Yöneticiyi Koruyan Bir Kavram: İş İnsanı Kararı İlkesi
Ahmet Gündüz
Anonim şirketler yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. Yönetim kurulu üyeleri, şirket faaliyetlerine ilişkin kararlar alıp çeşitli işlemler yerine getirirken, bu kapsamda
yaptıkları işlemlerden de doğal olarak sorumluluk taşırlar. Ancak bu sorumluluk sınırsız değil ve bazı objektif kıstas ve ilkelere bağlı olarak değerlendiriliyor. Bu ilkelerden biri de “iş insanı
kararı ilkesi (business judgment rule)”.
“İş insanı kararı ilkesi” Türk Ticaret Kanunu’nda açıkça bir madde olarak düzenlenmese de gerek mahkeme kararlarıyla gerek kanun gerekçesinde yer alan atıf ile yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde oldukça önemli bir rol oynuyor. Bu ilke
temel olarak, yönetim kurulunun şirketin faaliyetlerini yürütürken zaman zaman mali ve ticari riskler taşıyan kararlar alması gerektiği ve bu kararları alırken de belirli bir takdir yetkisine sahip olduğunu kabul ediyor. İş insanı kararı ilkesinin temelinde, yalnızca kararın
alındığı tarihte mevcut olan bilgiler neticesinde sınırlı bir değerlendirme yapılabileceği ve sonuçlarının kararın alındığı tarihte açıkça öngörülmesinin mümkün olmadığı görüşü yatıyor. Dolayısıyla şirket, alınan karar neticesinde zarar görse dahi yönetim kurulu bu karar alma
sürecinde tüm yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirdiği takdirde yönetim kurulunun şirkete, pay sahiplerine ya da alacaklılara karşı sorumluluğu ortadan kalkıyor. Pek tabii, bu kuralın uygulanmasının da bazı şartları var. İş insanı kararı ilkesi kapsamında yönetim kurulunun sorumluluğun ortadan kalkabilmesi için; yönetim kurulu üyelerinin usulüne uygun biçimde karar almış olmaları, karar ve olası neticeleri hakkında gerekli araştırmayı yapmış ve makul ölçüde bilgilenmiş olmaları, kararın alınmasında şahsi çıkarların bulunmaması ve etki
altında karar almamış olmaları gibi koşulların gerçekleşmiş olması gerekiyor. Bu ölçütlerin tamamı, yönetim kurulu üyelerinin ticari hayat gereği belirli riskler içeren kararlar almalarının gerekliliğini kabul ederken, bu kararın alınmasında özenli, tedbirli bir yönetici gibi davranarak şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralına uyarak gözetmiş olmalarını şart koşuyor.
İş insanı kararı ilkesi, şirket yönetiminde yöneticilerin risk alması gerekliliğini kabul ederken, diğer taraftan risklerin olası tüm sonuçlarının yöneticiler tarafından öngörülemeyeceğini kabul ederek sorumluluklarını makul bir seviyeye indirmeyi amaçlıyor. Böylelikle, ticari
hayatta yöneticilerin takdir alanı ve karar alma özgürlüğü belirli hukuki sınırlar dahilinde güvence altına alınmış oluyor. Şirket yöneticilerinden beklenen özen yükümlülüğü bir anlamda objektif bir hale getiriliyor ve şirket nezdinde ortaya çıkan zararlar karşısında, karar anında tedbir ve özen yükümlülüğünü yerine getiren yöneticiler lehine bir koruma sağlanmış oluyor. Aksi bir durumun kabulü, ticari hayatının ayrılmaz bir parçası olan risk faktörünün tamamen kapsam dışında bırakılması ve şirket aleyhine oluşan her zararın yönetim kurulu aleyhine bir sorumluluk kalemi oluşturmasına yol açardı.
İş insanı kararı ilkesinin ticaret hukukumuzda yeri olmakla birlikte, uygulamada genel geçer
objektif kuralların varlığından söz etmek henüz mümkün değil. Bunun bir nedeni, her olayın kendi somut özelliklerine göre, o kararın alındığı tarihteki ticari ve mali durumun da göz önünde tutularak ele alınması gerekliliği. Doktrinde zaman zaman bu ilkenin kötüye kullanılabileceği yönünde görüşler de tartışılıyor. Dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği zorlu ekonomik konjonktürün şirketleri önümüzdeki dönemde daha da zorlayacağı düşünüldüğünde bu ilkenin ileride çok sayıda mahkeme kararına konu olacağı kanaatindeyiz.
Yorumlar