Aslında İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener'i anlamamak mümkün değil. Olağanüstü şartlarda ve çokta adil olmayan bir ortamda yol arkadaşlarıyla birlikte sıfırdan bir parti kurmuş, Basının görmezden gelmesine rağmen 8 aylık bir parti 50 yıllık bir parti kadar oy almış. Şayet daha adil şartlarda bir seçim yapılsa idi bence İYİ Parti ve sayın Akşener'in oyları en az iki misli idi. Ancak Akşener Afyon'daki çalıştayda hak etmediği bir şekilde eleştirilince istifa etmek zorunda kaldı. Aslında o İYİ Parti'yi ailesi olarak benimsemişti. Kişinin ailesi yanında dik durabilirse kavgayı kazanması mümkündür, ancak kişinin ailesi yanında dik durmayı beceremezse kişinin kavgayı kazanması mümkün değildir. Zira daima kale içeriden yıkılır. Ancak burada muhalefete küçük çapta bir eleştiri de haddim olmayarak ben yapmak istiyorum. 24 Haziran 2018 seçimleri yüzyılın en önemli seçimi idi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmuş olduğu Türk Devleti şekil değiştirecekti. İçimiz dışımız her yanımız düşmanlarla doluydu. Tıpkı şimdi olduğu gibi. 24 Haziran seçimlerinde asıl  işlenmesi gereken konu rejim değişikliği idi. Bu seçimlerde seçmen Atatürk Cumhuriyeti'ni bekleyen tehlikeler konusunda yeterince aydınlatılmamıştır. Bu konuda asıl görev Atatürkçü geçinen partilere düşüyordu, ama nedense onlarda meseleyi sağ-sol meselesine dökerek iktidarın oyununa geldiler. Bu arada muhalefet liderleri 24 Haziran 2018 seçimleri gecesi yaşananlar konusunda seçmeni tatmin edici açıklama yapmak zorundalar. Bunu yapamazlarsa seçmen olarak varılan yargı şudur, bu muhalefet idarecileri profili değişmediği sürece AK Parti 50 yıl daha ülkenin yönetiminde kalacaktır. Zira bu gerçeği değiştirebilecek bir muhalefet profili henüz görünmüyor. Nedense konu vatan olunca aklıma ilk gelenlerden biri Kurtuluş Savaşı'nda cepheye cephane yetiştirmek için hayatını feda eden Şerife Bacı geliyor. Takriben 6 aylık bebeğini de ıslanmasın diye cephanenin arasına yatıran Şerife Bacı üşümemek için üzerine aldığı battaniyesini de cephanenin ve bebeğinin üzerine örterek cepheye koşuyor. Yolda kağnıyı çeken öküzlerden biri yokuşta zorlanınca öküzün yerine kendisi çekiyor kağnıyı. Cepheye geldiğinde cephaneyi teslim edemeden soğuktan ve halsizlikten şehit oluyor. Cephedeki askerler bir bakıyorlar kağnıda cephane, aralarında bir bebek ve 21 yaşlarında ölü bir genç kadın. Bu ülkede yaşayan, özgürce yemek yiyen, namaz kılan, Hacca giden, içki içen, gezen tozan, hülasa bu ülkede yaşayan 81 milyon insan Şerife Bacı'ya borçludur. Şerife Bacı'ya kim nasıl ödeyecek borcunu. Bir de Çanakkale Savaşı'nda cepheyi terk eden askerlere Gazi Mustafa Kemal'in sorusu "Nereye gidiyorsunuz?." "Komutanım düşman çok fazla sayıda,bunlarla savaşılmaz.". "Ben size savaşmanızı emretmiyorum, ölmenizi emrediyorum." diyerek Askerlerden önce cepheye koşuyor. Neticede 3 dakika sonra öleceklerini bile bile cepheye koşuyor askerler. Sadece askerler mi? İstanbul'da bir lisenin öğrencileri vatan elden gitmesin diye toptan şehit olmaya geliyorlar Çanakkale Cephesine. Bir tane askeri hayatta kalmayan bir 57'nci Alay var. Metrekareye 6000 merminin düştüğü Çanakkale'de 253 Bin Şehit bıraktık biz. Acaba yaşamayı yiyip içip gezmek olarak gören bazıları ile emperyalizme uşaklık olarak gören bazıları kendilerini bu şehitlere borçlu olarak hissediyorlar mı? Bundan 10 yıl sonra, 20 yıl sonra, 50 yıl sonra tarih bu ülkede kimi vatan haini, kimi vatansever olarak yargılayacak? Bilen var mı? Kişisel çıkarlarını ülke çıkarlarının önünde tutarak icraat yapmak ihanetin ölçüsü olabilir mi? Tabii bir de stratejik ortağımız var güya dostumuz.Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş senedi olan Lozan Antlaşması'nı tanımamış ABD artık düşmanlığını gözümüzün içine baka baka yapıyor. Fırat'ın doğusunda Kuzey Suriye'de kurduğu PKK Devletçiğinde 60 bin asker olduğu belirtiliyor güya. Oysa orada yerleştirdiği PKK'lılara 5000 tır silah verdi ABD. Bir programda izlemiştim Arkadaşlar, 1 tır silah takriben 200 askeri donatıyormuş. Bunu askeri uzmanlar söylüyor. Bu hesaba göre 5000 tır silah 1 milyon askeri donatıyor. Sınırımızda 60 bin silahlı PKK'lı mı var, 600 bin silahlı PKK'lı mı var? Bilen var mı bu konuda bir açıklama var mı?Benim bildiğim en tehlikeli düşman mahiyetini miktarını bilmediğiniz düşmandır. Bu arada Prof.Dr. Cemal Anadol'un yazmış olduğu "İsrail ve Siyonizm Kıskacında Türkiye" isimli kitabının 4'üncü baskısının 365'inci sayfasında yazılanları paylaşmadan geçemeyeceğim, "Bütün dünyaya sahip olmak ve bütün dünyayı idare etmek için Yahudi ve Masonlar aşamalı bir yöntem kullanmaktadırlar. Önce devletlerin kilit noktaları ele geçirilir, milletler kolay yönetilecek (kır hayvanları) haline getirilir. Ahlaki dejenerasyon bunun en etkin metodudur. İkinci aşama ise, milletleri tek bir çatı altında toplamaktır. Bu sayede, ülkelerle ve devlet kademeleriyle tek tek uğraşılmayacak, hepsini tek bir merkezden yönetmek çok daha kolay olacaktır. Masonlar bu özlemlerini şöyle anlatıyorlar: "Sadece teşkilatın (Masonluğun) kudretiyle,dünyanın her tarafında binlerce insanı tek bir iradeye bağlamak ve aynı ağızdan harekete geçirmek. Bu insanları yavaş ve tedrici bir terbiyeye tabii tutarak yepyeni varlıklar haline getirmek..Onları çılgınca, hatta canlarını verecek kadar, görünmez, bilinmez reislere itaatkar kılmak.. Böyle bir ordu sayesinde, kalplere gizlice tesir etmek, kimsenin haberi olmadan hükümdarları kuşatmak, hükümetleri idare etmek." (Lein de Poncins, La Franc. Maconnerie D'apres Ses Documents Secrets,Sf.100,101,1972) Aynı hedef Tevrat'ta Yahudilere de gösterilmiştir. "Milletlere baş olmak için beni korudun. Bilmediğim bir kavim bana kulluk edecek. Yabancı oğulları bana boyun eğecekler. Kuşakları işitince, bana itaat edecekler. Yabancı oğulları takatsiz kalacaklar. Ve hisarlarından titreyerek çıkacaklar." (2.Samuel Bölümü,22/4-46) Tabii bu Yüce Allah'ın Yahudilere indirmiş olduğu Tevrat değil Arkadaşlar. Yahudiler Allah'ın indirmiş olduğu Musevilik dinini bozdukları için Hz.İsa'yı Peygamber olarak göndermiştir. Ve Hristiyanlık gelmiştir dünyaya. Ve en sonunda Rahipler ve Hahamlar dinlerini tahrif ettikleri için Yüce Allah Son Peygamber Hz. Muhammet Mustafa'yı İslamiyeti müjdelemek ve yeryüzünde hakim kılmak için göndermiştir. Sözlerim bitmedi Arkadaşlar ama daha uzun yazıların okunma şansı olmuyor maalesef. Zaten okuma özürlü bir milletiz. Selam ve Saygılarımla.