En sık yapılan hatalardan biri yalnız kalmamak için değersizleştiren ilişkiye devam etmektir. Çünkü en büyük yalnızlığa aslında o zaman düşülmüş olur. Duygusal bir ilişkinin içinde değilsen zaten fiziki bir yalnızlık içinde olduğunu bilinç kabul eder. Fakat birlikte olunmaya devam edilen kişinin yanında bile yapayalnız hissetmek, insanın sürekli olarak kendisini olumsuz şekilde sorgulamasına neden olur. Ömrünün büyük bir kısmı neyi yanlış yaptığını bulmaya çalışmakla geçer. O kadarda haksız olmadığını ispatlamanın derdine düşer. Bunları o kadar sık yapar ki bu ilişki hayatında yokken nasıl bir insandı? Nasıl bir hayat yaşıyordu? Bunun varlığını unutur.
- İnsan neden yapar bunu kendisine?
Bu sorunun o kadar çok cevabı var ki, bazen ağzımızın tadı kaçmasın der. Bazen bir sonraki sefer alttan alanın o olacağını zanneder. Bazen suçlu olduğuna inandırılır. Kendisini yetersiz hisseder. İçinde yaşadığı toplum onu tüm bunların görevi olduğuna inandırır. Ailesinde gördüğü yanlışların doğru olduğuna inanır. Yalnız kalmaktan, başarısız bir ilişki yaşadığının duyulmasından korkar. Hayır demesi gereken çoğu yerde evet der. Fikrini söylemesi gereken çoğu yerde susar. Çevresindeki herkes en başta da eşi onun artık bu zayıf haline alışır. Tek bir gün bile farklı davranmaya kalksa tüm dünya bir olup tepesine çökecekmiş gibi kendisini güvensiz bir alan içinde hisseder ve oradan çıkmayı başaramaz.
Üzerine basa basa sürekli söylemeye devam ettiğim şey, insanlarla kurduğunuz ilişki içerisinde neye tahammül ettiğinize dikkat etmeniz. Bir kereden bir şey olmaz diyerek çok da razı olmadığınız şeylere evet demeniz halinde insanlar sizin fedakarlık yaptığınızı görmeyecektir. Kafalarında bunu sizin sorumluluğunuz haline getirirler ve gün gelip hayır istemiyorum dediğinizde o insanların alıştıkları şeye mani olduğunuz için hiç hakları yokken size kızmalarına neden olursunuz. Siz kendinize öyle çok değer vereceksiniz ve ilkelerinize karşınızdaki kişi kim olursa olsun sadık kalacaksınız ki hiç kimse sizden hakkı olmayan bir şeyi talep etmeye yeltenmeyecek.
Evliliklerin en tatlı dönemi olan ilk 2 yıllık dönemde eşlerden biri öyle çok sorumluluğu üstleniyor ki yorulmaya başladığında diğeri ama bugüne kadar hep sen yaptın diyebiliyor. Çok az insanın içinde "Haklısın bugüne kadar sen yoruldum. Bugünden sonra birazda ben yapmalıyım" diyebilecek olgunlukta insana rast gelirsiniz. Bu bahsettiğim kurguda; yemek yapmak, temizlik yapmak, çocuklara bakmak konularından örnekler verdiğimi düşünmeyin.
● Bugüne kadar hep sen beni sinirli olduğumda alttan alıp sakinleştirdin.
● Bugüne kadar sen benim kararlarıma saygı duymak zorunda kaldın.
● Bugüne kadar sen beni dinledin.
● Bugüne kadar sen fedakarlık yaptın.
● Bugüne kadar sen sevgini daha çok gösterdin. Şeklinde düşünüm.
Olması gereken bunları sırayla yapmak değil. Birlikte ortaklaşa yapmaktır. Ancak eşlerden biri ilişkinin sorumluluğunu daha çok üstlendiğinde birlikte yapmaya ket vurur. Ve o ketten sonra fedakarlıklar görev haline gelmeye başlar. Çok sevip evlendiği eşinin kendisini hiç anlamayan bir insana dönüştüğünü kendi gözleriyle seyreder. Ama çözüm ne bunu bir türlü bulamaz.
Çözüm yavaş ve kendinden emin adımlarla geriye doğru çekilmektir. Kırmadan, sinirlenip bağırmadan, bana hiç yardımcı olmuyorsun eleştirisini yapmadan. Sessizce geri çekilerek flört döneminizdeki gibi sizinle ortak çaba harcayan o insanı yeniden elde edebilirsiniz. İlişki seanslarında, eşinin asla değişmeyeceğine inanan onlarca insana rastladım. Sonra zihninin zamanda yolculuk yapmasını sağlayarak eşiyle ilk tanıştığı günü bana anlatmasını sağladığımda o inancın sarsılmaya başladığını da gördüm.
İnsan bir şeye gerçekten sahip olmak isterse sahip olur. Önünüzde duran bir engel varsa eğer inanın o engelin orada durmasına neden olan birçok neden vardır. Ve siz doğru adımlarla yola çıkarsanız. O engelin orada durmasına neden olan şeyleri çözmeye başladığınızda engel günden güne erir ve yok olmaya başlar. İlk tohum inançtır, ikincisi de çaba bu ikisi olmadığı sürece dün ve bugün arasında hiçbir fark olmadan yaşarsınız hayatı.
Ya hiçbir şeye isyan etmeden yaşamaya devam edeceksiniz. İsyan edecekseniz de harekete geçeceksiniz. Ben seçimi hep danışanlarıma bırakırım. Ne istediğini bilmeyen birinin hayatına dokunamam. Ama ne istediğini bulmama yardım etmemi isteyen herkese kapım sonuna kadar açıktır.