Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski lideri Deniz Baykal, 2010 yılındaki anayasa değişikliği referandumunun hemen öncesinde özel hayatını hedef alan bir operasyonla genel başkanlıktan düşürüldü.
2011 genel seçiminden hemen önce Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) üst kademe yöneticileri telekulak ve kaset operasyonlarına maruz kaldı.
2011 yılı Nisan ayı sonunda başlayıp Mayıs ayına yayılan bir zaman diliminde Yüksek Seçim Kurulu’nun kesinleşmiş aday listelerinde adları seçilebilecek sıralarda bulunan 9’u Başkanlık Divanı üyesi 10 MHP yöneticisi birbiri ardına istifa etmek zorunda kaldı.
Siyaset özel hayata uzanmış, kaset ve ses kayıtları ile dizayn edilmişti.
*
Türk siyasetinin ahlaksız ve belden aşağı yöntemlerle dizayn edilmesinin altından kim çıktı dersiniz?
Kendi askerine, kendi polisine, kendi vatandaşına silah doğrultacak kadar alçaklaşmış, bence PKK’dan çok daha tehlikeli olan FETÖ çıktı.
FETÖ, sadece siyaseti değil, Türk’ün kut’lu ordusunu da bin bir kirli kumpaslarla dizayn etmek için uğraştı.
Kısmen başarılı da oldu.
Onurlu Türk subayları tutuklandı, Genelkurmay Başkanı terör örgütü lideri olmakla suçlandı ve tutuklandı.
Resmen Türk Ordusu’na terör örgütü muamelesi yapıldı.
Bunlara çanak tutan da havuz medyası dediğimiz, yıllarca FETÖ’yü öven sözde yayın kuruluşlarıydı.
Yandaş basın aracılığı ile yapılan algı operasyonları sonucu hem siyaset, hem ordu sindirilmişti.
*
Bundan yaklaşık üç yıl önce Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay hakkında da bir kaset servis edildi.
Günlerce konuşuldu.
Bende bir canlı yayına konuk olan Deniz Atabay’a bunu sordum.
Deniz Atabay, bunun bir kumpas olduğunu söyledi ve, “Didim’de ranta geçit vermedim. Bundan rahatsız olanların saldırısı ile karşı karşıyayım. Ben Didim halkı için çalışıyorum. Çalmadım, çaldırmadım, rantçıların karşısında durdum. Sadece karımı ilgilendirecek bir şeyle yıpratmaya çalışıyorlar” diye cevap vermişti.
*
Didim’deki rantın büyüklüğünü anlatmaya gerek yok.
Bu öyle büyük bir rant ki, daha önce CHP’den belediye başkanlığı yapmış ve kendisi de kaset mağduriyeti yaşamış ancak imar ihalelerine fesat karıştırmak ve zimmetine para geçirmek suçlamasıyla gözaltına alınan Mümin Kamacı, adını bile söyleyemediği Ak Parti’den başkan adayı olmuştu.
*
Bir tarafta Didim’i ranta kurban ettiği iddia edilen Mümin Kamacı, diğer tarafta ranta geçit vermeyen ve özel hayatı üzerinden yıpratılmaya çalışılan Deniz Atabay vardı.
Nihayetinde Didim halkı, Deniz Atabay’ı tekrar belediye başkanı seçerek, “Bize ne kardeşim başkanın özel hayatından, bize hizmet edecek, kendi cebini doldurmayı düşünmeyecek başkan lazım” mesajını verdi.
*
Şimdi son günlerde aynı kaset bu kez farklı bir algı üzerinden tekrar servis edildi.
Üç yıl önce adı ‘yasak aşk’ olan kaset bu kez ‘tecavüz’ ismini aldı.
Üç yıl önce ‘yasak aşk’ adı altında istediklerini alamayanlar, bu kez toplumdaki algının da daha hassas olduğu ‘tecavüz’ üzerinden yürümeye başladılar.
Ne tesadüftür ki, "Hele İslami devlet olsun, en güzel sarığı biz saracağız. Vakti gelir. Devletin kontrol mekanizmalarında olalım" diyen Uşşaki Cemaati şeyhi Fatih Nurullah denen ahlaksızın 12 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanmasıyla aynı zamana geldi.
*
Havuz medyası diye tabir ettiğimiz kesim aynı FETÖ’nün siyaseti ve ordumuzu dizayn ettiği sırada takındıkları tavrı takındı.
Şaşırdık mı? Hayır tabi ki.
Hatta başka malzeme bulamayınca Didim halkının yakından tanıdığı birkaç kişiyi çıkardılar ekrana.
Mesela Didim sahiline iki masa atıp “Burası benim” diye halkın malına çökmeye çalışan uyanığı çıkardılar.
Belediye çökme girişimine engel olduğundan “Ekmeğimle oynadı” diye bas bas bağırmasını da garipsemedik.
*
Tabi bir de 2014 seçimlerinden bir ay önce, eski başkan Mümin Kamacı döneminde 9 ve 10 kat konut yapmak için alınan ruhsat konusu var.
Deniz Atabay seçildiğinde 9 ve 10 kat ruhsat verilen yerin 3 veya 4 kat olabileceği gerekçesiyle ruhsatı iptal etmesiyle başlayan bir süreç yaşandı Didim’de.
Danıştay’ın yıkım kararına rağmen kaba inşaatı bitirilen binanın sahipleri, imar barışından faydalandı ve ruhsatı aldı.
Bina yasal hale geldikten sonra 9 kat olan binaya 2 kat, 10 kat olan binaya da 3 kat daha kaçak çıkıldı.
Üstelik konut olması gereken iki bina otele döndürüldü.
Yasa tanımaz bu girişimlerin sonunda belediye İşletme Ruhsatı vermedi haliyle.
Konu bu haldeyken birden bire kaset olayı tekrar gündeme geldi.
*
Üstelik bu kez kasetle yıpratılmaya çalışılan sadece Deniz Atabay olmadı.
Hedef gösterilen isimlere ve tecavüze uğradığını iddia eden kadının anlattıklarına bakınca olayın ne kadar düzmece olduğunu görmek zor değil.
*
Didim Belediyesi’ne giden kadınlar tecavüze uğruyor” şeklinde yapılmaya çalışan algı operasyonuyla, Didim Belediyesi’nde çalışan kadınlar başta olmak üzere Didimli tüm kadınların namusu da tartışmaya açılmış oluyor.
Didim halkının ve Didim’de yaşayan kadınların bunlara verecek bir cevabı elbet olur. HİÇ BİR ŞEY DEĞİŞMEMİŞ
Yıl 1989.
Uçurtmayı Vurmasınlar filminden bir sahne.
Cezaevinde arama yapan müdür, yasak olduğunu düşündüğü bir kitabın yakılmasını ister.
Yanına çağırdığı görevliye “Götür bunu sobaya at” der.
Sonra yanına başka bir görevli çağırır ve “Git bak bakalım zarfı sobaya atacak mı?” der.
Sonra başka bir görevli çağırır ve “Git bak bakalım zarfın sobaya atılıp atılmadığına bakacak mı?” der.
*
Yıl 2020
"Hele İslami devlet olsun, en güzel sarığı biz saracağız. Vakti gelir. Devletin kontrol mekanizmalarında olalım" diyen Uşşaki Cemaati şeyhi Fatih Nurullah denen ahlaksızın 12 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanmasıyla ilgili haber yapılması yasaklandı.
Haber yapılmasının yasaklanmasının da haber yapılması yasaklandı.
*
Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar konusunda 1989’dan bu yana çok da bir şey değişmemiş aslında.
TOPUK FARKI
Geçtiğimiz yıl Aydın’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 97’nci yılında bir kriz yaşanmıştı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı törenlere dönemin valisi ve iktidar partisinin hiçbir yetkilisi katılmamış, sunuculuğu yapan kadın görevli devlet protokolünün 12’nci sırasında bulunan Ana Muhalefet Partisi Lideri’nin ismini söylemekten kaçınmıştı.
Vali ve iktidar partisi yetkilileri eski bakanlardan birinin Köşk İlçesi’ne yaptırdığı namazgahın açılışında boy göstermişlerdi.
*
Bu yıl da çok farklı olmadı.
Devlet Vali Yardımcısı düzeyinde temsil edildi.
Kurtuluş günü kutlanırken İktidar partisinin Aydın’daki tüm yetkilileri başka gün yokmuş gibi tam da kurtuluş gününde düzenlenen 2 kilo incir alma sırasında boy gösteriyorlardı.
*
AK Partili vekiller, il ve ilçe başkanları Milli değerlerden dem vurup, milli günlerde ortadan kaybolurken Aydın’ın Topuklu Efe’si Özlem Çerçioğlu taaaa Van’da hurda toplarken çöpte buldukları Türk Bayraklarına sahip çıkan Yunus ve Argeş Duman kardeşlerin ilk kez uçağa binmesine vesile oluyor, bayrağa sahip çıkan iki delikanlıyı bayrak için can veren Efeler Diyarı’nda misafir ederek onurlandırıyordu.
GÜNÜN FIKRASI
Sarışının biri kütüphaneye girmiş ve direk bankoya yönelerek yüksek sesle görevliden bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması istemiş.
Görevlinin saf saf yüzüne baktığını gören sarışın bu sefer daha yüksek sesle:
“Anlatamadım galiba beyefendi, bana bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması” demiş.
Sinirlenen görevli:
“Hanımefendi burası kütüphane” diye cevap vermiş.
Sarışının yüzü kıpkırmızı olmuş, özür dileyip çok çok kısık bir sesle fısıldayarak konuşmuş:
“Pardon pardon, bana bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması”
GÜNÜN TESPİTİ
“..insanlar birbirinin ‘kalbine’ dokunmalı, ‘yarasına’ değil..” BEN
“..ruh eşimi buldum, piyasadan çekiliyorum..” GÜNÜN SÖZÜ
“..bu devirde hayat insanı değil, insan hayatı harcıyor..” KADINLAR ERKEKLER
“..akılsız kadınlar, kocalarını ‘köle’ yaparlar ‘kölenin karısı’ olurlar.. akıllı kadınlar, kocalarını ‘kral’ yaparlar ‘kralın karısı’ olurlar..”