Türkiye gündemindeki Narin Güran olayı, son günlerde ülke çapında büyük bir yankı uyandırdı. 8 yaşındaki Narin Güran, Diyarbakır’ın Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos 2024’te kaybolduktan 19 gün sonra ne yazık ki ölü bulundu. Cesedi bir çuval içinde Eğertutmaz Deresi'nde bulundu, bu durum toplumda derin bir üzüntüye neden oldu. Cinayet soruşturmasında, amcası Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar isimli bir şahsın olaya karıştığı ortaya çıktı. Amcasının, cinayeti para karşılığı işlediği öne sürülüyor.
Bu trajedi, aynı zamanda Güran ailesine dair farklı söylentileri de gündeme getirdi. Özellikle aileye ait olduğu iddia edilen lüks araçlar ve bölgedeki ticari faaliyetler dikkat çekti. Narin'in ağabeyinin lüks araçlarla sosyal medyada yaptığı paylaşımlar da tartışma konusu oldu.
Bu acı olay, toplumsal değerler, çocuk istismarı, adaletin işleyişi gibi önemli konuların yeniden tartışılmasına yol açtı. Toplumda çocukların güvenliğini sağlama ve bu tür olayların önlenmesi için daha ciddi önlemler alınması gerektiği konuşuluyor.
Çocuklara karşı cinsel istismar vakalarında adaletin yetersizliği, toplumun en hassas ve korunmasız kesimini hedef alan bu suçlar karşısında büyük bir endişe yaratıyor. Bu tür suçlar, çoğu zaman etkili bir şekilde yargılanamamakta ve mağdurların ihtiyaç duyduğu adaletin sağlanmasında ciddi aksaklıklar yaşanmaktadır.
Başlıca sorunlardan biri, cezaların yeterince caydırıcı olmamasıdır. Çocuk istismarında bulunan kişilere verilen cezaların hafif olması, suçun tekrarlanma riskini artırmakta ve toplumsal güveni sarsmaktadır. Bazı davalarda iyi hal indirimi, pişmanlık beyanları ya da çeşitli gerekçelerle cezalar indirilmektedir. Bu, mağdurlar ve aileleri için adaletin tam anlamıyla sağlanmadığı hissini yaratmakta, aynı zamanda kamuoyunda büyük bir öfkeye neden olmaktadır.
Bir diğer önemli sorun, yargı sürecinde mağdurların korunmasıdır. Çocuklar, çoğu zaman travmatik olayları tekrar tekrar anlatmak zorunda kalıyor ve bu süreç onların psikolojik olarak daha fazla zarar görmesine neden olabiliyor. Çocuk dostu yargılama süreçlerinin yeterince uygulanmaması, mağdurları adalet sisteminden uzaklaştırıyor.
Adaletin yetersiz olduğu bir diğer konu ise istismarı gerçekleştiren kişilerin etkili bir şekilde izlenip izlenmediğidir. Cezalarını tamamlayan suçluların topluma yeniden kazandırılması sürecinde, bu kişilerin izlenmesi ve yeniden suç işlemelerinin önlenmesi konusunda büyük eksiklikler bulunuyor. Toplumsal rehabilitasyon programlarının eksikliği, suçun tekrarlanma riskini artırıyor.
Sonuç olarak, çocuklara karşı cinsel istismar vakalarında adaletin işleyişi ciddi reformlara ihtiyaç duyuyor. Bu alandaki yasaların güçlendirilmesi, cezaların caydırıcı hale getirilmesi ve yargı süreçlerinin mağdurları koruyacak şekilde düzenlenmesi büyük önem taşıyor. Hem mağdurların haklarını koruyan hem de toplumun güvenliğini sağlayan bir adalet sistemine olan ihtiyaç, her geçen gün daha da artıyor.