Bisikletin var mı?’ deseniz, yanıtım; ‘Hayır!’
Neden? Çünkü ben bisikleti, spor yapmak veya onunla gezintiye çıkmak için kullanmak isteyen biri değil, günlük yaşamın bir parçası haline dönüştürmeyi hayal eden biriyim. Bu belki kırsal yerlerde mümkün ancak, şehir yaşamının içine bisiklet nasıl girecek?
Bunun için öncelikle saygıya, ciddi ve uzun vadeli yatırımlara, bir de hayal gücü yüksek proje erbabı yöneticilere ihtiyacımız var. Ayrıca bisiklet kültürü diye bir şey var, bu kültür hemen üç beş yılda gelişemez, zamana ve arzuya da ihtiyaç var. Son günlerde, ülkemizde bisiklet sporu(çoğu gezinti amaçlı) epeyce rağbet görüyor.
Bu spor, bilindiği üzere dünyanın en yaygın spor dallarından birisidir. Türkiye’de bu sporun en yaygın olduğu şehir Konya’dır. Geçtiğimiz yıllarda Slovenya'nın Maribor kentinde gördüğüm bir fotoğraf beni çok etkilemişti.
At arabaları için yapılan yolların yanı başında bisiklet yolları da vardı.
Yani bisiklet o ülkelerin yıllardır süregelen öz kültürüymüş. Neyse biz konumuzun özüne dönelim.
Yaklaşık 10 yıldır çok ilginç ve o kadar da süslü bir etkinliğe şahit oluyoruz.
Her biri bisikletini özenle süsleyip, şık kıyafetler ve rengarenk şapkalarla çıkıyorlar yollara.
Tek amaçları var FARKINDALIK… Süslü kadınlar bisiklet turu 2013 yılında İzmir’de Sema Gür’ün girişimleriyle, bisiklete binen bir grup gönüllü kadının desteğiyle başladı.
Yıllar içerisinde büyüyen bu etkinlik Türkiye’de ve yurtdışında diğer şehirlerde bisiklete binen diğer kadınlarında dikkatini çekti. Eylül ayının üçüncü Pazar günü yani 17 Eylül günü yurtiçi ve yurtdışında eş zamanlı olarak düzenlenecek. Bu organizasyonun en güzel yanı, herhangi bir kurum veya kuruluşun önderliğinde olmamasıdır. Ayrıca bu etkinlik siyasi veya ekonomik bir etkinlik de değildir.
Tamamı gönüllü kadınlar tarafından organize edilmektedir. Kendilerine,
‘Neden böyle bir etkinliğe gerek duydunuz?’ diye sorduğumuzda;
"Çünkü bisiklet kent yaşamının bir parçasıdır, çevreyi kirletmeyen, doğa dostu bir ulaşım aracıdır. Bisiklet; yoğun kent trafiğine çözüm olabilir. Eğer uygun “bisikletli ulaşım politikaları” olursa, işe veya ulaşacağımız yere rahatlıkla bisikletle gidebiliriz. Bizde dünyanın birçok yerindeki hemcinslerimiz gibi günlük kıyafetlerimizle bisiklete binerek ulaşımımızı sağlayabiliriz. Buna dikkat çekebilmek amacıyla süslendik ve bisikletlerimizle yollara çıktık," diyorlar. Bu etkinliğin Eylül ayının üçüncü haftasında olmasının da bir sebebi varmış. Çünkü bu hafta, tüm Avrupa’da hareketlilik haftası kapsamında yapılan Dünya otomobilsiz kentler günüymüş.
Dünyanın birçok ülkesinde yapılan etkinlikler zincirine Türkiye adına yıllardır ‘Süslü Kadınlar’ destek veriyormuş.
Amaçlarını sorduğumuzda ise;
‘Bisiklete binen kadınlar olarak motorlu taşıtların olmadığı yollarda bisiklete binmenin ne kadar keyifli olduğunu göstermek için buradayız" diyorlar.
Ayrıca "Bizler bu yolların sadece motorlu taşıtlara ait olmadığını biliyoruz. Yollarda bisikletlilere saygı istiyoruz. Motorlu araçların hiçe saydığı birçok insanı bisiklet kazalarında günden güne kaybediyoruz.
Kadın ve erkeklerin bu toplumda aynı haklara, hükümlülüklere sahip olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
Eğer kadın – erkek eşitliğinden bahsediyorsak, herkesin aynı fırsatlara sahip olması gerektiğine vurgu yapmak istiyoruz. Kadınız ve görünür olmak istiyoruz, görünür olamayan binlerce kadın var ülkemizde. Kadın toplumda görünür olduğu sürece o toplum nefes alır. Kadın korkmadan yollarda olmalı, toplumun her alanında var olmalıdır,’ diyorlar. İyi ki varsınız Süslü Kadınlar. Bu Pazar da renk katacaksınız Nazilli'mize, Aydın'ımıza, ülkemize, dünyamıza…
Bizler, sizlerin farkında olacağız.
Umarım yetkililer de farkında olup sizi anlayacaklardır. Kim bilir ? Sağlıcakla...