Dünyada jeotermal enerjinin endüstriyel olarak kullanımı yarım asırdan biraz fazladır. Ülkemizde ilk jeotermal elektrik santralı 1984’te, ilk jeotermal merkezi ısıtma sistemi 1987’de kurulmuştur. Yarım asırdan fazla geçen zaman dilimi içerisinde, jeotermal santraller (JES) tek flaşlı proseslerden, çift flaşlılara ve daha sonra “binary” çevrimlerine ve her iki prosesin kombinasyonu olan çevrimlere doğru evrim geçirmiş ve geçirmektedir. Aydın’da halk nazarında JES’lerin plansız ve programsız kurumundan, kanunsuz ve denetimsiz işletiminden kaynaklı rahatsızlıklar ve şikayetler her geçen gün artmaktadır. Aydın’da JES’lere bağlı şikayetlerin temelinde Aydın jeotermal kaynakların tarımı, canlı yaşamı ve çevreyi yok sayarak sadece elektrik enerjisi üretiminde kullanımı ve bu kullanımın etkileri yatmaktadır. Aydın’da JES’lerin zararları halk, sivil toplum kuruluşları tarafından dile getirilince resmi makamlar ve jeotermal şirketler jeotermallerin temiz-çevre dostu-yenilenebilir olduğunu, jeotermal uygulamaların dünyada da benzer şekilde yapıldığını dile getirmektedir. Peki gerçek nedir? Dünya uygulamaları nasıldır? Bu sorulara doğru cevap vermek için Niyazi Aksoy’un Amerika Birleşik Devletinde Nevada eyaletinde 2008 yılında Steamboat, Brady ve Desert Peak jeotermal sahalarında yaptığı araştırma sonuçlarına bakmak faydalı olacaktır. Bu jeotermal sahalarda saptanan ortak sonuçlar şu şekildedir; 1) Bu sahalarda JES’ler yerleşim yerlerine 5 km ile 80 km arası mesafe uzaklıkta, tarım dışı alan olan tepelerde kurulmuştur. 2) Bu sahalarda delinen üretim kuyuları arasındaki mesafe düşük olup bazı yerlerde 50 mt’dir. Saha alanına göre delinen kuyu yoğunluğu çoktur. 3) Üretim kuyuları için harcanan toplam güç kışın elde edilen elektrik gücünün 1/10’u, yazın da 1/6’sı kararıdır. 4) Sahada üretilen elektrik enerjisinin %20 kadarı iç tüketimde kullanılmaktadır. 5) Sahada 10,000 ton/st toplam akışkan üretimi yapılmakta, bunun 9,900 ton/st (yüzde 99) kısmı reenjekte edilmekte, 100 ton/st (yüzde 1) kısmı ise buharlaşmakta. Jeotermal akışkandan separasyonla elde edilen buhar, binary santralde değerlendirilmektedir. 6) Sahada genelde 5 üretim kuyusuna 2 reenjeksiyon kuyusu düşmektedir. Reenjeksiyon kuyuları üretim bölgesinden 1 km ile 5 km arası uzaktadır. 7) Bu sahanın atık sularından yararlanılarak 15000 konut eşdeğerinde bir alanının merkezi ısıtma sistemi ile ısıtılması planlanmaktadır. Brady jeotermal santralının hemen yanında, yaklaşık 3000 metrekare kapalı alana sahip soğan kurutma tesisi bulunmaktadır. 8) İki saha bir sahadan idare edilmekte, Desert Peak santralında hiç kimse bulunmamaktadır. Bu iki saha için vardiyalı 12 kişi çalışmaktadır. 9) Başlangıçta tüm sahalar buhar ürettikleri için önceleri buhar türbinleri kurulmuş, sonra bu türbin ve santraller yeni teknoloji ile geliştirilmiş, sahaların ömrü uzatılmış, karlılık artmıştır. Amerika'nın Nevada eyaletindeki 3 jeotermal sahadaki uygulamalar ile Aydın'daki uygulamaları karşılaştırınca şu farklılıklar görülmektedir; Nevadaki JES’ler tarım alanları ve yerleşim yerlerinden uzakta kurulmuşken Aydın'daki JES’ler genelde birinci sınıf tarım alanlarında, sulak alanlarda ve yerleşim yerleri, hastane, arkeolojik veya doğal sit alanları yanında, içinde kurulmaktadır. Nevada’daki JES üretim kuyuları dar bir alanda kurulmakta, reenjeksiyon kuyuları üretim kuyularından uzak mesafede açılmakta, reenjeksiyon /üretim kuyu açılış oranı genelde 2/5 şeklinde, çıkarılan akışkanın reenjeksiyon işlemi üretilen elektriğin yüzde 20’sini tüketmesine rağmen akışkanın tamamı reenjekte edilmektedir. Aydın'daki uygulamalarda JES kuyuları geniş ve dağınık bir sahada kurularak miktar ve alan olarak çok fazla tarım ve yaşam alanını etkilemekte, reenjeksiyon kuyuları üretim kuyularına yakın mesafede kurulmakta ve jeotermal kaynağın verim-ısısının azalmasına sebep olmakta, reenjeksiyon/üretim kuyu açılış oranı genelde 1/8-10 şekline olmakta, jeotermal sahada üretilen elektriğin ancak yüzde 3 kadar miktarı tüketilerek çıkarılan akışkanın yüzde 20-30 arası miktarı su kaynaklarına-havaya salınarak su-toprak-hava-tarımsal ürünlerin kirlenmesine  sebep olmaktadır. Nevada’daki jeotermal kaynaklar elektrik üretiminden başka konut ısıtılmasında ve tarımsal faaliyetlerde kullanılmaktadır. Oysaki Aydın'daki jeotermal kaynaklar sadece elektrik üretiminde kullanılmakta, başka bir amaçla kullanılmamakta veya kullanılmasına izin verilmemektedir. JES’lerin kurulumu diğer enerji yatırımlarına göre daha ucuz, karlılık oranları ise çok daha fazladır. JES’ler üretim sürecinde çok az çalışan ile faaliyet göstermekte, bölge halkına iş imkanı yaratmamaktadır. Nevada’daki jeotermal işletmeler üretim süreci içinde teknolojik yenilikler ile santralleri geliştirmiş, jeotermal kaynaktan en üst düzeyde faylanma imkanı yaratmış, çevre kirliliği oluşmasını önlemiştir. Aydın'daki jeotermal işletmelere baktığımızda çoğu santralin eski teknoloji ile kurulduğu, uzun süredir bu şekilde çalıştığı, yeterli teknolojik yeniliklerin yapılmadığı, tek amacın az yatırım ve masraf ile çok fazla kazanç olduğu, çevre-tarım-yaşam alanlarının korunmadığı, yürürlükteki kanunlara uyulmadığı, gerekli denetimlerin yapılmadığı görülmektedir. Nevada’daki ve dünyanın gelişmiş diğer ülkelerindeki jeotermal uygulamalarına bakıldığında Aydın'daki jeotermal uygulamaların temiz, çevre dostu ve yenilenebilir enerji uygulamaları olmadığı, Aydın’da jeotermal uygulamalarına bağlı çevre-tarım-yaşam alanlarında katliam yapıldığı görülmektedir.