Kuru incir, Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Dünya kuru incir üretiminin yüzde 60’ını sadece Türkiye karşılamaktadır. Bu üretimin de yaklaşık olarak yüzde 70’ini sadece Aydın ilinin karşıladığı, geriye kalan yüzde 25-30’luk kısmının da İzmir ilinde üretildiği belirtilmektedir. Aydın ili, yamaç ve ovalarında polikültür tarım yapılabilen, Büyük Menderes Havzasının en önemli illerindendir. Türkiye’deki toplam incir ağacının yaklaşık yüzde 60’ı bu ildedir. Dolayısıyla da toplam incir üretiminin yarıdan fazlası bu ilden sağlanmaktadır. Aydın’da üretilen incirin yaklaşık yüzde 5’i taze olarak pazarlanmakta, kalan incir ise kuru incir olarak değerlendirilmektedir. Aydın ili kuru incir üretimi ise yaklaşık 60-70 bin ton/yıl dolaylarındadır. Türkiye kuru incir ihracatının yaklaşık olarak yüzde 68’i AB ülkelerine yapılmaktadır. Gerek ağaç sayısı, gerekse kuru incir üretimi ve dolayısıyla ihracatının yüzde 70’i Aydın ilinden sağlanmaktadır. Geriye kalan yüzde 30’luk kısım da Aydın dağları eteklerinde bulunan Tire ve Ödemiş, Bayındır ilçelerinin bulunduğu İzmir ilinde üretilmektedir. Küresel iklim değişiklikleri nedeniyle yağış şekli,miktar ve düzeninde sapmalar meydana gelmektedir. İncir bu durumlardan en çok etkilenen bir ürün olup,kuraklık yada aşırı yağış nedeniyle meyve kalitesinde kayıplar artmaktadır. İncir subtropik iklim bitkisidir. Yıllık ortalama sıcaklığın 18-20 derece olduğu yerlerde yetişir. Meyve oluşumundan hasat sonuna kadar olan Mayıs-Ekim aylarında daha yüksek ortalama sıcaklıklar ve özellikle meyve olgunluğu ve kurutma döneminde 30 dereceye kadar çıkan ortalama sıcaklıklar istenir. Daha yüksek sıcaklıklar meyvelerin kavrulması, küçük kalması ve dalların yanması şeklinde zararlanmalara neden olur. İncir ağacının istediği optimal yağış yıllık 625 mm’dir. Yağış miktarının 550 mm’nin altına düşmesi durumunda sulanması gerekir. Aksi halde ağaçlar zarar görür. Nem meyve bozulmasına ve diğer zararlanmalara neden olacağı için, yaz sezonunda veya hasat devresinde yağış görülen yerlerden kaçınmak gerekir. Kuru incir eldesi yönünden hava bağıl nemi de çok önemlidir. Kurutma mevsiminde hava bağıl neminin yüzde 40-45 arasında olması, yüzde 50’yi geçmemesi gerekir. Bu koşullarda meyveler normal şekilde, şeker ve aromaca zengin olarak gelişir. Olgunluk ve kuruma mevsiminde denizden esen yüksek bağıl neme sahip rüzgarlar, uzun sürerse meyvelerde yarılmaya ve kalite düşmelerine neden olur. Karadan esen kuru rüzgarlar meyvede şekerin artmasına ve buruklaşmanın daha hızlı olmasına neden olurlar. 2012 yılında Anadolu Tarım Bilimleri Dergisinde Ferit Çobanoğlu ve ark.ları tarafından yapılan “Türkiye’de kuru incir ihracatında 1980-2004 iklim faktörlerinin etkisinin belirlenmesine yönelik değerlendirme” yayınlandı.  Bu araştırmaya genel olarak bakıldığında iklim özellikleri ile kalite sınıfları itibariyle gerçekleşen kuru incir ihracatı açısından benzerlik olmadığı ifade edilebilir. Fakat “hurda sınıfı kuru incir ihracat oranı” üzerinde farklı iklim faktörlerinin etkisine bakılınca Temmuz ayı nispi nem değeri, Temmuz ve Eylül ayları rüzgar hızları ve Eylül ayı güneşlenme süresinin hurda sınıfı kuru incir ihracatı üzerinde önemli etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. İncir Araştırma Enstitüsü tarafından 2015-2017 yılları arasında Germencik ve İncirliova’da yapılan “Tarım ve İklim Değişikliği Etkileşimi Programı” çalışmasında Sarılop incirin bölgedeki etkili sıcaklık toplamından (EST) etkilendiği saptanmış. Yine aynı çalışmada kaliteli ve sağlıklı bitki üretimini etkileyen faktörler arasında topraktaki nem düzeyinin önemli bir yer tuttuğu ve nemden Sarılop incirin etkilendiği bulunmuş. Aydın’nın da içinde bulundu Ege Bölgesi Türkiye’deki küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgeler arasındadır. Küresel iklim değişikliğin en önemli sebebi ise sera gazı oluşumuna sebep olan fosil yakıtlara dayalı enerji üretimidir. Dünyadaki sera gazının yüzde 82’i sebebi enerji üretimine bağlıdır. Aydın’da en önemli enerji üretim tesisleri ise jeotermal santrallerdir. Jeotermallerin çıkardıkları gazların içinde sera gazı oluşumuna sebep olan karbondioksit gazı ve bağıl nemi artıran su buharı bulunmaktadır. Jeotermal santrallerin incir bahçeleri içinde veya incir bahçelerine yakın bölgelerde kurulması, incirlerin jeotermal enerji üretimine bağlı oluşan termal ısı ve bağıl nemden direkt olarak etkilemelerine sebep olmaktadır. Tüm bunlar ise Aydın’da incirlerin miktar ve kalitesini etkilemektedir. Hali hazırda Aydın’da ki jeotermal enerji potansiyelin 1/60’nın kullanıldığı, geri kalan potansiyelinde kullanımına yönelik teşebbüslerin yoğun şekilde devam ettiği düşünülürse, Aydın’da ki iklim değişikliğinin incir üretimi üzerine yapacağı olası zararlı etkileri hayal etmek bile mümkün görülmüyor.