KLOZET İTİRAF EDİYORUM, BEN SUÇLUYUM
Bir kilogram badem 194 lira, bir kilogram fındık 179 lira, bir kilogram fıstık 225 lira. Yani bir ‘esmeri’ beslemenin maliyetinin 598 lira olduğu bir günün sabahından hepinize günaydın.
Neyse ki, zengin ve yakışıklı bir aristokrat olduğum için ben kendi esmerimi badem, fındık ve fıstık ile besleyebiliyorum.
*
Aydın’da yaşanan ve haberleştirilmiş olaylar sonrasında anladım ki, hepsinde ben suçluyum.
Mesela seçimden önce oğlunu Aydın’a getirmeme sözü veren ama seçimden hemen sonra getiren, kardeşini belediyede müdür yapan, meclis toplantılarına katılmayan, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in açılışını yaptığı Büyükşehir Belediyesi Otizm Merkezi açılışına katılmayan, katıldığı programlarda yer beğenmeyip kriz çıkartan, CHP’nin Cumhuriyet Balosunda Belediye Başkanları için ayrılan bölüme oturmayan, orkestra Irmağının Akışına Ölürüm Türkiyem’i çalmaya başlayınca salonu terk eden, partinin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un Aydın’daki programlarına katılmayan Fatih Atay’ın samimiyetsiz, tutarsız ve gergin hallerini yazıyorum ardımdan küfür ediyorlar.
Düşünüyorum demek ki yapan değil de ben yazdığım için ben suçluyum.
*
AK Parti Efeler İlçe Başkanlığı’nın yönetiminde siyaset yapan T.T., 9 yıldır nikahsız yaşıyor.
Haber yapıyorum, arıyor biri beni eleştiriyor.
Nikahlı yaşadığım için kendimi suçlu hissediyorum.
*
Polis ve bekçi, uygulama noktasından kaçan elemanı dövüyor. Halkın can ve mal güvenliğini sağlamakla sorumlu adamlar kendini savcı yerine, hakim yerine koyuyor cezasını oracıkta kesiyor. Görüntüler ulusal medyaya düşüyor, Aydın böyle bir olayla gündeme geldiği için ben utanıyorum, kendimi suçlu hissediyorum.
Ha polislerin içinde bulunduğu durum ayrı bi köşe yazısı olur. Onların dertlerini sorunlarını en iyi bilenlerden biriyim ama yaşanan olumsuz durumları da görmezden gelmemiz gerekiyor.
Beni üzen gündeme getirdiğimiz için suçlanıyor olmamız.
*
Jandarma kendi personelini şehit eden bir katili 3 bin gündür yakalayamıyor. Haberi yapıyorum, yüz kişi arıyor “Niye yaptın?” diyor.
Haklısınız haberini yapmayıp, kendim yakalamalıydım. Vallahi eşeklik ettim, ben suçluyum.
*
Alpay Ç. olayı var gündemde.
Adam daha önce iki kez erkek çocuğuna cinsel saldırıdan karakolluk oluyor ama aileler davacı olmayınca serbest kalıyor.
Son olarak 16 yaşındaki bir erkek çocuğuna tecavüz ediyor.
Çocuk şikayetçi oluyor, iddiaya göre jandarmadan bir rütbeli, elemanı uyarıyor ve kaçmasına vesile oluyor.
Bir hafta kaçabiliyor, yakalanıyor, mahkemeye çıkarılıyor, tutuklanıyor.
Cezaevine götürülecekken jandarmanın elinden kaçıyor.
Haberini yazıyorum, telefonum susmuyor.
Jandarmayı zan altında bırakmışım.
Özür dilerim bizzat adliye kapısında beklemeyip, kendim cezaevine teslim etmediğim için.
Öyle telefonlar geliyor ki, sanki erkek çocuğuna ben tecavüz ettim, sanki ben elimden kaçırdım.
Manyak mısınız olm?
*
Erkek çocuğuna cinsel istismar olayının ifadelerini okuyorum, Aydın’da bir pedofili çetesi olduğu iddiaları var.
Aydın Devlet Hastanesi’nde ‘Doktor’ lakaplı birinin çete lideri olduğu iddiası var.
Korkunç şeyler dimi?
İtiraf ediyorum, çeteyi bulup ortaya çıkarmadığım için ben suçluyum.
*
Kaşgarlı Mahmut der ki, “Türklük temiz yüreklilik, mertlik, merhamet, adalet ve hak tanırlığın hamuru ile yoğrulmuştur. Bu hasletler Tanrı’nın Türk’e ikramıdır”
Tanrı’dan Kut almış kadim bir milletin evladı olmaktan gurur duymam gerekirken, erkek çocuğuna tecavüz eden Alpay Ç.’nin sosyal medyada yazdıklarını okuyup utanmak zorunda kalıyorum.
“Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de haya” yazmış beyimiz.
Bir hafta önce yaptığı başka bir paylaşımına bakıyorum, “Çok şükür abdestimden şüphem yok. Ülkücülüğüme, milliyetçiliğime söz edenler Alpay Ç.’nin dava adamlığını sorgulamaya ne kapasiteniz yeter ne de çapınız” yazmış.
Kendisini sosyal medya profilinde “Türkçü, milliyetçi” diye tanımlamış.
*
Biraz araştırdım daha önce Ülkü Ocağı Başkanlığı yapmış.
2018 yılında ise partiden ihraç edilmiş.
İhraç edilme sebebi yine bir erkek çocuğuna istismar olayı.
Neyse ki ocakta ve partide barındırmamışlar.
*
Türklüğün böyle ahlaksız, mayası bozuk, hayasız biri tarafından kullanılmasından dolayı utanmış olmam ayrı bir mevzu ama bunu gün yüzene çıkarttığım için eleştirenler oldu.
Vallahi haklısınız bende sizler gibi gözümü kulağımı kapatmalı, hiçbir şey yokmuş gibi, her şey normalmiş gibi yaşamaya devam etmeliydim.
Böyle bir olayı ortaya çıkarttığım için ben suçluyum.
Duyulmasını istemediğiniz olayları yazdığım için, eleştirilmekten hoşlanmadığınızı bildiğim halde eleştirdiğim için suçluyum.
GÜNÜN FIKRASI
Temel, gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş.
İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
Görevli:
“Hoş geldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?” diye sormuş.
Temel:
“Üniversite mezunu değilim” demiş.
Görevli:
“Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız” demiş.
Temel:
“Yabancı dil bilmem” demiş.
Görevli:
“Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz” demiş.
Temel:
“Pazarlama konusundan anlamam” diye cevap vermiş.
Görevli:
“O zaman niye geldiniz canım kardeşim?” diye sormuş.
Temel gayet sakin cevap vermiş:
“Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.”
GÜNÜN TESPİTİ
“..en acımasız katil, ‘umudunuzu’ öldürendir..” BEN
“..bencil değilim de kendime zaafım var..” GÜNÜN SÖZÜ
“..‘kendine iyi bak’ cümlesinin devamı ‘çünkü ben beceremedim’ olmalı..” KADINLAR ERKEKLER
“..kadınlar ‘çay bardağı’ gibidir.. ince bellisi, tombulu vardır.. kadınlar ‘çaya’ da benzer.. sıcağı, soğuğu, şekerlisi, şekersizi.. sen içmesini bil yeter..”