Değerli okurlarım;
Çoğunuzun bildiği gibi dün, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günüydü.Bu gün, özellikle sosyal medyadan süslü bir cümle ile kutlandı ve bitti.Seçim zamanı olsa gerek, bu sene kutlayanların sayısı oldukça fazlaydı.Özellikle kırmızı kravatlılar ve kırmızı kravatlı adayları için şirin görünmenin en güzel fırsatıydı bu.
Siyaset önce de böyleydi şimdi de aynı.
Demek ki neymiş,
Siyaset ; Kendini zeki zanneden insanların, doğru ya da yanlış vaatlerle tüm seçmeni keklik sanıp çantasına koyabilme oyunuymuş.
Benim için o oyun çoktan bitti.Bir komedyen de der ki;
Siyaset; Yanı başındakinin ayağına hızla basıp "ahhh!" diye bağırmaktır.
Bu düzenbazlıkta siyaset mi yapılır?
Neyse;
Gelelim işin özüne.
Gazeteci;
Gazete, dergi, radyo, televizyon, internet ve diğer medya kanallarında çalışan, haberleri araştıran, kaynakları doğrulayan, olayları doğru bir şekilde yorumlayarak yazı yazan röportajlar yapan, haber bültenleri hazırlayan ve yayınlayan veya yayınlatan emekçidir.Gazeteciler eğitim, sağlık, tarım, turizm, spor gibi birçok alanın daha fazla gelişmesi için yaptıkları tanıtım faaliyetleri ve yayınlarla katkılar sağlarlar.
Bu görevlerini gerek fiilen gerekse madden özgür oldukları zaman daha iyi yaparlar.
*
1961'de 212 sayılı Fikir İşçileri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 10 Ocak günü, 1962-1971 arasında "Çalışan Gazeteciler Bayramı" adıyla kutlanmıştır.1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı "Çalışan Gazeteciler Günü" olarak değiştirilmiştir.Ama bu günün meşalesi şöyle ateşlenmiştir;27 Mayıs 1960 tarihindeki darbenin ardından kurulan Milli Birlik Komitesi, basına kimi kısmi hak ve özgürlükler sağlamıştır.
Gazetecilerin sosyal haklarını güvence altına almanın ötesinde özellikle de reklam-ilan dağıtımında kimi eşitlikçi uygulamalar getirince doğal olarak o dönemin en güçlü 9 gazete patronu bu duruma karşı çıkarak ortak bir bildiri yayınlamış ve üç gün boyunca gazete çıkarmayacaklarını duyurmuşlardır.Söz konusu gazetelerde çalışan basın emekçileri de patronlara karşı haklarını savunmak adına üç gün boyunca "Basın" isimli bir gazeteyi yayınlayarak Türkiye demokrasisine çok önemli bir deneyim kazandırdılar.Ayrıca basın emekçileri görüş ayrımı olmadan örgütlenmenin mümkün olabileceğine ilişkin tarihsel öneme sahip bir direnişin öncüsü oldular.
Kamuoyunu doğru ve hızlı bilgilendirmek adına fedakârca görev yapan basın çalışanı arkadaşlarım, gününüz kutlu olsun.Toplumu bilgilendirmek ve ihtiyaç duyduğu konularda aydınlatmak üzere olayları dürüst, etik ilkelere uygun ve objektif bir şekilde araştıran, belgeleyen, yazan ve kamuoyuna aktaran basın mensupları, toplumsal kalkınmanın sağlanmasında ve toplumda barış, huzur ve güven ortamının güçlenmesinde büyük rol oynayan tüm basın emekçisi arkadaşlarım, gününüz kutlu olsun.Günümüzde dijital habercilikte yaşanan hızlı gelişim ve dönüşüm, başta internet ve sosyal medya olmak üzere bilgi, belge ve habere erişimi hem hızlandırmış hem de kolaylaştırmıştır.Toplumda bilgi kirliliğine ve algı amaçlı yanlış yönlendirmelere yol açabilecek olumsuzlukları da beraberinde getiren bu gelişmeler karşısında basın çalışanlarımızın sorumlulukları daha da artmıştır.Gelişen iletişim teknolojileri sayesinde dijital ortama yönelen gazetecilik mesleğinde kuşkusuz sahada haber kovalayan gazetecilerin ve muhabirlerin önemi daha çok belirgindir.Ancak masa başı çalışanları, yazarlar, araştırmacıların da bu meslekte önemi büyüktür.Ülkemizin en büyük sorunlarından biri liyakat diyoruz ya hep.
İşini layıkıyla yapan herkese selam olsun.Bu uğurda ölen, öldürülen tüm meslektaşlarımız nur olsun.Saygıyla,Sağlıcakla...