Canlı yaşamı için hayati öneme sahip su kaynakları üzerinde son yıllarda giderek artan oranlarda yaşanan kirlilikler, temiz tatlı su ihtiyacını dünyadaki ve ülkemizdeki en büyük küresel ve bölgesel kaynak problemlerinden birisi haline getirmiştir. Ülkemizde temiz tatlı suyun miktar açısından en önemli kısmını yüksek oranda yeraltı suları ve çok daha az oranlarda ise yüzeysel sular oluşturmaktadır. Yeraltı ve yerüstü su kaynakları, toprağın fizikokimyasal özelliklerinden etkilenmekte, bulunduğu bölgenin yapısına göre farklılık taşımaktadır. Aydın ilindeki su kaynakları; yeraltı suları, akarsular, baraj ve göller olmak üzere üç grupta toplanır. Aydın’daki içme ve kullanma suyu ihtiyacının yaklaşık yüzde 80’i yeraltı su kaynaklarından karşılanmaktadır. O yüzden yeraltı su kaynaklarının varlığı ve temizliği Aydın ili için hayati önem taşımaktadır. Aydın ili genelindeki yeraltı suyu rezervinin büyük bir bölümü aşağı Büyük Menderes havzasındadır. Bu havzadaki toplam işletme rezervi yaklaşık 309.8 hm3/yıl'dır. Bu rezervin yaklaşık 200 hm3/yıl miktarı içme, kullanma, sanayi ve sulama suyu olarak tahsis edilmiş durumdadır. Mevcut su kaynakları artan nüfus, küresel ısınma, tarım, sanayileşme ve kentleşme gibi unsurların tehdidi altında bulunmaktadır. Son yıllarda suya olan talebin artması hem yüzeysel suların hem de bazı yersel alanlarda yeraltı suyu kaynaklarının aşırı tüketilmesine neden olmuştur. Yeraltı suyu akiferinden alınan suyun yeri, genellikle kullanmaya bağlı kirlenmiş su, akiferdeki kalan su, yağış suları, yüzeysel sular veya bunların tümünün kombinasyonunda tekrar depolanması ile tamamlanır. Dokuz Eylül Üniversitedinden S.Tokgöz, C.Tokgöz tarafından yayınlanan “Sürdürülebilir su yönetiminde yer altı suyun önemi” makalesine göre depolanan su özellikle Batı Anadolu’da bazı alanlarda (Küçük Menderes Havza) tarımsal, evsel, endüstriyel atık suların ve deniz suyu girişimlerinin öncülüğünde gerçekleşmektedir. Dahası Gediz, Büyük Menderes, Bakırçay ve Simav gibi havzalarda doğal olarak derinlik artışına bağlı yüksek oranlarda bulunan jeotermal ve eskimiş suların bu karışımlara değişen oranlarda katkıları bulunmaktadır. Bazı yersel alanlardaki içme ve sulama sularında gözlemlenen Arsenik, Bor ve bazı ağır metal kirliliklerinin ana kaynağı Bor, kömür ve metalik madenler olmasına rağmen daha geniş havzalarda da jeotermal ve eskimiş indirgen sular olabileceği son çalışmalarda tespit edilmiştir. Yanlış enjeksiyon uygulamaları, kuyu tasarım yanlışlıkları ve yüksek çekim oranları jeotermal kirliliğin en önemli nedenleri olarak gösterilmektedir. Genel olarak birçok durumda Arsenik (As),kükürtlü ve demirli minerallerin içeriğinde var olduğundan, bu minerallerin çözünümüne bağlı olarak yeraltı suyuna geçer. Dokuz Eylül Üniversitesinden S.T.Güneş ve C.Güneş tarafından yayınlanan “Jeotermal kaynaklı arseniğin yeraltı suyu ve yüzeysel sulardaki jeokimyasal davranışı” adlı çalışmasına göre ülkemizde Menderes Masifi ile ilişkili jeotermal kaynaklardaki As derişimleri oldukça yüksek değerlerde bulunmuştur. Reenjeksiyon uygulamaları genellikle sığ derinliklere ve önceden jeokimyasal etki değerlendirme çalışmaları yapılmadan gerçekleştirilmektedir. Bu durumun sonucunda, jeotermal alanlara yakın alüvyon akifer ve nehir sularında ciddi ağır metal, Bor (B) ve As kirliliği problemleri oluşmaktadır. Genel anlamda, jeotermal kaynaklı As kirliliği sıcak kaynaklarla ilişkili yeraltı sularında ve daha fazla oranda da yüzeysel sularda gözlemlenmektedir. Türkiye’de üretimde olan Jeotermal santrallerin yüzde 60’ı Aydın’da,Aydın’daki jeotermal santrallerin de yüzde 50’si Germencik’te bulunmaktadır.Germencik-Uzunkum’da şu anda bir Jeotermal santral faaliyette,iki tane Jeotermal santral ise kurulum aşamasındadır.Bu bölge ayrıca çevre köylerde kurulan jeotermal santraller kuyularının etkisi altındadır. Yeraltı suyu ve yüzeysel suların yüksek arsenik içeriği önemli sağlık problemleri oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ne göre içme sularında bulunabilecek maksimal Arsenik miktarını 0,01 mg/L’dir. Aydın Germencik-Uzunkum’da 2012 yılında yapılan kuyu suyu analizlerinde Arsenik WHO’nün belirlediği sınır değerin 12 katı, Demir 4 katı fazla saptanmıştır. Aydın ili genelinde açılmış bulunan çoğunluğu sulama amaçlı 15000 civarında kuyu bulunmaktadır. DSİ Bölge Müdürlüğünce 2010 yılında yapılan araştırmalar sonucunda; Dalama - Ilıcabaşı ile Tepeköy arasındaki sahada, Germencik – Turanlar – Ömerbeyli – Sınırteke, Reisköy civarında ve Mursallı, Gümüş Yeniköy arazilerindeki bazı kuyularda standartların üzerinde bor minerali olduğu dikkat çekmiştir. Bu gibi suları tüketen hayvanların vücut sıvılarında veya ürünlerinde bor minerali seviyesinin artacağı unutulmamalıdır. Ayrıca bu çalışmada Aydın şehir merkezinde ve il genelinde açılmış bulunan çeşitli amaçlı kuyularda amonyak, nitrit, nitrat bulunmuş ve yapılan ölçümlerde ortalama 40 mg/lt kirlilik tespit edilmiştir. Aydın ilindeki yerüstü ve yeraltı su kaynakları, çiftlik hayvanların su ihtiyacının karşılanmasında kullanılmaktadır. ADÜ’den M.Özdoğan ve A.Ö.Üstündağ 2016 yılında “Aydın ili yeraltı sularının hayvancılık için içme suyu kalitesi bakımından değerlendirilmesi “ adlı makale yayınlanandı. Diğer yandan, Aydın ilinin zengin jeotermal su kaynaklarına sahip olduğu ve enerji amacıyla değerlendirildiği bilinmektedir. Jeotermal suların mineral içerikleri ve diğer bazı özelliklerine ilişkin pek çok araştırma yapılmıştır. M.Özdoğan ve A.Ö.Üstündağ tarafından yayınlanan makalede, jeotermal ve bazı yeraltı suların içeriğinin bazı ağır metallerce özellikle bor mineralince ya da tuz, nitrit ve nitrat içeriğinin yüksek olmasından dolayı, hayvanlarda içme suyu olarak kullanımında sakıncalar bulunabileceği görülmüştür. Alangüllü’de yapılmış araştırmalar suların bir kısmında nitrat ve nitrit seviyesinin insan ve hayvan sağlığı açısından risk oluşturabilecek düzeyde bulunmuştur. Aydın yerelinde yapılmış bilimsel çalışmalara baktığımızda Aydın’da faaliyet gösteren Jeotermal santrallerin çıkardıkları akışkanları reenjekte etmedikleri için yerüstü su kaynaklarını yada uygun reenjeksiyon yapmadıkları için yeraltı su kaynaklarını kirlettikleri saptanmıştır. Jeotermal santraller tarafından kirletilen yer altı su kaynakları ise içme, kullanma, sanayi ve sulama amaçlı kullanıldıklarında Aydın’da üretilen tarımsal ürünleri, besinleri ve onları tüketen canlıları etkilemekte Aydın’ın sürdürülebilir tarımını, sağlıklı ve güvenli gıda varlığını etkilemekte, Aydın’ın tarıma dayalı ekonomisini ve tüm canlı varlıkların sağlığını tehlikeye atmaktadır.