ABD’ye 'Go Home' demek zorundayız
Halit Tükenmez
Aslında Sadece ABD değil ülkemizde konuşlu bulunan tüm AB ülkeleri büyükelçileri ile Ermenistan,Yunanistan büyükelçilerini de derhal ülkemizden kovmak zorundayız.
Düşman gelmiş kapıya dayanmış. Bir zamanlar Iraklıların yaptığı gibi elimizde çiçeklerle 'Hoş geldiniz' diyerek karşılayacak halimiz yok. Ki Irak’ın ve Iraklıların başına gelenler ortada.
Şimdi ABD’nin son dönem 5800 tır ayrıca 300 uçak dolusu silahı ve son parti 300 adet zırhlı aracı güneyimizde Suriye’nin kuzeydoğusunda 'Fırat’ın Doğusu' tabir edilen bölgede 40 yıldır başımızın belası olan ve Kutsal Vatan Topraklarımızı bölmek için isyan ederek takriben 50 bin canımıza ve devletin resmi makamlarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne 1,5 trilyon dolara mal olan PKK’yı dönüştürerek oluşturduğu PYD adlı terör örgütüne karşılıksız olarak verdiği bir gerçektir.
Aziz Dostlar, Askeri uzmanlar bir tır silahın ortalama 200 askeri donattığını belirtiyorlar. Bu hesaba göre her ne kadar resmi ağızlar Fırat’ın doğusunda 60-70 bin silahlı güç oluşturulduğunu söylese de bu rakamlar pek inandırıcı gelmiyor. Zira yukarıda belirtmiş olduğum tırlarca silah takriben 1,5 milyon askerin donatımına kafi geliyor.Ki ABD bu güne kadar verdikleri yetmedi, hala da PYD Terör Örgütüne tırlarla silah göndermeye devam ediyor. Her ne kadar o bölgede yeterli nüfusun olmadığı iddia edilse de şahsen Suriye’nin kuzeydoğusunda Fırat’ın doğusu tabir edilen bölgede , ABD Silahlarıyla donatılmış en az 250.000 silahlı gücün,Türkler kabul etmediği takdirde bu gün yarın üç gün sonra Atalarımızın bizlere bağımsız olarak can vererek bırakmış olduğu Kutsal vatan topraklarımızı bölmek için Türkiye’ye saldıracağından asla kuşku duymuyorum.
Şimdi arkadaşlar, eğri oturalım ama doğruları da konuşmadan geri kalmayalım. PKK’nın bir ABD eseri olduğunu bilmeyen var mı? Peki IŞİD’in bir ABD eseri olduğunu bilmeyen var mı? Tıpkı El Kaide gibi ABD derin devleti, ABD’de kurulu 16 haber alma teşkilatı, ABD Savunma Bakanlığı yani PENTAGON bizim gibi ele geçirmek istedikleri ülkeler için önce böyle terör örgütleri oluşturuyorlar,sonra da sanki bir şeyden haberleri yokmuş gibi güya terörle mücadele ediyorlarmış gibi gelip dost ayaklarına yatıyorlar.
Peki arkadaşlar, PKK’nın on yıllardır üyesi olduğumuz tüm NATO Ülkeleri, ayrıca Ermenistan, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Suudi Arabistan ve İsrail tarafından desteklendiğini bilmeyen var mı.? Hal böyle iken tüm bu ülkelerin ülkemiz üzerinde kirli emelleri olduğu ortada iken yok diplomasi imiş yok kibarlıkmış hala ilişkilerimizi sürdürmemizin pek anlamı kalmadığını düşünüyorum.
Kutsal Vatan Topraklarımız üzerinde tüm bu tehlikeler ortada iken, bazı parlamenterlerimizin Almanya’da Eyalet Sistemi üzerinde araştırma yapmaları gösteriyor ki Sevgili Yöneticilerimiz Başkanlık Sistemi’nin doğasında olan Eyalet Sistemi’ni bir an önce hayata geçirmek için çalışmalarını son sürat sürdürüyorlar. Referandum yapılmadan, Türk Halkı’nın rızası alınmadan böyle bir yapılanmaya geçmek ne kadar doğru olur tartışılır. Tüm Dünya biliyor ki Eyalet Sistemi peşinden özerklik, hemen arkasından da tam bağımsızlık taleplerini getirecektir. 40 yıldır devletimizin ve milletimizin başına bela olan Emperyalizmin maşası PKK’nın istediği tamda budur, ayrıca ABD başta olmak üzere yukarıda adını zikrettiğim ülkelerin istediği de tam bu yönde. Sevgili yöneticilerimize hatırlatmak isterim ki sizler Türk Halkı’nın taleplerini yerine getirmek için o makamları işgal ediyorsunuz. Bir şehit torunu olarak uygulanan bu politikalar bizleri çok üzüyor, bilesiniz.
Yaklaşan tehlikeyi bertaraf edebilmek için Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milleti ile birlik içerisinde hareket etmeli,hislerimizden ziyade aklımızı ön plana çıkarmalı, Batı’nın 100 yıl önce ülkemizde uygulamaya çalıştığı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Aziz Milletimizle birlikte vermiş olduğu Kurtuluş Mücadelesi sonucu çöpe attığı Sevr şartlarının yeniden oluşmasına izin verilmemelidir.
100 yıl önce Türkleri Anadolu’dan kovmaya çalışan Emperyal güçlerin başında İngiltere vardı, bu gün ABD var tek fark bu yoksa dün olduğu gibi bu gün de yine yedi düvel karşımızda.
Ülkemizde tüm bunlar yaşanırken, yani 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde Ankara-İstanbul-İzmir Belediye Başkan Adayları kimler olacak diye halkımız uyutulmaya çalışılırken,ve bazı yandaş yazarlar tarafından “Seçimleri Cumhur İttifakı kaybederse ülkede iç savaş çıkar” diye Türk Seçmeni tehdit edilirken göründüğü kadarıyla İngiltere’nin gözetiminde Oslo Görüşmelerinin yeniden başlatıldığını öğreniyoruz basında yazılıp çizilenlerden. Üstelik bu sefer sanırım MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’de gelişmelere rıza göstermiş görünüyor. Oslo Görüşmeleri ile ilgili pek sesini çıkarmadığına göre. İki de bir CHP’yi, İYİ Parti’yi hülasa muhalefeti HDP ile işbirliği yapmakla suçlayan iktidar geçen sefer 800 den fazla şehidimize mal olan “Açılım Süreci”ne yeniden dönüş mü yapıyor?
Gelelim Suriyeliler meselesine. Merak ettiğim husus iş zora geldiğinde kendi ülkesini terk eden Suriyelilerin yarın Türkiye’nin başı dara düştüğünde Türkiye’yi terk etmeyeceğinin garantisi var mı? Kendi ülkesine hayrı olmayanın, benim ülkeme ne hayrı olacak. Bu arada benim ülkemde iskan edilen ve kendi vatandaşımdan fazla el üstünde tutulan, gelişmelerden halkımızın yüzde 87’si istememesine rağmen kendilerine vatandaşlık verileceği anlaşılan 3,5 milyon Suriyeli ile yine ülkemize kaçan Afganistan’lı kaçkınların Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin demografik yapısını bozmak ve Türkleri Araplaştırmak için hazırlanan bir ABD Tuzağı ve projesi olduğu da aşikar.
Ülkemde barınan Suriyeli yaşlı, çocuk ve kadınlara sözüm yok hepsi başımızın tacıdır ama eli silah tutan erkeklerin tez zamanda ülkelerine geri gönderilmesi Türkiye için bir milli meseledir diye düşünüyorum. Tabii ki de bu günlere ABD istediği için Beşir Esed’le ilişkileri bozarak geldik. Daha önce de yazdığım gibi “Kardeşim Esed” Suriye ve Türkiye’nin bekasına ve bütünlüğüne, "Katil Esed" ise Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi”ne hizmet eder. Türkiye bölgenin selameti için tez zamanda Irak, İran, Suriye ile bir ve bütün olmak zorunda, yoksa Erol Mütercimler’in dediği gibi önümüzdeki dönemde ortalık çok karışacak.
Selam ve Saygılarımla...
Yorumlar