Sevgili Arkadaşlar, hayat yolunda ilerlerken zaman zaman bazı arkadaşlarımızın hayatına dokunma şansımız olabiliyor. Aşağıdaki satırlarda halen görev başında olan Bürokrat bir arkadaşımızın ülkemizle ilgili kurmuş olduğu samimi hayallerini anlatıyor. Maalesef yasalar gereğince devlet memuru arkadaşlarımız siyaset yapamazlar, gazetelere demeç veremezler, fikirlerini açıkça basında beyan edemezler. Bunu yaparlarsa ne mi olur? Elbette haklarında soruşturma açılabilir. Sıkıntı yaşayabilirler. Bu nedenle bu arkadaşımızın ismini burada yazmayacağım. Ama hayali, benim olduğu gibi eminim hepimizin hayalidir. Bürokrat arkadaşımızın yazdıklarının altına şahsen bende imzamı atarım. Doğrusunu söylemek gerekirse hepimizin gönlünden geçenleri yazmış.
**
“Nasıl Bir Türkiye Hayal Ediyorum"
Geleceğin Türkiye’sinden aslında hepimizin birçok beklentisi var. Ama biz sadece beklentiyle bir yere varamayız. Öncelikle hep hareket halinde olan değişikliklere açık bir Türkiye isterdim. En büyük sorun insanların bencilliği bence. Kimse empati kurup gelecekte de bu ülkede yaşayacak insanları düşünmüyor. Halbuki gene bizim çocuklarımız yada torunlarımız yaşayacak. Türkiye’de öncelikle sorumluluk duygusunun işlenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Herkesin kendi alanında yapması gereken şeyler var. Herkes elinden geleni yapsa aslında ülkemiz çok yaşanır bir yer olabilir. Öncelikle geleceğe yönelik ne istediğimizi bilmeliyiz. Planlı ve programlı olmalıyız.
Aslında Türkiye için çok çok büyük düşünüyorum; Refah seviyesi yüksek, Kendi ayaklarımızın üstünde durabilen güçlü ve geliri yüksek bir Türkiye hayal ediyorum. Ekonomik, ticari, politik, siyasi yönleriyle dünya lideri, savunma sanayisiyle dünya devi bir ülke istiyorum. Bilim adamları ile teknoloji ve yatırımların en üst seviyede olduğu, icat ve teknolojileri ile süper bir devlet hayal ediyorum. Havada, karada ve denizlerde hakimiyet kurmuş, Anadolu'yu demir ağlarla birbirine bağlamış, otoyolları ile köprüleri ve hızlı trenleri ile gelişmiş bir Türkiye hayal ediyorum. Savaşın olmadığı barışın hakim olduğu insanların huzur içinde birlik ve beraberlik ortamında bir yaşam hayal ediyorum. Eğitim ve öğretimde dünyaya yön veren bir ülke olması dileği ile modern ve neşeli bir toplum hayal ediyorum.
Yukarıda değindiğim hususlar çerçevesinde Türkiye’yi daha iyi ve daha güzel bir geleceğe taşımak için hayal kurmak gerek. Bu ülkenin gerçeklerine uygun, maddi ve manevi değerlerini içeren, kendine özgü bir hayal. Hayal olmadan insanların yeni bir şeyler yapması, mevcut durumlarından bir adım dahi ileriye gitmesi söz konusu olamaz. Hayal etmekle başlar her şey. İnsan ilk önce hayalinde canlandırır daha iyiyi ve daha güzeli. Sonrasında hayalini gerçekleştirebilmek için neler yapması gerektiğini düşünür. Planını, projesini yapar ve uygulamaya koyulur.
Dünyanın en güçlü ekonomisine sahip ülkeler arasında yer alabilmemiz için Türkiye, Sanayi Devrimine öncülük etmeli ve iş gücünü nitelikli hale getirmeliyiz. Bunu da ancak bilim ve teknoloji sayesinde yapabiliriz. Bilgiyi sadece tüketen değil, üreten ve geliştiren hale gelmeliyiz.
Büyük ve güçlü Türkiye'yi ancak bilgi sayesinde geliştirebiliriz. Bunu sağlayabilmek için gençlerimize büyük iş düşüyor. Birçok alanda olduğu gibi bilim alanında da dünya ile yarışabilmeliyiz. Bu yolda üniversitelerimiz ülkemize liderlik etmeli. Üniversitelerimizin bilgi ve teknoloji üretmesinin ülke ekonomisine direkt olarak katkı sağlayacağına inanıyorum. Bununla birlikte inovasyonu ve Ar-Ge'yi vazgeçilmezimiz haline getirdiğimiz takdirde önümüzde hiç kimse duramaz. İşte böyle bir Türkiye hayal ediyorum.” Misafir Kalem Bir Bürokrat.