"Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın" demiş Nazım Hikmet.
Ramazan ayının son birkaç günüydü.
Okullar bir haftalık ara tatile girmişti.
Ailecek, eşimin memleketi olan Balıkesir'in Gönen ilçesine doğru yola koyulduk.
Ramazan'ın son birkaç gününü orada geçirip bayram sabahı eşimin halası Güzide Hanım'ın Burhaniye Ören'deki evinde uyanacaktık.
Gönen'e vardığımızda, kıymetli Kayınpederim ve kayınvalidem Ali Bey ve Seçil Hanım ile koştura koştura merdivenleri ilk önce çıkan evlatlarımız bizden önce kucaklaşmışlardı bile.
Hal hatır sorup biraz dinlendikten sonra bizim Aydın dağlarının en değerli doğal sebzesi olan kuşkonmazlardan toplamaya çıktım.
Oralarda pek bilinmediğinden bolca kuşkonmaz bulmamız çok zor olmadı.
Ertesi gün günlerden Salı'ydı.
Salı günleri Gönen'de kocaman ve kapalı bir alanda semt pazarı kurulur.
Bu pazarın bir bölümünde yıllardır süre gelen bir OYA PAZARI vardır.
Gönenli kadınların kendi işledikleri el emeği göz nuru oyalarının satıldığı pazar burası.
Rengarenk işlenmiş oyaların görüntüsü bile mest olmaya yetiyor.
Birkaç satıcı ile sohbet edip, köylülerin kendi ürettikleri ve doğadan topladıkları doğal yeşillikleri sattıkları bölüme doğru geldiğimde kendi evinde yaptığı ev baklavasını satan neşeli bir teyzeyi kayda alıp sosyal medya hesaplarımda paylaşırken buldum kendimi.
İlginçti çünkü.
Birkaç parça ürün alıp pazardan ayrıldım.
Gönen'de bir gün daha kalıp dağ yolundan körfeze doğru yola çıktım.
Yağmurlu bir sabahtı. Gönen çıkışında yeni tıraş olmuş elinde birkaç giysi olan bir poşetle el eden bir gencin yanında durdum. Köylü çocuğu olduğu besbelliydi. İstanbul'da evden eve taşıma işi yapan amcasının yanında çalışıyormuş Samet.
Gönen'de kız arkadaşına uğrayıp kaz dağlarının eteklerinde yer alan benim de yolumun üstünde olan Kalkım ilçesinin bir köyüne, baba ocağına gidiyormuş bayram izninde.
Yağmur doluya çevrilmişti. Arabamızın üstüne düşen dolu tanelerinden çıkan sesler, bateriye ince ince vuran bagetlerden çıkan nağmeler gibiydi adeta.
Samet'i anacığına teslim edip Kaz Dağları'ndaki yörüklerin konuşlandığı Hanlar bölgesine doğru yoluma devam ettim. Hanlar bölgesine vardığımda hava serinliğini hissettiriyordu.
Han kapısından girdiğimde içerden mis gibi yemek kokusu geliyordu.
O gün orada yediğim oğlak etiyle odun ateşinde pişirilmiş nohut aşının tadını ömrümün sonuna kadar unutmayacağım.
Ankara'da bir fuarda tanışıp can dostlar haneme yazdığım Emekli Akademisyen Pehlivan Uzun ve eşi Emekli Öğretmen Nihal Hanım ile Edremit Akçay'da Munzur Ev Yemekleri Lokantası'nda buluştuk. Kaz Dağları'nda yenilen nohut aşının tokluğuyla Mehmet Bey'in leziz yemeklerinin tadına bakamadım ancak ikram ettiği çayın tadı hala damağımda.
Kendileriyle hasbihal edip eşimin halasının oğlu olan Gökhan ve değerli eşi Sonay kardeşlerimle buluştuk. Oğulları minik Emir de "hoş geldin enişte" diyerek karşıladı beni.
Babası gibi Fenerbahçeli olan Emir'i ne kadar uğraşsam da Beşiktaşlı yapamadım henüz. (Ama çalışmalarım devam edecek)
Ertesi gün mis gibi bir Ören sabahına dinç bir şekilde uyanmıştım.
Sabah yürüyüşünde, bizim oralarda da olan karakenker yani vahşi enginarlarla karşılaştım doğada.
Şifa deposu olan bu kenkerlerden doyasıya yedik. Özellikle minik Emir çok sevdi.
Halamızın Ören'deki yazlığında melekler kadar iyi yürekli komşuları var.
Yıllarca İngiltere'de yaşamış ve körfeze yerleşmiş Hacı Abi ve eşi Latife Hanım da can dostlar hanemize yazdıklarımızdan.
Hele hele asil duruşlu ve oldukça beyefendi karakteriyle Mikail Abi de can dostlar listemizde.
2010 yılında Alanya'da bir Türkiye Halter Şampiyonasında tanıştığımız Kerim Erçetin de beni arayıp Edremit Zeytinli'de olduğunu ve kahve içmeye beklediğini söyledi.
Zaman zaman camiamızın büyüklerini ziyaret etmeyi ilke edinmiş Halter Federasyonu Başkanı Sayın Talat Ünlü ve Asbaşkan Yasin Aslan dostum gibi ben de Kerim abiyi ziyaret etmeyi kendime bşr vefa borcu bildim.
Kendisiyle Zeytinli 'deki evinin bahçesinde buluştuk. Gördüklerim karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim.
70 li yaşlarda ancak 55 yaşlarındaki gibi fit görünen Kerim Abi (maşallah) evinin bahçesini adeta halter salonuna çevirmiş.
Günlük antrenmanlarına hız kesmeden devam ediyormuş.
Kız kardeşi Reyhan Hanımım yaptığı kahve de çok lezizdi.
Kerim abi ile Kaz Dağlarına doğru kısa bir gezinti yapıp kendisine, tanıdığım birkaç yabani bitkiyle tanıştırdım.
Ören'e geri dönmenin vakti gelmişti.
Kayınpederim Ali Bey, neredeyse tüm aileyi arabasına toplayıp onları da Ören'e getirmişti.
Bayram sabahı tüm aile Ören'de uyanacaktı, bayram namazının ardından geçtiğimiz yıllarda vefat eden Ramazan eniştemizin ( halamızın eşi) mezarını ziyaret ile bayrama başlayacaktık.
Ailece bayramlaşılan çocukların kaynaştığı, büyüklerin hasret giderdiği.
Benim de bol bol oksijen depolayıp can dostlar hanemizi genişlettiğim bir bayram yaşadık.
Sonuç: Kaz Dağları ve eteklerine yeniden âşık oldum.
Sağlıcakla...
Trend Haberler
Karacasu'da feci kaza: 2’si ağır 3 çocuk yaralı
Dualar Karacasu'da yaralanan çocuklar için
Beyaz Eşya Firması İflas Etti! Çok Sayıda Müşteri Mağdur Oldu
Karacasu'daki olayda ilginç gelişme: 4 saatte önce her şey normal diye tutanak tutulmuş
Başkan Gençay'dan ikametgah çağrısı
Yarın başlıyor! ATM'ye kartını takan bu yazıyla karşılaşacak