Her farz namazdan sonra İmam Muhammed Taki’ye (as) şu şekilde tevessül edilirse rızkın çoğalmasına vesile olur:
“Allâhumme innî es’eluke bihaqqi veliyyike Muhammed İbn-i Aliyyil Taqiyyil Cevâd aleyhisselâm, illâ cudte bihi aleyye min fazlike ve tefazzalte bihi aleyye min vus’ike ve vessa’te bihi aleyye min rizqike ve ağneytenî bihelâlike an harâmike bi fazlike ammen sivâk ve ca’alte hâcetî ileyke ve qazâehâ aleyk, inneke limâ teşâu qadîr.”
[Allah’ım, şüphe yok ki ben, senin velin olan Muhammed b. Ali Taki Cevad’ın (as) hakkı için, onun vesilesiyle ihsanından bana bağışta bulunmanı, sınırsız hazinenle beni feyizlendirmeni diliyorum. Onun vesilesiyle rızkımı artır; helalinden vererek haramından ve senin dışında olan kimselerin ihsanından beni gani et; ihtiyacı sen sağla ve hacetimi sen gider; şüphe yok ki sen, istediğin her şeyi yapmaya kadirsin.]
*Yine rızkın çoğalması için her gün 100 defa şu zikir okunmalıdır:
“La ilâhe illallâhul melikul haqqul mubîn.”
[Saltanat sahibi, hakk (ile hükmeden) ve gerçekleri açığa çıkaran Allah’tan başka ilah yoktur.]
*Günde 30 defa şu zikri okumak da rızkı artırır:
“Subhânallâhi ve bihamdih, subhânallâhil azîmi ve bihamdih.”
[Allah (her türlü noksanlık ve kötülükten) münezzehtir ve (ben) O’nu hamd ediyorum. Azim olan Allah (her türlü noksanlıktan ve kötülükten) münezzehtir ve (ben) O’nu hamd ediyorum.]
*Bir rivayete göre bu zikir, rızkı artırdığı gibi cennete girmeye de vesile olur.
*Ayrıca yatsı namazından sonra Vakıa suresini okumak da rızkı artırır
**
Allah dostlarından… Talebesi anlatıyor.
Bir sabah hazır olduğumuz yere teşrif edip, hatır sorarken, halimi arz edip:
- Efendim, benim şu kadar lira borcum var idi. Günü geldi sıkılıyorum. Üç gün izin verirseniz memlekete gidip öder gelirim, dedim.
- Biraz sabret, geceler gebedir, buyurdular.
Birkaç gün sonra, münasip lisanla tekrar hatırlatmak zarureti hasıl oldu. Zira memlekette, “borçtan kaçtı” sözleri de gelen haberler arasında idi. Hz.Üstaz'ın sözü yine evvelki gibi idi.
- Geceler gebedir.
Fakat bir gün sonra bana:
- Memlekette nerden vereceksin bu parayı? diye sual ettiler.
İşin en canlı noktası da burası.
- Efendim, babamdan kalma bir bağım var, üç bin lira eder. Onu satıp veririm, dediğimde Hz.Üstazın rengi birden değişti. mübarek gözleri buğulandı.
Ve şu sözler döküldü:
- Biz kardeşlerimizin evini bağını satmak değil, birini iki etmekle mükellefiz.
İkinci gün bir tüccar ağabeyimizden ödünç para alıp parayı bana verdiler. Sonra ödedim.