Keşke benim eşim de onun eşi gibi; gülümseyerek baksaydı bana. Keşke benimki de sevgisini belli etseydi. Keşke eşim o hataları yapmasaydı. Keşke bunları söylemeseydi. Keşke bununla evleneceğime annemin sözünü dinleseydim de onun istediği kişiye he deseydim. Belki o zaman bambaşka bir hayatım olurdu. Keşke o, keşke bu, keşke şu....
Bazen başka ilişkilere, başka evliliklere özendiğiniz zamanlarınız olur. Kendinizde var olanın seni mutlu etmeye yetmediğini düşünürsün. Ya kendi talihinize kızar ya da karşı tarafı suçlarsınız. Ama aslında çoğu zaman özendiğiniz o hayatın önündeki tek engel başkaları değildir. Salt kendinizsiniz. Bu engeli aşmak için çaba göstermediğiniz sürece farklı hiçbir sonuç elde edemezsiniz.
Bir insan yaşamındaki olaylarda kendi payına düşen hatayı göremez ise, her durumda suçlu bir başkası ise, haklı olmayı mutlu olmaktan üstün görür ise, kendisindeki hataları göremez hale gelir. Mutlu olmak için fedakarlık yapmaktan kaçınır. Kendi davranışlarına bakmayan empati yapmaktan yoksun kişilerle ortak bir yaşam sürmek herkes için zordur. O kişilerin sorunları çözmek, ortadan kaldırmak gibi becerileri de yetersizdir.
Bugün yaşamakta olduğumuz hayatın tohumlarını dünde atarız. Bilinçle yapmayız, o an ki duygularımızla hareket ederiz. Ve o hareketin yakın zamanda bize neler yaşamaya gebe bırakacağını bilmeden yaparız. Farkında olmadan yaptığımız için sürekli aynı türden hataları yapmak yerine şu ayrımın farkında olun: bugün yaşadıklarınız dün yaptıklarınızın sonucudur. Gelecekte yaşayacaklarınız ise bugün yaptıklarınızın ve yapmadıklarınızın sonucu olmaya devam edecektir.
Üzüldünüz kavga ettiniz. Kızdınız kavga ettiniz. Aldatıldınız günlerce kavga edip ağladınız. Yalanlar işittiniz hesabını sorarken kavga ettiniz. Peki; hangisinin sonu geldi. Durmadan edip durduğunuz bu kavgalar hangi yaranıza merhem oldu. Olamazlar... kavga ederek karşınızdaki kişiye bir şey anlatmayı başarma olasılığınız yüzde 3 geriye kalan yüzde 97lik kısım boşlukta amaçsızca sallanıp duran davranışlarınız nedeniyle anlaşılamadan yerinde sayıp dururlar.
NE YAPMAK LAZIM!
1) Sevmek, insan hayatına iyi gelen en iyi ilaçtır. Sevmeyi bilmediğimiz de bir ilişkinin nasıl yaşanacağını da bilmeyen insanlar oluyorsunuz. Birini sevmek, iki kelimelik o sözü söylemekten ibaret değildir. Ya da üzgün ve kızgın olduğunuzda bunu anlatmanın tek yolu kavga etmek de değildir.
2) Seni Seviyorum demeden sevgiyi anlatmanın en güzel yolu ilişkinizi yaşarken aynı zamanda birlikte bir hayat yaşadığınız için onun yaşam çabasını desteklemek, elinizden geldiğince hayatı onun için kolaylaştırmaya çalışmak, küçük yada büyük başarılarını takdir etmek. Beğendiğinizi dile getirmek konusunda cimri olmamak. Tadı yerinde pişmiş bir çorba için bile "Bu da bir şey mi sanki" tavrı içinde olmamaktır. Takdir edilmek seviliyor ve beğeniliyor olmanın davranışlarla çiçeklendirilmiş halidir.
Takdir ettiğinizde, eşinizde takdir etmeyi öğrenir. Takdir ettiğinizi gösterir ama takdir edilmez iseniz bir yerden sonra sizde bunu yapmayı bırakırsınız. Bunun ilişki içindeki değerini ikinizde fark ettiğinizde başka eşleri özenmekten vazgeçtiğiniz bir hayata doğru adım adım gitmenin yolunu da bulmuş olursunuz. Beğenilmiş ve kabul görmüş bir insan daha ilk dakikadan serololin dediğimiz mutluluk hormonunu salgılamaya başlar. Ve insanlar mutlu oldukları yerlerden uzaklaşmak istemezler.
3) İnsan ne zaman kavga etmekten uzaklaşır ya da kavga etmenin bir işe yaramadığını fark eder? Önce biraz bunu anlatmak lazım; Kendine güvenen, kendini güçlü hisseden insanlar kavga etmekten kaçınır. Zayıf insanların elinden gelen tek şey karşı tarafı suçlamak karşı tarafta bir kusur bulmak. Karşılaştığı her zorluğu kavga ederek çözmeye çalışmasıdır. Güçlü biri olabilmenin altın anahtarı öz değere sahip olmaktan geçer. Nedir öz değer? ve nasıl sahip olunur?
Öz Değer: kişinin yapmakta olduğu iş ile, o işin sağladığı statü ile kazandığı para miktarı ile ve bu statü ve paranın elde ettirdiği çevre ile elde edilmez. Bunlar öz güven duymak için birer paravandır. Ancak zaten kendine güvenmeyen biri bunlara sahip de olamaz. Öz değer var olmakla başlar. Varlığının bilincinde olmakla başlar. Eğer bu bilince sahip olursanız tüm sosyoekonomik farklılıklara rağmen eşit olduğunuzun kimsenin sizden daha üstün bir varlığa sahip olmadığının sizdeki öz ile gıpta ile baktığınız kişilerdeki özün aynı olduğunun farkında olabilirsiniz. Bu farkındalık kaybettiğiniz, kaybetmek üzere olduğunuz kendi öz değerinizi yeniden elde etmenizi sağlar. Hayatla ve en yakınlarınızla kavga etmeyi bitirmenizi sağlayacak olan şey budur.
Peki İnsan Maruz Kaldığı Can Sıkıcı Durumlarla Kavga Etmeden Nasıl Başa çıkar:
1) Ne hissettiğini ve bu hissettiği duygu sonrasında nasıl bir davranış içerisinde olacağını açıklayarak.
2) Sonrasında bu açıklamalarda bahsettiği davranışlara bağlı kalarak; tartışmaktan kaçınarak, sürekli küçültücü imalarda bulunmaktan kaçınarak. Davranışlarınızdaki geri çekilmeler ile karşı tarafın sizdeki değişikliği görmesini sağlayabilirsiniz. İnanın bu tabakların havada uçuştuğu tartışmalardan çok da etkili olacaktır.
*****
Sevildiğini hissetmeyen insanlar hayatı dolu dolu yaşamak yerine, kendilerini günden güne çürümeye bırakırlar.
Tıpkı dünyamız, tıpkı insanlık gibi...
Çünkü; insan yalnız sevgiyle yaşar.
Sevilmemiş çocuklar uyumsuz olur. Sevilmemiş eşler terk eder yada ihanet eder. Sevilmemiş insanlar saldırgan, mutsuz ve memnuniyetsiz olur. Bu saldırganlık bitmek bilmeyen bir öfkeye, doymak bilmeyen para arzusuna, sahip olma hırsına, hırsızın hırlıyı yolundan çıkartmasına, yoldan çıkana sessiz kalanlar da tacizlere, tecavüzlere, cinayetlere neden olur.
İnsan onuruna yakışır bir toplumda yaşayabilmek için; sevgi aracılığı ile fedakarlığı, dürüstlüğü, vefayı, çaba göstermeyi öğretebiliriz birbirimize.
İMZA : KÖŞE YAZISI
Trend Haberler
Aydın’ın yeni AVM’sine görkemli açılış
Didim'de beklenen yağmur geldi
Meteoroloji'den Aydın için uyarı üstüne uyarı
Genç mühendis kansere yenildi
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi