Geçtiğimiz günlerde Aydın’ın Bozdoğan ilçesinde dört gün boyunca kontrol altına alınamayan orman yangını, sadece ağaçları değil, hepimizin vicdanını da kavurdu. Bu yangın, bir kez daha doğal kaynaklarımızın ne kadar kırılgan olduğunu ve çevre bilincinin ne kadar önemli olduğunu acı bir şekilde hatırlattı. Orman yangınları, sadece birer doğal afet değil; doğa ile olan ilişkimizi, çevreye verdiğimiz önemi ve kriz anlarındaki hazırlığımızı gösteren büyük sınavlardır.
Yangının ilk başladığı andan itibaren yerel halkın gösterdiği çaba ve özveri, aslında hepimizin içindeki dayanışma ruhunu ortaya çıkardı. Ancak bu yangınla birlikte, yangınlara karşı ne kadar hazırlıklı olduğumuzu da sorgulamak gerekiyor. Yangın söndürme uçaklarının eksikliği, koordinasyon sorunları ve yerel imkanların yetersizliği, sadece bu yangında değil, Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan benzer felaketlerde de karşımıza çıkan sorunlar arasında.
Bozdoğan yangını, bize ormanların sadece birer ağaç kümesi değil, aynı zamanda ekosistemimizin kalbi olduğunu bir kez daha gösterdi. Her yanan ağaç, her yok olan bitki ve hayvan türü, sadece Bozdoğan’ın değil, tüm insanlığın kaybıdır. Ormanlar; kuşların yuvası, arıların yaşam alanı, oksijen kaynağımız ve iklimin dengeleyicisidir. Ormansızlaşma, iklim krizini daha da derinleştirirken, yangınlar bu süreci hızlandıran en tehlikeli unsurlar arasında yer alıyor.
Bozdoğan yangını, sadece dört gün süren bir yangın değil, aslında hepimizin yüzleşmesi gereken uzun vadeli bir problemin yansımasıydı. Bu yangın sonrası yanan bölgelerin yeniden ağaçlandırılması elzem, ancak burada önemli olan, bu alanların doğal ekosistemine uygun şekilde restore edilmesi. Tekrar aynı hatalara düşmemek için daha fazla bilinçlenmeli, ormanların korunması için eğitimler ve kampanyalar düzenlemeli, çevreye karşı daha duyarlı olmalıyız.
Doğanın bize sunduğu bu güzellikleri korumak, gelecek nesillere bırakabileceğimiz en büyük miraslardan biridir. Umuyorum ki Bozdoğan yangını, doğaya olan borcumuzu bir kez daha hatırlamamıza vesile olur ve benzer acıların yaşanmasının önüne geçecek adımlar atmamıza ilham verir. Unutmayalım ki, yanan sadece ağaçlar değil, aynı zamanda yarınlarımızdır.