Mustafa Kemal Paşa Başkomutanlığındaki kahraman Türk ordusunun 26 Ağustos 1922 tarihinde başlattığı büyük taarruz, 4 gün süren göğüs göğse çarpışmaların ardından 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar'da kesin bir zaferle sonuçlanmıştır. * 25 Ağustos 1922 günü tüm koşullar Türk ordusunun 1.Ordu ile Afyon’un güneybatısından taarruz başlatması için son derece uygundu. 24 Ağustos’ta başkomutanlık karargâhı Afyon’un Şuhut kasabasına taşındı. Kasabada bulunan Hacı Veli Konağı ordunun karargâhı olarak kullanıldı. Mustafa Kemal Paşa taarruz için son hazırlıklarını buradan yürüttü. 25 Ağustos’ta ise Kocatepe’ye doğru yaklaşık 14 kilometre sürecek olan yürüyüş başladı. Çakırözü köyünde verilen kısa bir molanın ardından tekrar yola çıktılar ve hava ağarmadan taarruzun yönetileceği Kocatepe’ye vardılar.
Taarruz emri 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabaha karşı verildi. İlk gün Büyük Kaleciktepe'den Çiğiltepe'ye kadar 15 kilometrelik bir bölge ele geçirildi. 27 Ağustos sabahı yine tüm cephelerden saldırıya geçen 1.Ordu, Afyonkarahisar’ı geri almayı başardı ve karargâh buraya taşındı. 28 ve 29 Ağustos günleri neredeyse bütün Yunan tümenleri çevrildi, çekilme istikametleri ve ulaşım yolları kesildi. 30 Ağustos günü Mustafa Kemal Paşa'nın ateş hatları arasında, bizzat Zafertepe'den idare ettiği savaşta düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarıldı, tamamen yok edildi veya esir edildi. Aynı günün akşamında Türk birlikleri Kütahya'yı geri aldı.
Başkomutanlık Meydan Muharebesinin sonunda, İzmir’e kadar Türk ordusunun karşısında savaşacak Yunan birliği kalmamıştı. Sonrasında hepimizin çok iyi bildiği o emir geldi: “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”
Burada bahsedilen Akdeniz, sonradan deniz olduğu kabul edilen Ege Denizi'ne kıyısı olan İzmir bölgesiydi. Yunan birliklerinin tekrar toplanmasına izin vermemek için başlayan takip harekatı ile sırasıyla Uşak, Balıkesir, Aydın, Manisa ve son olarak 9 Eylül günü İzmir işgalden kurtarıldı. Büyük Taarruz hem askeri hem de siyasi açıdan Türk Kurtuluş Savaşı'nın en önemli dönüm noktalarından biriydi. Türk ordularının Yunan işgaline karşı kazandığı zafer, Türkiye'nin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesini destekleyen temel taşlardan birini oluşturdu.
Zorlu koşullar altında yıllarca süren, maddi ve manevi bütün kaynakların sonuna kadar kullanıldığı topyekûn bir mücadele olan Kurtuluş Savaşı, Büyük Taarruz zaferi ve ardından gelen siyasi başarılarla bağımsız Türkiye Cumhuriyetine giden yolu açtı ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi.
Tarihimizin en önemli dönüm noktalarından birisi olan Büyük Taarruz sürecinde kilit rol oynayan mekânlar ve güzergâhlar, ulusal mirasımızın bir parçası olarak koruma altına alınmış durumda. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve komutanlarının 25 Ağustos 1922 gecesi Kocatepe’ye ulaşmak için gerçekleştirdikleri yürüyüş, kültürel mirasımız olarak her yıl “Zafer Yürüyüşü” adı altında yeniden yaşatılıyor.
Bundan 101 yıl önce Büyük Taarruz’un bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm kahramanlarının gece karanlığında at üstünde, kağnıları çekerek ya da yürüyerek kararlılıkla kat ettikleri o yol bizi zafere ve bağımsızlığımıza ulaştırdı. Bugün aynı rota üzerinde yapılan Zafer Yürüyüşü, bizleri Bağımsızlık ve özgürlük mücadelemizin bir yansıması olarak genç nesillerin geçmişle bağlantı kurmalarını ve geleceğe daha emin adımlarla yürümelerini sağlıyor. Tüm yurttaki zafer kutlamalarında yapılan ve fener alayı diye adlandırılan yürüyüş etkinlikler, bu kutlu yürüyüşü temsil etmekledir. Atamızın dediği gibi,
Zafer inananlarındır.
Zafer, 'Zafer benimdir.' diyenlerindir.
Sağlıcakla...