(ADÜ) Nergis Yılmaz’ın 2013 yılında yaptığı “Aydın çevresindeki jeotermal sulardaki bazı elementlerin analizi” çalışmalarında jeotermal akışkanı ile bulaşan sulama sularında tuz, ağır metal, Bor miktarının arttığını, bu suların tarımsal sulamada kullanılması sonucu hem tarım ürünlerinin hemde toprakların kirlendiğini saptamışlardır. Çok az derişimleri bile ölümle sonuçlanabilecek bir zehirlenme için yeterli olan toksik elementler çevre kirliliği açısından önemlidir. Bunlar, çevreye doğal kaynakların yanı sıra hava kirliliği, su kirliliği veya endüstriyel kirlilik gibi değişik kirlenme kaynaklarından yayılabilmektedir. ADÜ’den Burcu Keser 2008 yılında “Aydın ilinde Büyük Menderes nehri ile sulanan bölgelerde yetişen bazı sebze ve meyvelerde ağır metal kirliliği” adlı çalışma yaptı. Bu çalışmada Gödrenli, Baltaköy, Gölhisar, Kırklar, Yazıdere, Osmanbükü, Turanlar köylerinde yetişen biber, patlıcan, mısır, börülce, ıspanak, bamya, fasulye, domates ve karpuz tarımsal ürünlerde çinko-bakır-demir-kadmiyum -kurşun ağır metallerine bakıldı. Çinko elementi metal kaplama-alaşımlarda, mürekkep ve kopya kağıtları-kozmetik-boya-lastik ve muşamba sanayinde; Bakır elementi elektrik-elektronik sanayinde ve maden zenginleştirmesinde; Kadmiyum kaplama materyali-boya pigmenti ve plastik endüstrisinde; Kurşun boya sanayinde ve akü imalatında; Demir elementi çelik sanayininde ve boya endüstrisinde kullanılmaktadır. Bu çalışmada Büyük Menderes nehir suları ile sulanan bölgedelerdeki tarımsal ürünlerdeki ağır metal miktarları, Büyük Menderes nehir suları ile sulanmayan bölgede yetişen tarımsal ürünlerdeki ağır metal miktarlarından iki katı kadar fazla bulunmuştur. Yine bu çalışmada Gölhisar ve Baltaköy gibi Büyük Menderes nehrine en yakın bölgelerden toplanan ürünlerde ölçülen ağır metal değerleri, Büyük Menderes nehrine nispeten daha uzak olan Kırklar-Yazıdere ve Gödrenli bölgelerden toplanan ürünlerde ölçülen ağır metal değerlerinden daha fazladır. Özellikle kadmiyum ve kurşun kirlilikleri en önemli olanlarıdır. Çünkü bu elementlerin insan vücudunda birikmesi insan sağlığında büyük hasarlara sebep olabilmektedir. Diğer metallerden demir, bakır ve çinkoda vücutta birikerek insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Sonuç olarak bu çalışmaya baktığımızda Büyük Menderes nehir suları ile sulanan bölgelerde yetişen tarımsal ürünlerdeki kirlilikler Büyük Menderes nehrinin ağır metaller yönünden ne kadar kirli olduğunu göstermektedir. Bugün Büyük Menderes nehri Türkiye’nin en kirli üçüncü nehri olup,dördüncü sınıf su kirliliği içermektedir. Ne yazık ki Büyük Menderes nehir kirliliğini önlemeye yönelik kurtarma projeleri yapılmış olmasına rağmen gerek ilgisizlik, gerekse maliyet gerekçe gösterilerek bugüne kadar hiç bir çözüm yoluna gidilmemiştir. Bu kirliliğe bağlı olarak Büyük Menderes nehrinde her gün değişik bölgelerde az yada çok balık-kuş ölümleri, nehire yakın büyük ve küçük baş hayvanlarda ölüm-düşük-anomalili doğumlar olmaktadır. Aydın’da JES’lerin en fazla zararlarının görüldüğü yerlerin başında Germencik ilçesi gelmektedir. 21-23 Eylül tarihleri arasında Germencik ilçesinin içinden geçmekte olan İl çayı’nın suları kıpkırmızı akmıştır. Yoğun bir şekilde kükürt’te kokan çay suyu Germencik halkında derin endişe ve korku yaratmıştır. Jandarma ve İl Çevre Müdürlüğü’ne yapılan şikayetler sonrası yapılan incelemede İl çayı’nı Germencik’te yer alan JES’in kirlettiği, JES’in akışkanlarını Hıdırbeyli mezarlığı altından geçen dereye bıraktığı, bu dere sularının da İl çayına karıştığı saptanmıştır. İl çayında meydana gelen kırmızı renk jeotermal akışkanları içinde yer alan Demir elementine bağlı meydana gelmiştir. İl çayı veya Aydın’da yer alan diğer pek çok çay, dere, sulama kanalları her gün JES akışkanların içinde yer alan ağır metaller, toksik maddeler, radyonükleititler ile kirletilmektedir. Pek çok bilimsel çalışmada Aydın’da jeotermal akışkanların yer altı ve yer üstü sularını kirlettiği, bu kirli sularında tarımsal ürünleri kirlettiği-genetik yapılarını bozduğu, bu tarımsal ürünlerin onları tüketen insanların sağlığını tehlikeye attığı saptanmıştır. Ne yazık ki tüm gerçekler ortada olmasına rağmen Büyük Menderes nehir kirliliğini önlemeye yönelik hiç bir resmi çalışma yapılmamakta, kirliliğe sebep olan unsurlar görmezlikten gelinmektedir. Aydın halkı resmi makamların tüm bu ilgisizlikleri nedeniyle çaresiz. Halk yıllardır için için kan ağlamakta, sonu ölümle biten kadere mahkum edilmek istenmekte. Ve bugün gelinen noktada, İl çayı halkın göz pınarlarından taşan kanlı gözyaşları nedeni kırmızı akmakta, Büyük Menderes nehri ile kader birliği yapmakta, ölmektedir.