YAKIŞMIYOR
İpek Yüksel
Hayatı ve olayları ciddiye almayan insanların sıkça kullandıkları
“satmışım ben bu dünyanın anasını” kalıbında beylik bir cümle vardır.
İlk duyulduğunda insanda bir gülümseme uyandırsa da aslında
cümlede geçen “ana” kelimesi bir nevi kadınları değersizleştirme içerir.
Otobüslerde- minibüslerde dayak yiyen kadınlar; televizyonlarda
aldatılan kadınlar; gazetelerde öldürülen kadınlar… Başımızı hangi yöne
çevirsek şiddet gören bir kadınla karşılaşıyoruz.
3-5 erkeğin bir arada oturduğu yerden bile laf atarlar korkusuyla
geçemiyoruz. Sanki onları dünyaya getiren bir anneleri, evde bekleyen
bir eşleri, ellerine çay veren bir kız kardeşleri, hatta okula giden kız çocukları
yokmuş gibi ağızlarına ne gelirse konuşuyorlar.
Almanya’da bir üniversitede, dünyada kadınlara yönelik şiddeti inceleyen
bir kürsü kurulmuş ve bütün dünya ülkelerinden birer kadın davet edilmiş.
Türkiye’den de bizim meşhur Temel’in karısı Fadime gitmiş. Kürsü başkanı, önce
şikayetleri dinlemiş. Sonra çözüm yolu olarak birtakım önerilerde bulunmuş.
Konferansa katılanlardan bir ay sonra tekrar gelmelerini istemiş. Herkes
memleketine dönmüş. Bir ay sonra aynı salonda tekrar buluşmuşlar. Önce
İngiliz kadın anlatmaya başlamış.
-Kocam her zaman ki gibi işten geldi ve “çayım nerede?” diye sordu.
Bende, “ çay yapmadım. Kendin yap. Bana da bir fincan ver.” dedim.
Birinci gün bir şey göremedim, ikinci gün bir şey göremedim, üçüncü gün çayı
hazırlayıp fincanın kenarına gül koyarak bana ikram etti… demiş. İngiliz kadını
herkes alkışlamış.
Fransız kadın aynı şekilde anlatmaya başlamış.
-Kocam ofise giderken ütülü gömlek aradı. Ütülemediğimi söyledim. Sinirlendi.
Kapıyı çarpıp çıktı. Birinci gün bir şey göremedim, ikinci gün bir şey göremedim,
üçüncü gün evin tüm çamaşırlarını ütülerken gördüm… demiş.
Sıra bizim Temel’in Fadime’ye gelmiş.
-Buradan eve gittim. Hemen kapıları, pencereleri çarpmaya başladım.
Temel, “Ne bu sinir ula Fadime?” dedi. “Bundan sonra bu evde yemekleri de
sen yapacaksın, bulaşıkları da sen yıkayacaksın, mısır tarlasında da sen
çalışacaksın hamsi kafa” dedim.
Fadime’nin anlatımından heyecanlanan kürsü başkanı ve diğer kadınlar,
“ Bravo, devam et” diye bağırmışlar. Fadime anlatmaya devam etmiş.
-Birinci gün bir şey göremedim, ikinci gün bir şey göremedim, üçüncü gün
hafif bir aydınlık gördüm… demiş.
Kıssadan hisse mi desem? Güleriz ağlanacak halimize mi desem? Ne dersem
diyeyim, bu hareketler hiç yakışmıyor siz beylere.
Sağlıklı ve huzurlu kalın.
Yorumlar