Nazilli’de geçtiğimiz hafta Nazilli Belediyesi’nde yaşanan, adına ‘Bayrak krizi’ konan olay üzerine AĞZI OLAN KONUŞTU.
Nazilli Belediye Başkanı sayın Kürşat Engin Özcan’ın bu sessizliği (suskunluğu) devam ettikçe, masaya yumruğunu vurmadığı, kararlı hareket etmediği müddetçe, başkanın bu tür yorum ve dedikodulardan kurtulması imkansız olur.
Bayrak olayının hemen ardından soruşturma başlattım dediği olayı yaşayan, Belediyeye 2 dakikalıkta olsa MHP Bayrağı asan 3 gençle konuştum.
Hepsi de ekmek parası pesinde olan, siyasetten uzak, belediye başkanının da çalışmalarından memnun olduğu işçiler.
Aldıkları emir üzerine, Bayrakları ütülenmiş halde terziden almışlar asmak için belediyeye çıkmışlar. Aldıkları pakette, birden çok bayrak varmış. Bayraklar çok büyük ve hepsi de kırmızı olduğu için açıp bakamamışlar.
3 kişi bayrağı iplerle bağlayıp asmışlar. 2-3 dakika sonra astıkları bayrağın MHP Bayrağı olduğunu görünce. Telaş içinde bayrağı alıp Türk Bayrağı asmışlar. Hepsi bu. İçlerinde gözlerinden yaş gelip, bizi işten atarlar mı diyen bile oldu
**
DEMEÇLER ÇOK ÜZÜCÜ VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ!
Yaşanan olayın şeffaf berrak olarak hepsi bu. Birde olayın arkasından koparılan yaygaraya bakın.
- Başkan MHP’ye geçti. Bunu Belediyeye MHP Bayrağı asarak ispatladı.
- Nazilli’de Millet İttifakı çöktü.
- Başkan sağ gösterdi, soldan vurdu. ‘AK Parti’ gösterdi, ‘MHP’ dedi.
Bütün bunlar kamuoyunun bilgisi olmadığı için konuştuğu dedikodular. Ya sorumlu olan, hukukçu yetkililerin demeçlerine ne demeli. Başkan soruşturmayı en ince noktasına kadar gideceğiz derken,
İYİ PARTİ hukukçu İlçe Başkanı sayın Cihat Öztürk, peşin hüküm ve karar verip, elinde bilgisi belgesi olmadan, ‘OLAYDA PROVAKASYON VAR’ diyebiliyor.
Şimdi ben buradan sesleniyorum. Yanlışlıkla asılan Bayrak nihayet bir Parti Bayrağıdır.
NE PKK, NEDE PYD BAYRAĞI. Bu kadar kıyamet, yaygara koparmanın, keskin ve sert demeçlerin ne anlamı var?
Bu gençlere Bayrak asma görevi verenlere soruyorum.
Siz, bu gençlere Bayrağı asmadan önce, BAYRAĞIN YIRTIK OLMAMASINA, SOLUK OLMAMASINA dikkat edin diye uyardınız mı?
Biz onun için belediyede işler, ‘SALDIM ÇAYIRA ALLAH KAYIRA’ diye gidiyor diyoruz.
Belediyede yetki kargaşası yaşanıyor diyoruz.
Kulak asan var mı? Nerdeee…
İnşallah bu 3 gencin hataları, ekmeklerinin elinden alınması ile sonuçlanmaz. Sayın Başkanın bu anlayışta giderse bu belediye ile ilgili daha çok şey yazılır çok şey konuşulur.
**
MİLLET OKUMAKTAN KAÇIYOR!
Basınla ilgili araştırmalarımda ilginç bulgulara rastladım.
20 yıl önce ulusal gazetelerin günlük tirajlarına baktım.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası kapatılan Zaman Gazetesi 1.000.000’a ulaşmış.
Arkasından kafa kafaya HÜRRİYET ve SABAH gazetesi geliyor tirajları 450-500 bin arasında. TAKVİM ve POSTA gazeteleri bunları izliyor.
Aradan geçen 19 yıl sonunda günlük gazete satışlarının geldiği nokta çok ilginç.
12-18 Ekim 2020 arası gazetelerin günlük satışları şöyle.
İlk sırada 245 bin ile SÖZCÜ Gazetesi yer almış. İkinci sırayı 242 bin ile SABAH gazetesi almış. Üçüncü sırayı 211 bin ile HÜRRİYET Gazetesi, 4’üncü sırayı da 165 bin ile POSTA gazetesi almış.
19 yılda gazete satışları yüzde elliye yakın azalmış.
Gazete satışlarındaki azalmada elbette internet gazeteciliğinin etkisi var. İnsanlar haberleri internetten istediği an okuyor.
Elbette, ekonomik sıkıntılarında rolü var. Önemli olan okumaktan uzaklaşmış toplum olmamız. Bu rakamlar ile Avrupa ülkeleri arasında en geri sıralardayız. Sadece Afrika, Asya ülkelerine göre iyi durumdayız.
BU DURUMDAN BASININ GELECEĞİ İÇİN KAYGI DUYDUM.
**
HALA, FARKINDA DEĞİLİZ!
Yeni tip koronavirüs (covid-19) sadece ülke çapında değil dünya kamuoyunda korku salmaya devam ediyor.
Nazilli’de tüm mahallerde son bir haftada coranadan ve eceliyle ölenleri, günlük ortalama 6 ile 9 arasında tespit ettik.
Nazilli ve çevresinde vatandaşın virüsü daha ciddiye aldığını görüyoruz.
Nazilli’de en az 8-10 noktada maske satışları yapılıyor.
Bu çok olumlu bir durum. İnsanlarımız durumun ciddiyetini anlamışlar. Buda sorumluluk duygularını artırmış.
Bunlara eyvallahta, şu Nazilli Belediyemizin arka sokağındaki gençlerimizdeki sorumsuzluğu bir görün.
Bütün kafelerde işletmeler elinden gelen önlemi alsa da, gençlerde sosyal mesafe diye bir şey yok. Gençlerin ısrarlı umursamazlığı nedeniyle bazı geceler iğne atsanız yere düşmeyecek kadar yoğunluk görülüyor.
Maske ise hiçbirinde yok denecek kadar az.
Şehrin tam göbeğinde, neden buna göz yumulur anlamıyorum.
Corananın (pandeminin) membası burada. Yetkililer sokaklarda ceza kesmek için maskesiz insan arıyor. HER NEDENSE BURAYA UĞRAMIYOR, GÖRMÜYOR.